Son günlerde bir hayli dış ve iç seyahatlerimizin sonucunda farkına vardık ki dünya ekonomisi bir yandan karanlık tünelden çıkmaya çalışıyor, diğer yandan yeni senaryolarını da devreye sokmanın telaşlı günlerini yaşıyor.
Çin’in Hangcou kentindeki ‘G20 Liderler Zirvesi’ dünyanın en gelişmiş ekonomilerine sahip 20 ülkesinin yanı sıra davetli ülkelerin devlet ve hükümet başkanları bir araya geldi...
Dünyayı yöneten liderler sürekli farklı ülkelerde toplanıp masaya oturduklarında yeni kaynakların ve pazarların paylaşımını planlıyor...
Ya da kavgasını yapıyor, kimse farkına varıyor mu, bilemiyoruz!
Küresel ekonominin aktörleri dünyayı daha büyük bir köye dönüştürmeyi düşünüyor ama diğer yandan ülkeleri yöneten siyasi liderler de büyük bir köydeki siyasi konumlarını korumaya ve kendi yerli aktörlerin mevcut pozisyonlarını muhafaza etmeye çalışıyor.
Kaçınılmaz durumda ise küresel aktörlerle kendi yerli aktörlerini yeni ortaklıklarda buluşmaya davet ediyor...
Rekabet ise her geçen gün biraz daha acımasız boyutlara taşınıyor!
Silahların gölgesinde yapmakta zorlandıklarını ise vergi sopasıyla terbiye etmeye ya da diz çöktürmeye çalışan küresel aktörler ekonomik savaşı büyük bir yangına çeviriyor...
ABD’nin Alman otomobil üretici devlerine çevre bahanesiyle verdiği ya da kestiği cezaların ardından Avrupa karşı harekete geçti.
Apple gibi dünya devini vergi kıskacına almanın düğmesine bastı diyebiliriz!
***
ABD, Avrupa Komisyonu’nun kararını “kolay yoldan köşeyi dönmeye çalışmak” ve “Avrupa Komisyonu kasten ABD’li şirketleri hedef alıyor” diye yorumluyor...
Apple ise Avrupa Komisyonu’nun kararının, şirketin Avrupa operasyonları üzerinde büyük etki oluşturacağını ifade ediyor.
“Avrupa Komisyonu, Apple’ın Avrupa geçmişini yeniden yazmaya kalkıyor” diyen Apple yöneticileri, Avrupa Komisyonu’nu İrlanda’nın yasal mevzuatını hiçe saymakla suçluyor ve cezanın kesilmesi halinde kararın Avrupa’daki işe alımlar ve yatırımlar üzerinde büyük etkisi olacağını söylüyor.
Konuyla ilgili uzmanlar ise “Bugün herkes kesilen vergi cezasının devasa boyutlarına odaklanmış durumda. Ancak 13 milyar euro’dan daha büyük sıkıntılar var. Temel bir soru yine gündemde: “Dünyayı, hükümetleri ve dev şirketleri kim yönetiyor?”
Ve uzmanlar uyarıyor;
“Hükümetler vergi mevzuatlarını Apple gibi dev şirketlere kabul ettirmek konusunda son derece yetersiz. Ellerindeki sistemler fiziki ürünlerin dolaşımını ve satışını takip etmek üzere tasarlanmış yapılar. Ancak hizmet satan ve elindeki fikri mülkiyet sayesinde gelir oluşturan şirketler karşısında bu sistem bir işe yaramıyor.”
***
Apple vakasını değerlendiren uzmanlar, “ABD dışındaki gelirlerin yüzde 90’ı İrlanda’ya gönderiliyor. Buradan da Apple’ın iştiraklerine dağıtılıyor. Bu iştiraklerin herhangi bir ülkede vergi kaydı yok.”
“Apple gibi bir şirket ülkenizde operasyonlarını geliştirmek isterse hayır demek son derece zor. Şirketin piyasa değeri 600 milyar dolar. Oluşturduğu istihdam ve yatırımlar pek çok siyasi için karşı konulamaz ölçüde cazip” diyen uzmanlar olayın asıl nedenini ise şöyle özetliyor;
- Avrupa Komisyonu’nun Apple’a diz çöktürme çabası ilk bakışta tamamen vergi düzenlemeleriyle ilgili gibi gözükebilir. Ancak işin özünde uluslararası şirketler ve hükümetler arasındaki çekişme var!
***
Bu kapışmaların, çekişmelerin belki ilk günlerinde değiliz ama silahlara veda kısımını geçip rakamlar boyutuna geldiğimizi söyleyebiliriz... Çünkü, çatışmaların devamı da gelecek gibi... Apple’a karşı mücadeleye bayraktarlık yapan Danimarkalı Komisyon üyesi Margrethe Vestager, Google’ın peşine de düşmek üzere.
Komisyon’un hem Apple’a hem de İrlanda hükümetine yönelik eleştirilerinin ardından ise bizim açımızdan sevindirici en önemli gelişme ise Türkiye Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek paylaştığı İngilizce Twitter mesajıyla Apple’ı Avrupa merkezini Türkiye’ye taşımaya davet etmesi oldu...
Apple gibi bir şirket Türkiye’nin kapısını çalar mı?
Bilmiyoruz ama bildiğimiz başka bir gerçek var, küresel aktörlere karşı ardına kadar açılan kapıların milli ve yerli aktörlere geldiğinde ise kale kapısına dönüştüğü gerçeğidir!