Ünlü yazar merhum Cengiz Aytmatov dostuma yıllar önce Bişkek’te sormuştum:
- Savaşlar bir gün biter mi?
Al Yazmalım Selvi Boylum hikâyesinin yazarı Aytmatov demişti ki:
- Savaşlar yaşanıyor dünyanın her yerinde.
- İnsanlar ölüyor ve her taraf kan revan içinde.
- Birileri saldırıyor, birileri savunuyor…
- Kazananlar her zaman haklı taraf olmuyor ki…
- Kim kazanırsa zaferden keyif alıyor, güç kazanıyor ve daha büyük devlet oluyor…
- Peki, sizce savaşlar biter mi?
- Dünya kamuoyu kimin haklı kimin haksız olduğuna bakmadıkça ve haklıdan yana birleşmedikçe savaşlar bitmeyecek…
Ve işte bu durum aslında bir insanlık trajedisidir.
***
“Bu trajediye yol açan sebepler nelerdir?” diye sorduğumuzda ise demişti ki:
- Bu trajediye kimin hatasıyla veya kimlerin ihmaliyle, kimin teşvikiyle geldik?
- Ve bu trajedinin asıl suçlusu kimler? Bunu bulmak gerekiyor.
İşte bu trajedinin suçlusu bulunmadıkça savaşlar kıyamet gününe kadar sürecek.
***
Herkes yaşadığı çağı korkunç yüzyıl diye tarif etmiş.
Muhteşem yüzyıl yok gibi...
Ve gittikçe daha da azgınlaşıyor.
***
Küresel güçler sıkıştıkça savaş dosyalarını karıştırıyor.
Trump, İran kartını yine piyasaya sürüyor.
OPEC’i petrol fiyatlarını düşürmesi için tehdit ediyor.
Putin ise boyun eğmiyor.
***
İnsanoğlunun güce tapınma, güçlü olma ve kazanma hırsı bitmediği müddetçe savaşlar bitmeyecek.
Ve yönetme, asrın büyük bir hastalığıdır.
Kıskançlık krizleri insanın içinde Everest Dağı’na tırmanan dağcılar misali.
***
Evet, korkunç bir yüzyıldayız.
Küresel ekonomik konularda ortak çözümler bulmak zorunda olduğumuzun farkında değiliz...
Ve sürdürülebilir bir çevre...
Dostluk...
Kardeşlik ise türkülerde söylenmeye mahkûm edilmiş...
***
Ölüm hepsini silecek bir gün.
Kazananları da, kaybedenleri de...
Mesele, iyi adam olarak gidebilmekte...
Ve her korkunç yüzyılın muhakemesi ötelerdeki korkunç hesap gününde...