İlk kez bir James Bond filminin şarkısını bu kadar genç biri üstlendi. Billie Eilish 2001 doğumlu. Ağabeyi Finneas ile birlikte müzik yapıyor. Finneas sadece Billie Eilish’in müziğinin arkasındaki isim olmakla yetinmeyecek anlaşılan. 22 yaşında ve Billie Eilish’e dünya çapında ün kazandıran “When We Fall All Asleep, Where Do We Go” adlı albümdeki çalışmasıyla beş dalda Grammy adayıydı.
Billie Eilish’in annesi aktris ve senarist, babası aktör. 12 yaşından beri sözler, şarkılar yazıyor. Kardeşiyle birlikte besteliyor. 14 yaşındayken bestelediği “Ocean Eyes” viral olmuştu. Giyim kuşam deseniz benzeri genç starlardan çok farklı. Giyinmiyor, giysilerin arkasına saklanıyor. Bunun nedeni insanların giyim kuşamına değil müziğine odaklanmalarını istemesiymiş. Günümüzde hayli erdemli bir bakış açısı. Bonnaroo, Coachella, Glastonbury gibi büyük festivallerde şimdiden ana sahnede yer aldı, ismi en tepede yazıldı.
Açıkçası, sadece kendi kuşağı değil, genç yetişkin kesim tarafından dinleniyor. Bugün stream rakamları ve sahneye çıktığında etrafına topladığı kalabalık göz önüne alınırsa müzik dünyasının en büyük starlarından biri. Son iki yılda popüler müziğe gelen en orijinal isim. Şarkıları karanlık, alışılmışın dışında sözlere ve tonlara sahip. Galiba buradan da James Bond’a bağlanıyor. Bond serisinin müzikleri ve onları söyleyen kişiler her zaman
göz önünde oldu.
1964’teki ikinci filmin şarkısını Shirley Bassey seslendirmişti: “Goldfinger”. Zamanın ruhunu yansıtıyor muydu?
Bu konuda çok şey söylenebilir. Zamanın ruhundan kastı “ana akım” ise bu her zaman için geçerli olmayabilir. Siyah vokallerin seslendirdiği caz henüz dünya için yeni bir şeydi. Bond müzikleri bazen ana akıma emanet edildi, bazen de yeni gelen zamanın ruhu yakalanmaya çalışıldı.
60’lar Shirley Bassey, Tom Jones gibi isimlerle geçerken, 1973’e gelindiğinde Paul Mc Cartney’nin “Live and Let Die”yı var. Rock etkisi hissedilen bir şarkı. Yıllar sonra Guns N’ Roses cover’lamıştı. 1977’de Carly Simon’a yaptırılmış şarkı. Folk, country sanatçılarının büyük hit şarkılar yaptığı bir dönem.
1981’de Sheena Easton tarafından seslendirilen “For Your Eyes Only” belli bir değişimi gösteriyor. 80’lerin müzikal atmosferinin ve sound’unun hissedildiği ama klasik “romantik balad” formundan henüz kopamamış bir şarkı. Easton romantik şarkılar söyleyen kendi halinde bir şarkıcıyken Bond sonrası çok ünlenince 1984’te Prince ile çalışmaya başlamıştı ve o dönem ikisi de popüler olmasına rağmen hayli alternatif çizgideydiler.
80’lerin ruhunu en iyi veren Bond şarkısı 1985’te Duran Duran’a ısmarlanan “A View To A Kill” herhalde. Bond şarkıları evriminde önemli bir eşikti. 1987’de A-ha’nın The Living Daylight”ı pek hatırlanmaz. 1995’teki Tina Turner hit’i “Golden Eye”ı ise yaşı yetenler hatırlayacak. Büyük hit’lerden biriydi. 1999’daki “The World Is Not Enough” ilginç bir seçimdi. Bu şarkı alternatif rock ekibi Garbage’a ısmarlanmıştı. Çok ünlü oldu. Müslüm Gürses tarafında bile cover’landı şarkı (“Bir Ömür Yetmez”).
2002’deki “Die Another Day” Madonna tarafından söylendi. Ardında 2006’da Chris Cornell “You Know My Name”i seslendirdi. 2008’de de Jack White ve Alicia Keys “Another Way To Die” adlı şarkıyla zamanın ruhunu temsil ettiler. Jack White’ın kariyerinin hayli hareketli zamanları. 2012’de Adele’in söylediği “Skyfall” sanırım tüm zamanların en ünlü Bond şarkılarından biri oldu. 2015’te şarkı Sam Smith’e emanet edildi: “Writing’s
On The Wall”. 2020’deyse Billie Eilish yapacak.
Bond şarkıları bazen şarkıcısını meşhur ediyor, bazen de şarkıcısının şöhretinden faydalanıyor.
Ama her iki şekilde de gözler bu şarkıya ve onu söyleyen kişiye çevriliyor. Açıkçası, Billie Eilish çok alternatif bir çizgiden, neredeyse yeraltından çıktı. Kısa zamanda ünlendi ama Bond’a kadar savrulması hayli şaşırtıcı.
Günümüzde müzik türleri arasındaki duvarlar alçaldı hatta tamamen yıkıldı. Bir sanatçının müziği için rock, rap, pop, elektronik demek çok zor. Her sanatçı her türü kullanıyor. Bir şarkıda hip hop, diğerinde rock, bir diğerinde elektronik müzik unsurları ön plana çıkabiliyor. Bundan dinleyici artık rahatsız değil. Kimse “hani bu rock’çıydı” diye atarlanmıyor. Ben ergenken çizgiler çok keskindi ve öyle olmalıydı.
Eilish’in müziği hip hop, elektronik, rock, pop, EDM her şeyin bir araya gelmesiyle oluşuyor. Eilish, bu duvarların kalktığı ortamda kendi tarzında bir tür muhalefet yaparak ana akıma yükseldi. 16 yaşında öldüm ve yeniden doğdum diyebilen ve düşüncelerini pek çok türü birbirine karıştırarak anlatan biri. Bond’un yeni nesil gerçekçi, daha karanlık, eklektik dünyasına da uygun. Ve eminim kimse “Bizim alternatif müzik kahramanımızı nasıl
çalarsınız” demeyecek.