Bristol’da doğup büyüyen, ancak ABD’de country ve soul söyleyerek tutunmaya çalışan Yola’nın ilk albümü “Walk Through Fire”, The Black Keys’den Dan Auerbach’in prodüktörlüğünde yayınlandı.
Albüm kapakları bize albümler hakkında fikir verir. Hiç sadece kapağına bakarak albüm seçtiğiniz ya da dinlediğiniz olmadı mı? Kapak bize bir şey anlatmaya çalışıyordur. Bir John Berger değiliz hiçbirimiz ama sıradan insanlar olarak mesajları analiz becerilerimizi de küçümsemeyelim. Bu mesajı almakla albüme bir adım yaklaşırız. Sonraki adım, albüm kapağının zihnimizde canlandırdığı ortamı müzikal olarak aramaktır.
İtiraf etmeliyim ki pek çok albüm kapağı o albümü yapan sanatçıyı güzel ve havalı göstermeye çalışmaktan öte anlam içermiyor.
Bir ara en fazla ‘80’lerin düşük bütçeli pop gruplarının albüm kapaklarına gülerdim. Daha sonra hair band’lerin kapakları neşe kaynağım oldu. Sonra indie müzik kapaklarının anlamlı olmaya çalışmaya kastıkça nasıl kendi kendilerinin karikatürü olmaya başladıklarına tanık oldum.
Son bir şans
Aslında albüm kapakları, demek istedikleri ve hikayeleri hakkında saatlerce konuşup sayfalarca yazabilirim ama bu yazının amacı size Yola’yı tanıtmak. İşe albüm kapağından başlıyorum. ‘60’lar sonu ve ‘70’lerin klasik soul / disco albümlerini hatırlatıyor Yola’nın albüm kapağı. İkinci el plakçıların üç al iki öde raflarındaki standart plaklar gibi. Retro olmasından öte bir de fotoğrafta gitar var ki işe country’yi de katıyor. Bunların hiçbiri tesadüf değil. Çünkü Yola uzun bir caz ve soul kariyerinin, farklı gruplarda şarkı söyleyip elektronik tabanlı prodüksiyonlara vokaliyle eşlik etmenin ardından dönüp hayatına bakıyor ve bu şekilde bir yere varmayacağını fark ediyor. 30’larını geçmiş Bristol’lı bir şarkıcı olarak bu şehirdeki bütün şanslarını kullanmış olduğunu görüyor. Kendine yeni bir kariyer yaratmaya karar veriyor ve bunun için farklı bir “persona” yaratarak yoluna devam ediyor. Bu artık onun için bir son şanstır.
Yolanda Quartey o anda geride kalıyor ve köklere dönüş (roots) konseptli country ve soul söyleyen Yola ortaya çıkıyor. 2016’da bir EP yayınlıyor Yola. “Orphan Offering” adlı bu çalışma bahsettiğimiz türlere ilgi duyan herkes için başarılı bulunacak bir eser. Aynı yıl Nashville’de bir country festivalinde şarkı söylerken şansı dönüyor. Dan Auerbach ile tanışıyor. Auerbach Grammy dahil pek çok ödül kazanmış rock ekibi The Black Keys’in solisti ve gitaristi. Easy Eye Sound isimli label’ın da sahibi. Bu yeni şirket Nashville’de kayıt yapıyor ve tam da Yola’nın şarkı söylediği türlerde yeni sanatçılar çıkarıyor. Bu şirketin sanatçılarına bakarsanız belli bir konseptte isimler görürsünüz. Americana, southern soul, blues, country bu konsepti anlatan kelimeler. Albüm kayıtları başlıyor ve trip hop’ın evinde doğup büyüyen Bristollı Yola için ABD’de country ve soul etkisinde yeni bir süreç başlamış oluyor. 5 yaşından bu yana şarkı söyleyen ve yolunu bir türlü bulamamış Yolanda artık Yola olarak işte retro albüm kapağında elinde gitarıyla dünya dinleyicisine ABD’den ve dünyanın büyük dağıtım kanallarından ulaşmaya hazırdır.
Dinleyicisi karar verecek
Açılıştaki “Faraway Look” albümün ilk single’ı. İlginçtir Yola’nın güçlü vokallerine hemen kulak kesildiğimiz ‘70’lerden bir James Bond soundtrack’inin B side’ı gibi tınlıyor. “Rock Me Gently” şık bir country baladı. “Ride Out In The Country” nefis bir yol şarkısı olarak kayıtlara geçsin. Güzel, temiz bir de gitar solosu var ki klasik soundları özlediğimizi fark ettirdi. “Lonely The Night”, albümün gizli hit şarkısı. “Love All Night”ı (Work All Day) dinlerken Tina Turner’ın “Private Dancer” dönemi vokallerini akla getirmemek imkansız. Yola’nın vokalleri hem bu dönem Tina Turner sound’unu hem de ‘60’lar ‘70’lerin efsane Laurel Canyon ekolünü akla getiriyor. Her ne kadar roots albümü olsa da Yola ve prodüktör Auerbach modern bir yaklaşımla ele almışlar şarkıları. Müzik country ve blues olduğunda çok mutlu hikayeler beklememek lazım. Yola da şarkılarını söylerken ilişkiler, hayat, mücadele etmek, inanmakla dolu hikayeler anlatıyor. Bunun ne kadarı kendi kişisel hikayesi ne kadarı hayal gücü, ona da sanırım dinleyicisi kadar verecek.