Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

TÜİK geçen hafta açıkladı. Araştırmanın adı 2017 Hane Halkı Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması. Bu araştırmaya göre Türkiye’de 16-74 yaş aralığında, yani bilgisayar kullanabilecek yaşta olup, hayatında hiç bilgisayar kullanmamış 25 milyon 300 bin kişi var.

Bu yaş aralığındaki erkeklerin 10 milyonu, kadınların ise 15.2 milyonu hayatında hiç bilgisayara dokunmamış. Aynı aralıkta toplam 19 milyon insan hiç internete girmemiş.

Bu gerçeklerle nasıl nitelikli insan yetiştirecek, geleceğin dünyasında kendimize bir yer bulacağız sorusunu bir kenara bırakalım, rakamlara başka bir açıdan bakalım.

Haberin Devamı

Ülkemizde 2017 itibarıyla 58 milyon seçmen var (aynı yaş aralığı aşağı yukarı). Ve TÜİK verilerinden anlaşılan, onların 25 milyonu yani neredeyse yarısı hayatında bilgisayar görmemiş, internete girmemiş. Ama hepsinin evinde televizyon var. Ve biliyoruz ki ülkemiz dünyada en fazla televizyon seyredilen ülkelerden biri.

Bir başka rakam daha verelim. Türkiye’de 60 milyon kredi kartı var. 122 milyon banka kartı var.

Yani... Hayatında interneti bilmeyen, bilgisayar görmemiş ama borçlu olduğu bir kartı olan, dünyayı ve ülkesini sadece televizyonda gördükleriyle takip edip, değerlendiren 25 milyon insan var.

Türkiye’de seçim sonuçlarını, seçim tahminlerini, siyasi eğilimleri ve trendleri bu gerçekleri görmeden değerlendirirsek her tahmin, her yorum yanlıştır, eksiktir.

Seçmenin yarısının bilgiyi kontrol etme, alternatif kaynaklara ulaşma şansının olmadığını, televizyonda gördüğü her şeye inandığını TÜİK sayesinde bilimsel olarak da biliyoruz artık.

1930’lardan bir Atatürk anekdotu

Hıfzı Topuz’un anıları “Bir Zamanlar Nişantaşı’nda” Remzi Kitabevi’nden yayımlandı. Nişantaşı ve çevresinden insan manzaraları, olaylar, mekânlar, binalar. Atatürk’ün doktoru Prof. Dr. Mim Kemal Öke’nin aktardığı bir anıyı ilginç buldum. Meğer Atatürk zamanında da Wikipedia ile yaşandığı gibi bir ansiklopedi krizi yaşanmış.

Öke şöyle anlatıyor: “Eski maliye nazırlarından Raşit Erer, bir gün bana Larousse’ta ‘Türkler siyasi mücrimlerini (siyasi suçlu) kazıklarlar’ diye bir söz bulunduğunu söylemişti. Ben de bir akşam yemeğinde bunu Atatürk’e anlattım. Derhal kendi kütüphanesinden Larousse’u getirterek bu yazıyı buldu ve fena halde sinirlendi. Bunun düzeltilmesi için gereğinin yapılmasını emretti. Hakkı Tarık Bey ne gerekiyorsa yaptı ve o söz Larousse’tan çıkarıldı.”

Haberin Devamı

En azından bir maddeye kızdığı için ülkedeki bütün Larousse’ları toplatmamış Atatürk. Bunu da yapabilirdi, gücü vardı. Bu arada “Hakkı Tarık Bey nasıl biri ki bu işi ‘tak’ diye halledebiliyor? Bugün bir tane dahi Hakkı Tarık Bey yok mu devletimizde de koca bir online ansiklopedi yasaklanıyor?” gibi sorular halen yanıtsız.