Kendi vücudumuza sahibiz. Hayatta hiçbir şeyimiz yoksa kolumuz, bacağımız, elimiz, kafamız, kulağımız var. Böbreğimiz, ciğerimiz, bağırsaklarımız bizim malımız. Öyle farz ediliyor.
Vücudumuzu oluşturan kimyasallar hesaplandığında 1980 dolar değerindeymişiz. En para eden bileşenlerimiz hidrojen, kalsiyum ve fosformuş.
Organ bazlı fiyatımız daha yüksek ama hakikaten ucuza gidiyoruz bence. Karaborsada bir çift göz 1525 dolar. “N’aber iki gözüm” dediğimiz şey bu kadar.
Kalp 120 bin dolar civarında. Kalbimin sahibi dediğimiz de bu.
Böbrek en pahalı malımız. 260 bin dolara kadar çıkıyor. “O”na kalpli değil böbrekli mesajlar verin bence.
Elbette fiyatları Asya, Hindistan, Çin gibi pazarlar düşürüyormuş. Yoksa çok daha fazla ederiz. Şu an arz talep çerçevesinde piyasalarda bir milyon dolara yakın fiyatımız. Yorgun, bitkin, bezgin, kazıklanmış, ütülmüş da olsak bize ha bire “Sen değerlisin” diyen reklamlar bunu mu kastediyor acaba?
***
Tamam fiziksel olarak kendimizin sahibiyiz. Peki, dijital kendimizin sahibi miyiz?
Bugün herkesin bir fiziksel “ben”i, bir de dijital “ben”i var. Dijital dünyada, internette sosyal medyada bıraktığımız izler var. Telefon, televizyon, bilgisayar, kredi kartı kullanıyoruz. Akbil bile seni takip ediyor, kaç kere bindin, nereye gittin?
Bu sizi üzebilir ama dijital “ben”in sahibi biz değiliz arkadaşlar.
Elimizden kolumuzdan tutup çekiştire çekiştire parça parça oramızı buramızı koparıp kapışıyorlar bizi her gün. Ama bunu dijital ortamda yaptıklarından biz farkında olmuyoruz.
Büyük şirketler, devlet, bir sürü başka kurum bizi “data” olarak görüyor ve işine geldiği gibi kesip biçiyor. Hayatımıza dair her şeyi, bütün alışkanlıklarımızı biliyor bunu ya daha fazla para kazanmak, ya da bizi daha etkin ‘yönetmek’ için kullanıyorlar.
Diyeceksiniz ki öğlenleri Beyaz Dürüm’den bir buçuk Urfa dürüm yiyor olmam ve yanında ayran değil de zero içiyor olmam neden dünyayı değiştirecek bir bilgi olsun? Bilseler ne olur bilmeseler ne olur .
Muhafazakâr ailenin fakir ama onurlu güzel kızıyla Karahanlı Holding’in veliahdı Yağız Karahanlı arasındaki ilişkiyi bıkmadan her gece seyrediyor olmam kimi ilgilendirir demeyin. Ne kadar bilgi o kadar strateji.
***
Bütün verilerimizin sahibi olsak ve bunları şirketlere satsak bayağı iyi gelirimiz olurdu, hem de düzenli. Tıpkı Avrupa’daki Amerika’daki bir tane hit şarkı yapıp torunlarına kadar yetecek para kazanan tuzu kuru besteciler gibi olurduk vallahi değerli okurlar.
Ama değiliz işte. Okumadan ‘Kabul ediyorum’ diye kim bilir nelere evet dedik bugüne kadar.
Şimdi kritik soru şu: Kendinizi TL’ye çevirip mi tutarsınız, yoksa dolarda mı kalırsınız? (Kur şu anda 3.55’lerde.) Buradan da gündeme bağlandık. Hadi bana eyvallah.