Sanırım, Tuncay Şanlı’yı geçtiğimiz yıl Sakaryaspor’un, İnönü’de Beşiktaş’la oynadığı kupa maçında izleyen hemen herkes, onun sahadaki en iyi oyuncu olduğunda hemfikirdi. Sol çizgiye yapışmış kontratakları sürüklüyor, bir gol atıyor, uzatma devresinde maç 1 - 1 iken ceza sahasının içinde yaka paça indiriliyor, ama hakem penaltıyı görmüyordu. Hakkında büyük methiyeler duyduğumuz, birkaç kez izlediğimiz bir büyük yeteneği, bir büyük karşısında seyretmiş olmanın mutluluğuyla dönüyorduk o gün evimize. Heyecan vericiydi...
Sonra ümit milli takım ve Fenerbahçe sahnesi... İtalyan kulüplerinin dikkatini çeken bir performansla uçuyor Tuncay. Genç yeteneklere hasret Fenerbahçe seyircisi onun adını daha bir şevkle haykırıyor. Tuncay iyi bir kanat oyuncusu, çok iyi bir orta saha, çok iyi bir forvet arkası ve belki ileride çok çok iyi bir forvet olacak. Ama Türk futbolunun, Okan Koç’la birlikte dünya sahnesine sunacağı bu muhteşem yeteneği bekleyen tehlikeler de var. Bunun sıkıntısı da içimizde. Bu tehlike Fenerbahçe’nin bir yetenek öğütme değirmeni olmasından ileri geliyor. Son 10 yılda Sarı - Lacivertlilerin aldığı onlarca futbolcunun bugün adını bile hatırlamadığımız gerçeğinden...
Trabzon maçında keyifle Tuncay’ı seyrederken, bir kenardan da bu endişeleri yaşadım. Çünkü Fenerbahçe son yıllarda, bazen alıp hiç şans vermeyerek, bazen performanslarının abartıp her şeyi bu yeteneklere mal ederek onların sonunu hazırladı. Bu çok endişe verici bir durumdur. Maç sonrası programları izlediğimde, dün gazeteleri elime aldığımda da bu endişelerim yine canlandı. Evet, Tuncay bir Trabzon maçında, hem de Bordo - Mavililer’in son yıllarda hiç oynamadıkları kadar iyi oldukları bir Kadıköy maçında gerçek bir hat - trick yapmıştı (yani üst üste 3 gol atmak). Övgüyü hak ediyordu. Ama dozunu kaçırıyoruz yine. Görülüyor ki, o gollerin yaratıcıları, efsane yaratmaya meraklı Fenerbahçe camiasının Tuncay’a kilitlenmeleri sonucu ıskalanıyor yine. İlk golde, nedereyse bu sene yaptığı her 2 ortadan 1’i net gol şansına dönüşen Ümit Özat’ın harika pası, ikinci golde Abdullah’ın nefis aşırtması, Ceyhun’un muhteşem adam eksiltmesi ve son golde Serhat’ın inatçı takibi ve ortası Tuncay’ın şık hamleleri kadar öldürücü ve övülesiydi. Ama biz genç bir üstün yeteneğe, olmuş, pişmiş, dünyaları sırtlamış muamelesi yaparak kötülük ediyoruz. Övgü güzeldir, ama şöhret de bir zehir.
Açın iki yıl öncenin gazetelerini Yusuf hakkında yazılanlara bakın... Peki bugün Yusuf nerede ? Biraz insaf...