Türkçe rap’in klasikleşmiş isimlerinden Fuat yeni albümü “Omurga”yı anlattı. İki bölümden oluşan 24 şarkılık albümün 12 şarkılık ilk volümü dijital plattformlarda yayınlandı.
Fuat, 2011’den bu yana üzerinde çalıştığı yeni albümünü anlatıyor. Son albümü 2009 tarihli “Kalbüm”ün üzerinden 10 yıl geçmiş. 2011’den itibaren yeni albüm çalışmaları başlamış. Ancak albüm bir türlü yayınlanacak olgunluğa gelememiş. Bunda bireysel tersliklerin (Amsterdam’daki stüdyoda yaptığı şarkıların kanal kayıtlarını alamaması bunların bir bölümünün çöpe gitmesi) ve “toplumsal” tersliklerin rolü var. 2013’ten bu yana yaşanan şiddet olayları bombalar, terör, Suriye’deki durumun ülkeye olumsuz etkileri, şu bu derken albümün tamamlanması 2018 Kasım’ı bulmuş. Yayınlamak için baharı beklemişler. İşte 2019 Mart’ında albüm sonunda yayınlandı. Önce dijital platformlarda yayınlanan “Omurga” iki volümlük bir albüm. Toplam 24 şarkıdan oluşuyor. İlk 12 şarkının olduğu ilk albüm yayında. Diğeri de yıl içinde bir süre sonra yayınlanacak. Albüm plak olarak basılacak.
Berlin SAE ve İstanbul Babajım Stüdyoları’nda kaydedilen bu albümde Fuat yerli yabancı pek çok genç isimle çalışıyor. Almanya’dan Gris, Taktloss; Türkiye’den Saian, Patron, Şanışer, Peyk bunlardan sadece bazıları. Fuat her birini tek tek sayıyor “İnşallah kimseyi unutmam” diyor. Ben de buraya alıyorum: “OMURGA”nın altyapılarında Alman ses mühendisi Robert Robster Henke, Cemil Yurderi aka Ronald Mc Donald, Adham Farid, Mehmetcan Erdoğan, Baykan Barlas, Lucas Bucilowski, Bor Pro, İsmail Tatlıcı, Osman Güngördü, Havantepe, BeatMucit, Gurur Gelen, Allame, Fire on Black, AMP, Naci Tepedelen yer alıyor. DJ Boba Fettt scratch’leriyle yer almış. Albümün ses mühendisi Gurur Gelen. Tanıtım fotoğrafları Burak Bulut Yıldırım’a ait.
İlk video “Rast Gel Kazara”ya çekildi. Önümüzdeki günlerde Youtube kanalında yer alacak bazı özel performanslar yoldaymış.
“Benim çok içime sinen bir albüm oldu” diye anlatıyor: “Evrensel parçalar yaptığımı düşünüyorum. Şimdi de 10 yıl sonra da dinlesen değerini yitirmeyecek parçalar oldu. Benim anlattığım hikayelerde kişisel sorunlarım da var dünyadaki temel meseleler de var. İstediğim gibi yazıp konuşmaktan ve müzik yapmaktan çok mutluyum. Aklıma gelen içimde kalan her şeyi söyledim. Bazı şarkılarla bazı defterleri, hesapları kapattığımı düşünüyorum.”
“Ne gibi” diye sorduğumda konuya çok girmiyor: “İnsanlar arası husumet işte. Senin önüne engeller çıkaran, ayağını kaydıran insanlar var. Trolleniyorsun, hakkında dedikodular çıkıyor. Ben bu albümde bu insanlarla da yüzleştim. Sözlerimi dinleyenler mesajları alırlar. Onlar anlıyorlar. Kendilerini biliyorlar. Hiç de burada söz edip isimlerini geçirmek, promosyonlarını yapmak istemiyorum.”
Albümün genel havasını şöyle anlatıyor: “Dünyadaki adaletsizlik beni en çok etkileyen ve albüme yansıyan tema. Ama ben bu gibi konuları yansıtırken bir yandan da farklı insanlarla çalışıp renkli bir albüm yaptığımı düşünüyorum. Mesela Peyk’le ‘Kahır’ diye bir parça yaptık.”
Bu albümün Fuat için farklı bir değeri ve anlamı da var. “Hayatta istikrar çok önemli. Biz hiçbir zaman bir gecede ünlenen, ve bir gecede unutulan insanlardan olmadık. Yıllardır aynı şekilde çalışıyoruz rap yapıyoruz. İlk başladığımızda kasetini kendi dolduran, kaydını kendi yapan, tişörtünü kendi basan bağımsız insanlardık. Bu ruhla bugüne geldik. Bu benim ilk iki bandrollü albümümün ardından ki onların haklarını artık yapım şirketine kaybettim, ilk bağımsız albümüm. O yüzden de çok heyecanlıyım. Herkesin kendinden bir şeyler bulabileceğine eminim.
Rap çocuklara ne öğretebilir?
1994’te Almanya’da başlayan bir workhop çalışması var Fuat’ın. Bu ilk başta savaş bölgelerinden gelen çocukların kendilerini ifade etme yeteneklerin geliştirmek, özgüvenlerini artırmak amaçlı başlatılmış. Yedi yaşından büyük okuma yazma öğrenmiş çocuklarla kafiyeli sözler yazıyorlar. Fuat çocuklara ne anlatmak istediklerini ne düşündüklerini soruyor ve olaylar gelişiyor. Müzik kültürünü geliştirmek, söz yazmak, dili kullanmak, kendini ifade etmek açısndan çok eğlenceli çok faydalı bir çalışma bu. Fuat bunu Türkiye’de de yapıyor. Geçen ay yarı yıl tatilinde Kanyon’da yaptılar ve çok başarılı oldu: “Çocuklar bu sayede kelimeler öğreniyor ama bunun da yanında kabuğunu kıramamış çocukları daha girişken yapmaya yarıyor bu. Mesela sahneye çıkıyorum rapini söyletiyorum, alkış alıyor ve çocuğun özgüveninin geldiğini ben görebiliyorum.
Çocukları rapçi yapmaya çalışmıyorum. Onları öğrenmeyi seven, kendini ifade etmenin farklı yollarını keşfeden, öğrenmeye açık meraklı insanlar haline getirmek için yapıyorum bu workhopları, amacım bu.” Fuat’ın işitme engellilerle yaptığı bir rap projesi olan “Eller Konuşur”u da hatırlatmak isterim. Fuat bu gibi workshopları okullarda da yapmak istiyor.
“Rap dinleyen kitle büyümedi rap poplaştı”
- Son 10 yılda Türkçe rap çok değişti, gelişti. Yeni dalga rapçiler hakkında ne düşünüyorsun?
Valla ben pek arkadaş olamadım Amerika’dan gelen bu trap’le. Enstrümentalleri enteresan olabiliyor ama Amerika’dan bire bir alınmış olanlar çok içi boşaltılmış, kalitesi olmayan şeyler. Ben bildiğim çizgiden devam ediyorum. Bende de bir trap var albümde ama bunu kendi tarzımda yaptım. Kopyalanarak yapılmasına taraftar değilim. Hip hop’ın en önemli kontekstlerinden bir tanesi başkasının stilini ısırmamak. “Don’t bite”. Çalmamak. Başkasının stilini kopyalama! Bunu bilgi eksikliğine ve hip hop’ın tarihini ve kendisini tanımamalarına bağlıyorum. Hip hop’ı bilseler buna girmezlerdi.”
- Türkçe rap hayli popüler oldu. Spotify yıl sonu listesinde en fazla stream edilen sanatçının Ezhel olduğunu gördük. Bunun gibi diğer yeni nesil rapçiler de çok dinleniyor. Nasıl yorumluyorsun?
Aleyna Tilki dinleyen insanın da rap dinlemesiyle oldu bu.
- Rap dinleyen kitle büyümedi mi?
Büyümedi, bu müzik pop müziğine döndü sadece. Ben daha çok, müziğin poplaştığını düşünüyorum. Eyvallah buyursunlar yapsınlar benim kafam çok farklı. Ben işin (rap’in) neticede bir noktada fabrika ayarlarına döneceğine inanıyorum.
- Popülerliği nasıl açıklıyorsun? Ne oldu da rap popüler oldu?
Türkiye’de hip hop hep üvey muamemele gördü. Ne kanallarda yayınlandı ne radyolarda çaldı, ne de röportajlar yapıldı. Hep görmezden gelindi. Bu yüzden internette kendi mecrasını yarattı ve yerini buldu. Oradan da infilak etti. Dizilere girmesi de çok önemliydi. Hip hop bilmeyen kitleye bu şekilde ulaştı hip hop ve bizim insanımız da her şeye çok kolay adapte olabiliyor. Bu müziği benimsedi.