Online konserlerin sorunu... Atmosfer. Bir konseri konser yapan şey ortamdaki enerji. Etrafınızdaki insanların varlığını ve duygularını hissetmek, paylaşmak. Birileriyle tanışmak, görüşmek, karşılaşmak. Paylaşmadıkça sadece kendi başına yaşayınca ne zevki var? Konserden sosyalliği çıkarın, ne kaldı? Bağlamından kopmuş şarkılar. İşte online konserler biraz böyle geliyor bana. Kim konsere gitmek ve o ortamı yaşamak varken evde eşofmanla karşısında şarkı söyleyen birini izlemeyi tercih eder? (“Ben” diyenler, burada ayrılıp diğer haberlere geçebilir.)
Her yerde online konserler aldı başını yürüdü. Instagram’ı açıyorum, bazen tepede neredeyse 30 tane canlı yayın uyarısı çıkıyor. Bir durun arkadaşlar, biraz dinlenin.
Şaka bir yana, evet, hepimiz evdeyiz ve evden konser çok mantıklı. Moral oluyor. Ama diğer yandan zaten evden konserlerin şu dönemde başarılı olmasının ve çok büyük kitleler tarafından izlenmesinin nedeni -biraz bariz olacak ama- insanların evde oturması. Yoksa insanları online konser için belli bir zaman diliminde cihazlarının başına toplamak büyük bir mücadele.
Canlı konserler yeni değil. Daha önce de vardılar. Festivaller canlı yayınlanıyordu. Evden online konserler daha önce yapıldı ve bitti. Bitmişti. Eve kapanma günlerinde bu konsept geri geldi.
Zaten bilet alıp gidilen bir konseri sponsor gelirleriyle canlı yayınlama uygulaması Coachella’dan Fujirock’a yapıldı. Bu tip finansman yapısı kurulduğu takdirde gene yapılır. Ama pek çok yorumcu gibi, bir şekilde evden verilen konserlerin gelecekte müzik sektörünü taşıyacağını düşünmek bana mantıksız geliyor. Üstelik ev konserlerinde herkes aşırı hesaplı bir ev halinde ve sırf bu yüzden bile ben bu konserlerde aşırı sıkılıyorum.
Hafta sonu Lady Gaga, Elton John, Stevie Wonder ve bir grup meşhur isim evlerinden canlı yayınlar yaptı. “Together At Home” adlı bu etkinlik çok izlendi, konuşuldu. Ama kendinden şarkılar ve müzikle ya da verilen mesajlarla değil, milyonlarca dolarlık servetleriyle bir sürü dev sanatçının ne kadar zevksiz ve ruhsuz döşenmiş evlerde yaşadığını ortaya koymasıyla söz ettirdi. Yerli ve yabancı basın, Lady Gaga’nın koltuğunu, John Legend’ın salonundaki perdeleri falan konuşuyor. Sırf bu yüzden bile aşırı sıkılmamı garip karşılamıyor, kendimden “Ben mi delirdim acaba?” diye şüphe etmiyorum.
Bütün bu devvvv isimlerin konserleri gerçekleşir ve milyonlar perdelere halılara kitlenerek eve tıkılmış olmalarını unutmaya çalışırken biz Jarvis Cocker’ın Instagram’dan canlı yayınladığı “Domestic Disco”ya takılmayı tercih ettik geçen cumartesi. Madem illa canlı bir şeyler izleyerek dünyaya ayak uyduracaktık, o halde seçimimizi daha samimi bir ortamdan yana yapabilirdik. Başta isteksizdim ama sonra her şey değişti.
Jarvis Cocker evinin bir köşesine bir bilgisayar, bir de mikrofon koymuş. Kafasına göre DJ’lik yapıyor. Komik yanardöner ışıkları da eksik etmemiş. Tam olarak “domestik” bir disko ortamı yaratmış. Kendimi adeta 1989 yazında Ataköy’de annesi babası yazlığa gittiğinden “boşalmış” bir arkadaş evinde yapılan gündüz partisinde gibi hissettim.
Andrea Bocelli gibi 2 milyon izleyici yerine 2 bin izleyici vardı gerçi ama biz bize bayağı eğlendik.
Tam olarak ölçüsüz, hesapsız ev hali böyle olur. Jarvis tepesindeki babaanne saatini dahi çıkarıp ortam yaratmaya çalışmamış, bütün renkliliği ve dağınıklığıyla gerçek bir ev hali ortamı yaratmıştı. (Daha doğrusu ev bu, ortama sadece biraz ışık eklemiş Jarvis). En hoş tarafı tam da Faithless’tan “I Can’t Get No Sleep” çalarken televizyona yansıtılmış telefon ekranının sol alt kısmında akıp giden mesajlar arasında “Rakı içeyrum!”u görmüş olmam. Sanırım bu iş bitene kadar her hafta cumartesi akşamları yapacak bu hoşluğu Jarvis.
Online konserlerin sorunu atmosfer dedim ya başta. Online konser atmosferi ayrı bir uzmanlık konusu olmalı. Çünkü imkânsız olmadığını geçen hafta yaşayarak öğrendik.