Shantel’i sevdik peki Ciguli’nin kabahati neydi?

13 Eylül 2009

“Beyaz Türkler’in en sevdiği Balkan” Shantel’in yeni albümü piyasada. “Planet Paprika”da “Binnaz”ın dub versiyonu da var

Shantel Türkiye’de çok ünlü. Biraz abartsam bir tür “Balkanların Manu Chao’su” diyebilirim rahatlıkla. Konserlerinde insanlar dans ederken kendilerinden geçiyor. Kültürümüze yabancı değil. Almanya’da yaşasa bile “asimile” olmamış, köklerini unutmamış, her albümünde Balkan altyapıları ve ezgilerini herkesin sevebileceği dans şarkıları haline getirerek bir rock yıldızı gibi konserler veriyor.
Shantel Türkiye’de Beyaz Türkler olarak anılan kitlenin en büyük yıldızları arasında. Albümleri çok satıyor, konserleri dolu. Ama yaptığı müzik aslında teknik olarak Ciguli’yle aynı. Oysa Beyaz Türkler ve entelektüeller Ciguli’yi nasıl da snobe etti, nasıl da küçük gördü zamanında. Kimilerimiz sevdi ama onlar da kült adam ya da ilginç bir freak show izler gibi izledi Ciguli’yi, çoğu zaman makara yaparak... Kimse konserine gidip ön sıralarda çığlık atmadı. Onun headliner olduğu festivaller yapılmadı...
Ama Shantel bu albümde “Binaz in Dub” (albüm kapağında tek “n” ile yazılmış olması bir tashih değildir umarım) isimli parçayla Ciguli’ye saygı duruşunda bulunmuş.

Yazının Devamı

Tarkan’ın albümünü bir de biz dinleseydik...

12 Eylül 2009

Albüm çöpe atacak kadar kötüyse yapana kadar aklınız neredeydi? Yok iyiydiyse Sezen Aksu beğenmedi diye bir çırpıda neden çöpe attınız? Ben bu işten bir şey anlamadım

Türkiye gerçeği bu işte. Tarkan’ın Ozan Çolakoğlu tarafından hazırlanan 786 bininci albümü Sezen Aksu’ya dinletilmiş. Ancak Aksu beğenmediği için albüm çöpe gitmiş...
Hep söylüyorum. Tarkan dünyanın en yalnız insanı. Çevresindekiler “akıl” vereceklerine “huzur” veriyorlar Tarkan’a, öyle istiyor diye. Tarkan uyudukça uyuyor. Tatlı uykusundan bir türlü uyanamıyor.
Ama hâlâ inanılmaz bir sevgi ve ilgi var Tarkan’a karşı. Demek ki yiye yiye bitirememiş kredisini, o yüzden ne yapıp edip doğru yolu bulmalı...
Bu olayın neresine baksanız trajik. Kimseyle şahsi hesabım kitabım yok. Ama Ozan Çolakoğlu gibi prodüktörler artık emekli olmalı. Yaptıkları şey esnaflık çünkü. Sanat da değil, entertainment da... İyi birer teknisyen olabilirler ama prodüktörlükten hiç mi hiç anlamıyorlar. En son çıkan aleti alıp stüdyoya koymakla, en son programı kullanmakla, Madonna’nın, Justin Timberlake’in bir sene önce yaptığı numaraları alıp uyarlamakla olmuyor bu işler artık.
Üstelik her prodüktörün bir tarzı, vizyonu vardır. Öyle “Ne

Yazının Devamı

Güneyden sezon sonu notları

6 Eylül 2009



Marina Yacht Club’a Zeynep Casalini’yi dinlemeye gittim. Kendimi Gümüşlük’te Başbakan’ın yemek yediği restoranda buldum. Peki Ahmet bey kim?

Bugün Türkiye’de tatile gitmek için en kötü yerler listesi yapsam Bodrum iki numaramda yer alır. Buna rağmen yazın finalini Bodrum’da yaptım. Ve ziyadesiyle memnun kaldım. Ziyaretin en iyi yanı Zeynep’ti: Zeynep Casalini. En son bizim lisenin (İtalyan) pizza gününde Kostandov’un emeklilik töreninde görmüştüm onu. Kostandov efsane bir hocadır. Kılık kıyafet konusunda tanıdığım Melis Alphan’dan katı tek insan. Ceketi, gömleği beğenmedi mi eve gönderiyordu.
Kostandov’un önünde tişörtümle dolaşırken Zeynep’in “Bana bak; bu yaz Bodrum Marina Yacht Club’da çalıyorum, ne yap yap gel” dediğini hatırlıyorum.
Geldim. Çok da iyi ettim.

Yazının Devamı

Şu anda müzikte neler “cool”

5 Eylül 2009

Müzikte dünyaya yayılan trendler önce alternatif camiada ortaya çıkıyor. Gelin meselenin özüne inelim, nelerin gözde ve cool olduğuna bakalım şu sıra alemlerde


“Proje”ler ve “süpergrup”lar
O kadar çok var ki. Şu ara konuşulanlarla yetinelim: David Lynch ve Danger Mouse mesela ilginç bir ikili. Gnarls Barkley’nin yarısı Dangermouse’un bir diğer grup Sparklehorse ile temmuzda birlikte yayımladığı Dark Night of the Soul isimli albümde David Lynch iki şarkı söylüyor ve fotoğraflar çekiyor. Lynch “Ben müzik değil deney yapıyorum” diyor bu proje için. İşte proje böyle bir şey.
2000’lerin meşhur ekibi The Strokes projelere bölündü. Gitarist ayrı, basçı ayrı proje yaptı son iki yıl içinde. Solist Julian Casablancas’ın ilk solo albümü ise “Phrazes For The Young” ismini taşıyor. Dinlemek için ekimi beklemek lazım.
Jack White, The Raconteurs’ün ardından The Dead Weather ile gündemde.

Yazının Devamı

Sultanahmet “Ramazan Festivali”

30 Ağustos 2009

Meydanda mini dükkanlar var. Rock’n Coke’ta nasıl Bambi, Burger King varsa burada da lokmacı, hattat, Maraş dondurma var.Sultanahmet’te kalabalık en çok neye heyecanlandı? Gözde müzik türü hangisi? En popüler etkinlik ne? En gözde chill out mekanı neresi? Hafif Müzik Ramazan özel programı başlıyor

Ramazan ya da Rock’n Coke fark etmiyor. İnsanoğlu kalabalığı seviyor. Geceleri ışıklı yerlerde, meydanlarda toplanıp sosyalleşmek ilk çağlardan beri severek yaptığımız bir şey. Atalarımız “hareket bereket” demiş, siz isterseniz sinerji deyin. Burada Ramazan sinerjisi şahane. Sultanahmet meydanında girince ilk izlenimim böyle: Vatandaş eğlenmeye gelmiş.
-İbadet edenler Sultanahmet Camii’nde. Yatsıyı kılmaya gelenler içeriyi doldurmuş. Yatsı 21.27’de kılınıyor ve o saatte kimsenin yatmaya niyeti yok. Namazdan çıkan ortama karışıyor. Gece daha yeni başlıyor.
-Turistlerle cemaat bir arada. Herkesin keyfi yerinde. Bence burada olsa keyfi kaçacak tek insan İlber Ortaylı olurdu. Cami avlusunda güzelim mermer zeminin üzerine kurulan kitap standları estetik açıdan hiç de “kıvandırıcı” değil. Bu arada Lawrence Block polisiyeleri satılıyor burada. Ne alaka bilmiyorum.
-Meydan

Yazının Devamı

En çok dinlediğim iki albümü açıklıyorum

29 Ağustos 2009



Jack White’ın yeni grubu The Dead Weather ve Danimarkalı Mew son zamanlarda piyasaya çıkan en etkileyici iki albüme imza attı

The Dead Weather bir “süpergrup” mu bilmiyorum. Ama The Kills ile Jack White bir arada süper bir grup olmuş. O kesin. Buna gitarda Queens of the Stone Age’den Dean Fertita’yı da ekleyin. Tadından yenmiyor. Ama “acı” seviyorsanız.
“Tatlı müziklerle keyifli anlar geçirmek isteyenler” bu albümden uzak dursun. Albümün adı “Horehound”. Jack White’ın White Stripes’ı da sayarsak üçüncü grubu.
White Stripes’ı da, ikinci grubu The Raconteurs’ü de beğenmiştim. Şimdi The Kills ile yine fantastik Jack White. Günümüzde tarzıyla gitara yeni ve çağdaş bir bakış açısı getirebilmiş acayip yetenekli birisi. U2 gitaristi Edge ve Led Zeppelin ’in gitaristi Jimmy Page ile “It Might Get Loud” isimli gitar belgeselinde bir arada olması boşuna değil yani. Dead Weather’da hem davul hem gitar çalıyor hem de vokal yapıyor.

Yazının Devamı

Eurovision’a Türkçe-Kürtçe şarkıyla katılabilir miyiz?

23 Ağustos 2009

Şu ara sanatçılar arasında popüler olan şey Eurovision’a katılmak. Bir zamanlar burun kıvrılırdı ama şimdi gözde oldu. Para ve şöhret getirdiğini gören ne kadar gözden düşmüş isim varsa son çare bir adet “Eurovision’a beni al, onu alma” haberi çıkartıyor gazetede.
Benim fikrim ise farklı bu konuda. Kızanlar sövenler olacak, hepsine eyvallah. Ben Türkiye’nin Eurovision’a içinde Kürtçe sözler de olan bir şarkıyla gidebileceğini düşünüyorum. Mesela bir düet.
Bunun bölünmek değil, sağlam durmak anlamına geleceğine inanıyorum. İngilizce-Türkçe oluyorsa Kürtçe-Türkçe şarkı neden olmasın? Sorun şu: Böyle cesur ve komplekssiz bir adım atılabilir mi?
Eurovision dediğiniz şey şov neticede. Kaçıncı olduğun teferruat. Maksat hareket olsun, vatandaş eğlensin, yeni sanatçılar çıksın.
Kürtlerin bir Kenan Doğulu’su, Hadise’si var mı? Henüz yok gibi. Tanımıyoruz. Ama Aynur gibi, Rojin gibi isim yapmış sesleri var. Ajda ile Aynur konserde birlikte şarkı söylüyorsa, aynısını Eurovision’da da yapabilirler...
Pek yakında çok sayıda ve tarzda Kürt grubun ortaya çıkacağını düşünüyorum. Bunu bir zenginlik olarak görüyorum. Sadece terörist değil, müzik de dağdan inmeli. Topluma katılmalı.

Yazının Devamı

Hıristiyanlar kızdı, Diyanet sahip çıktı

22 Ağustos 2009

Diyanet’in Ramazan arifesindeki Iron Maiden açılımı metal camiasında sevinçle karşılandı. Türkiye’deki bir numaralı Iron Maiden hayranı Doğu Yücel’i aradım ve açılımın camiadaki yankılarını sordum. “Genelde metal denince akla gelen ilk grup Metallica olur. Diyanet Iron Maiden’ı tercih ederek önemli bir adım attı” açıklamasını yaptı. Maiden’ın “The Number of the Beast” (Şeytanın Sayısı) isimli albümü tutucu Hıristiyanları kızdırmış, albüm Güney Amerika’da yasaklanmış, toplatılmış, grubun konserleri protesto edilmişti.
Böylece Hıristiyanların “aforoz” ettiği gruba İslam dini kucak açmış oldu. Bizi de kazandı. Metallica’cılar konuya ilişkin henüz yorum yapmazken gündemi yetkili kurullarında görüştükleri haberleri geliyor. Ve evet bazen klişeleri seviyorum.

Bardakoğlu’na Iron Maiden şarkıları
Top 5
* “Rime of the Ancient Mariner”
* “The Number of the Beast”
* “Run to the Hills”

Yazının Devamı