Sonbahar moduna girmeye hazır olanlara bu hafta yayınlanan şarkılardan öneriler. Drill, trap gibi büyük bir hızla yayılıyor. 2022’de kerli ferli popçularımızın drill olayına girdiğini görürsem şaşırmayacağım
Son dönemde dinleyip ben bunu bir yerde yazarım diye yeşil kapaklı deftere not ettiğim isimler, şarkılar var. Bu hafta onlardan bahsedeyim. Yeşil kapaklı defterimi çok seviyorum. Ne küçük, ne de büyük. Yeşil kapaklı olmasının herhangi bir anlamı yok tamamen tesadüfen yeşil işte. Kırmızı ya da siyah da olabilirdi. Genelde defterlerim siyah. Bu yeşil olanı evde bir çekmecede buldum.
Tam olması gereken büyüklükte, satırları yok, üzerinde ajanda falan da yok. Bize neden anlatıyorsun bu detayları diyorsunuz. Ben de bilmiyorum.
Bomboş tertemiz sayfalardan oluşuyor bu defter. Bu, benim en sevdiğim format. Ama Leyla’nın da en sevdiği format. Kendi kocaman sayfalı resim defteri yerine gelip illa benim not defterimden sayfalar koparıp üzerine resim çiziyor. O yüzden bazen not aldığım şeyler kayboluyor ya da üzerlerine “unicorn”, kalp, ağaç, balina, kuş falan çizilmiş oluyor. Bir süredir resimlerin altına da yazılar yazmaya başladı. Sayfalar iyice kalabalıklaştı.
Sonunda notlarımı derlemeye karar verdim ve Leyla okuldayken odasına girip (izinsiz girmiş sayılmam teknik olarak çünkü Leyla evde değildi, olsaydı izin isterdim) masasının üzerindeki sayfaların arasından kendi defterime ait olanları ayıkladım. İşte karşınızdayım.
Rock’ın ihtiyacı arabesk
Şu ara hüzünlü bir sonbahar moduna girmeye hazır olanlara bu hafta yayınlanan üç şarkıyı hemen önereyim. Aysemen’in “Gelişigüzel” adlı şarkısı hafif indie müzikleri sevenlere iyi gelebilir. Merhababensokak (Alp Tanata) imzalı “Ah Ayça” akustik kent ozanı kontenjanından gelsin. Bu tip tek gitar vokal hikâye anlatımı sevenler Youtube kanalını da takip edebilirler bu genç sanatçının.
Pelin’in “Günahlarınla” adlı şarkısı yeni yeni kendini bulmaya başlayan Türkçe R&B sahnesine güzel bir katkı olmuş.
R&B demişken, Adakanbo’dan “Acısı Dinmez” bu haftanın en klas şarkılarından biri. Yakında yeni işler yayınlaması muhtemel. Takip edilsin.
Dedublüman yeni nesil rock ekiplerinden. Önceden besteleriyle çıkış aradılar ama bence aradıkları çıkış bu hafta bir cover şarkıyla gelebilir. Grup, Göksel’in hit şarkısı “Depresyondayım”ı rock/arabesk formunda cover’lamış ve cidden güzel iş çıkmış ortaya. Bu hafta merakla bekliyorum bakalım bu şarkı gereken ilgiyi görebilecek mi? Belki de rock’ın ihtiyacı biraz arabesktir.
Arabesk demişken bir parantez açayım. Bu hafta arabeskin kraliçesi Tuğçe Kandemir, “Sakın Ola” adlı yeni şarkısıyla çıkageldi. Kandemir’in neredeyse her şarkısı inanılmaz bir hızla dinleniyor ve stream alıyor. Bu sefer de aynısını bekliyorum.
Arabeske taze bir katkı da enteresan formatta bir şarkıyla geldi bu hafta. Mela Bedel’in ilgi çekici bulduğum vokalini bir süredir takip ediyorum. Kendine farklı formlarda çıkış arıyor. Yetenekli bir genç isim olduğunu düşünüyorum ama henüz aradığını buldu mu emin değilim. Bu haftaki şarkısı arabesk/club tadında olmuş. Bakalım nasıl bir etki yaratacak.
Romantik hip hop
Elif Sanchez’in kendi adını taşıyan ve bu hafta yayınlanan albümünde Türkçe, Azeri Türkçe ve İspanyolca folk/akustik şarkılar var. Pasion Turca imzalı bu titiz çalışma uluslararası “world” pazarında da başarılı olabilecek potansiyele sahip.
Aksan’ın “Kayıp” adlı parçası bolca autotune ve slow beat’iyle haftanın klasik romantik hip hop parçası olarak not edilmiş tarafımdan.
Artz ve Bugy’nin hip hop çıkartması bu hafta da devam ediyor. Konuk isim Ezhel. “Hayrola” adlı parça dört dörtlük ve kesinlikle hit olacak. Üst düzey hip hop örneklerine aç olanlar bu ekibi ve yeni işlerini takibe alsın.
Kaan Tangöze’nin türkülere olan ilgisi bu hafta da devam ediyor. Âşık Mahzuni Şerif cover’ı var bu hafta: “Gül Yüzlü Cananım”.
Baba Zula ve Deniz Tekin de bir diğer cover ile karşımızdalar. Sezen Aksu şarkısı “Kaçın Kurası”.
Büyük patlama yaşayan drill âleminde bu hafta Reckol’un “HITACHI” adlı şarkısı muhtemelen popüler olacak. Drill, trap gibi büyük bir hızla yayılıyor. Yakında popa da eklemlenir. 2022’de kerli ferli popçularımızın drill olayına girdiğini görürsem şaşırmayacağım.
Bu turneye ihtiyacımız var mı?
Coldplay geçenlerde yayınladığı yeni albümünün ardından şimdi de turneye hazırlanıyor. “Music of the Spheres” adlı bu turne, sıfır karbon ayak izli bir turne olacakmış. Şehirden şehire yürüyerek gitmeyeceklerine göre nasıl olacak bu iş?
Havadaki karbondioksidi toplayıp depolayan bir sistem olacakmış. İsviçreli bir firma bunu yapabiliyormuş. Bu sevimsiz gazı depolayıp daha sonra gazlı içecek yapımında kullanılmak üzere paketliyorlarmış.
Konser için gerekli enerji yenilenebilir kaynaklardan olacakmış. Güneş panel sistemleri kurulacakmış. Atık kızartma yağı değerlendirilecekmiş, kinetik stadyum zemini, bisiklet dinamosuyla aydınlanan lambalar olacakmış. Fosil yakıt tüketen makineler yerine elektrik enerjisi kullanılacakmış. Sürdürülebilir uçak yakıtı kullanılacakmış.
Bunlar nasıl olacakmış diye sormayın ben de bilmiyorum. Hiç de ikna olmuş değilim. Ama bildiğim bir şey var. BMW sponsor olacakmış bu turneye. Eh şimdi anlaşıldı. Bu kadar büyük bir teknoloji kullanımı elbette bedava olacak değil. Elektrikli modellerini tanıtmak isteyen bir otomotiv devi var ortada ve günümüzde herkes kendini temize çıkartmak istiyor. Sanki yüz elli yıldır fosil yakıt tüketen araçları yaparken neler olup bittiğini bilmiyorlarmış gibi şimdi büyük bir farkındalık var herkeste. Bu ne büyük bir doğa sevgisi...
Coldplay anlaşılan sıfır karbon diyerek işi bir tür yeni nesil enerji panayırına çevirecek. Ve bundan büyük bir gelir de elde edecek.
İnsanın tabii “dünyayı bu kadar seviyorsanız bir fedakârlık yapıp turneye çıkmayıverin” diyesi geliyor. Herkes evde oturursa durduk yere bir sürü karbon salınmayacağından bunlara da gerek kalmayacak. Acaba turneyi izlemeye gelecek yüz binler konser alanlarına elektrikli ya da hidrojen yakıtlı arabayla ya da scooter’la mı gelecekler? Her biri telefonlarını şarj etmek için sırtında birer güneş paneli mi taşıyacak?
Ama tabii bu sorular anlamsız ne de olsa şahane bir reklam ve sponsorluk fırsatı var burada. Win-win (kazan-kazan). Herkes ne kadar da haklı ve doğru, ne kadar büyük bir dünya sevgisiyle dolu. Benimki olsa olsa kıskançlık olmalı değerli okurlar. Elbette Coldplay turnesi ne pahasına olursa yapılmalı. Dünyamızın bu turneye, dev bir Coldplay bayrağının dalgalanacağı bu siyaseten doğruculuk zirvesine her şeyden fazla ihtiyacı var.