Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Joe Biden’ın yemin töreninde çekilmiş bir fotoğraf var. Bernie Sanders ellerinde yün eldivenleri, bir köşede oturuyor. Tarif etmeme gerek yok sanırım çünkü artık sosyal medyada paylaşmayan ya da timeline’ında görmeyen kalmamıştır. 

Sanders’ın bu oturan halini pek çok farklı mizansene yerleştirip paylaşmak son birkaç gündür trend oldu. Öyle ki dün Twitter’da önüme Sharon Stone’un Tweet’i düştü. Bizatihi kendisi. Stone, “The Basic Instinct”te sorgu sırasında sandalyede oturduğu meşhur sahneyi Bernie Sanders’ı ekleyerek paylaşmış. O da yetmedi, karşıma birkaç dakika sonra Candan Erçetin’in “Umurumda Değil” adlı 1995 yılına ait ilk büyük hit şarkısının video görüntüsü çıktı. Burada da sandalyeye ters oturan Candan Erçetin’e Bernie Sanders uyarlanmış. Gece yarısı elimde telefonla kıkırdamaktan alamadım kendimi.

Haberin Devamı

Üye olduğum WhatsApp gruplarında (evet, hâlâ WhatsApp’tayız) insanlar Sanders görselini rakı masalarına falan oturtarak bin bir versiyon paylaşıyorlar. Hepsinde de hafif bir kıkırdama geliyor. Sosyal medyaya amaçsızca bakmanın en güzel yanlarından biri karşınıza aniden çıkan ve sizi beklenmedik bir şekilde kıkırdatan absürt videolar görseller, kolajlar. 

Ardından, konuyla ilgili bir yazıya denk geldim. Bernie Sanders’ın şu anda dünyanın viral gündeminde bir numara olmasını siyasi ve sosyolojik açıdan anlamaya çalışan bir yazıydı. Dünya çapında önemli bir yazar tarafından kaleme alınmış, çok da önemli bir mecrada yer verilmiş bir yazı. Merak ettim başladım. Okudum, okudum, okudum... Ağdalı sözler, akademik terimler, sınıfsal analizler, simgelerden hareketle yün eldivenlerin temsil ettiği değerleri sayıp dökmeler. Dünya halkları adeta bir ültimatom vermiş bu eldivenlerle siyasetçilere... 

Muhalif de olsa, sosyalist eğilimli de olsa, en nihayetinde ABD başkanlık yarışında Demokrat adaylar arasında yer almış, yarışı Biden lehine bırakmış bir eski senatörden Che Guevara çıkarmaya çalışan ve bunu yaparken de tek dayanağı viral olmuş komik bir resim olan bir makale. İnsanların eldivenli Bernie Sanders görselini sadece komik göründüğü için paylaşabileceği ihtimalini tamamen göz ardı eden bir makale. Ve bana kalırsa, Bernie Sanders’ı anlamaya çalışırken sosyal medyayı anlamayı tamamen ıskalayan bir makale.

Haberin Devamı

Bazen bir şeyleri sadece komik olduğu için paylaşıyoruz. Hepsi bu. Bazen ne görüyorsak o. Altında çok derin bir şey olmuyor. Sığlık zaten sosyal medyanın karakterinde olan, sosyal medyada meşru bir şey. 

Evet, biliyorum kim olursa olsun herkes viralin peşine takılıp kendinden söz ettirmek, okunmak, görülmek, sesini duyurmak istiyor. Ama bazen komik yün eldivenler giyip bir köşede oturan Bernie Sanders, sadece komik eldivenler giyip bir köşede oturan Bernie Sanders’dır. 

Bu yazıdan çıkarımım: İnsanları, toplumları anlamak için sosyal medyadaki davranışlarına bakmak yeterli değil. Sosyal medya kendi şartları içinde yuvarlanıp gider. Gerçek hayatla bire bir örtüştüğünü düşünmek bazen yanıltıcı oluyor. Belki analizcilerin önümüzdeki 10 yılda, geçen 10 yılda yaptıkları büyük kavrama hatalarını yapmamak için anlaması gereken budur. 

Haberin Devamı

10 yıl sonra sosyal medya olacak mı? Bu mecralar hangi evrimleri geçirecek, bunu bilmediğimizi de yazının sonuna ekleyeyim.

Pandemiden sonra hayat nasıl olacak?

 

Geleceğe not düşmek için yazıyorum. Haksız da çıkabilirim. O zaman güler geçeriz. Ama tahminim şu: Pandemi biter bitmez, insanlar kendilerini sokağa atacak. Gece hayatı hiç olmadığı kadar renklenecek. Konserler, festivaller hiç olmadıkları kadar canlı ve heyecanlı olacak. İnsanlar sanırım önceden sahip oldukları bu “standart” güzellikleri korumak için daha duyarlı ve fedakâr olacak. Kıymet bilecekler.

Önümüzdeki 10 yılda eğlence dünyasının evde bir şeyler stream etmekten ibaret olacağını sananlar sanırım büyük hayal kırıklığı yaşayacaklar.

Fiziksel ilişki, insan ilişkilerinde bire bir temas her şeyden değerli olacak. Ofisler artık bitti, herkes evden çalışacak yönündeki görüşe de katılmıyorum. İnsanlar, tam tersine, evde sıkıntıdan cinnet geçiriyor şu anda. Hele de çocuklu olanlar için ev tam anlamıyla tımarhaneye dönmüş durumda. Pandemi biter bitmez çocuklar okula arkadaşlarına, ebeveynler işe, ofislerine gidecekleri günü iple çekiyorlar.

Elbette bir Umut Sarıkaya karikatürü gibi, biri “Pandemi bitti, koşuuuuun!” diye düdük çalmayacak bittiğinde. Yani kesin, net bir tarih ve an olmayacak. Hayat normale yavaş yavaş dönecek. Ama o gün geldiğinde kimsenin “Ben böyle iyiyim, evde oturmaktan memnunum” diyeceğini sanmıyorum.

Okuduğum pek çok gelecek vizyonunda evlerin karantinada yaşam ilkesine uygun olarak yeniden tasarlanacağı, yeni binaların buna göre inşa edileceği gibi ütopik fikirler var.

İnsanlık bugüne kadar hastalıkların ve salgınların ardından daha çok eve kapanarak hayata dönmedi. “Brainstorming” çok eğlenceli ve faydalı. Gene yapalım, yapmayalım demiyorum ama ben gelecekten umutluyum arkadaşlar.