Terim’in, bazı oyuncuları kazanmak için sistemine ihanet ettiği itirafı ve "Kopenhag’ta bıraktığımız Galatasaray’ı ben de özlüyorum" açıklaması bir dönüşü, tutmayan bir planın lağvedilmesini anlatıyor kanımca. Kurulan yeni Galatasaray’ı, sezon başından bu yana sergiledikleri oyunla, hücum yetenekleri daha fazla olan oyunculardan kurulu bir şov takımının ilk adımları olarak değerlendiriyorduk. Sanırım Terim bundan vazgeçiyor!
Peki tutmayan ne? Terim sezon başından bu yana hücumu dolaylı olarak 3’lü bir hatla oluşturdu. İkili savunma göbeği ise oldukça ileride kuruluyordu. Her zamanki gibi oyunu dar bir alanda oynamak, bütün takımı sürekli oyunun içinde tutmak istiyordu. Bunu yaparak, yine eskisi gibi "bütün bir takım" oluşturmayı hedefliyordu belki ama, tek bir farkla. Amaç, bu kez rakibi bozmayı hedefleyen bir takımdan çok, oyunu açmayı iyi bilen, topu kontrol eden bir ekip oluşturmaktı. Bu zor iştir. Ve müthiş risk demektir. Ve bu riski alabilmek için kanatlardaki oyuncular başta olmak üzere orta alan ve hücum elemanlarının tümünün belli bir üst standartta çift yönlü oynayabilmeleri şart. Bu da yetmiyor, çok hızlı ve takım olarak çok uyumlu hareket etmek gerekiyor. Bu, iyi uygulayamazsanız, özellikle oyunu hızlandıran bir rakip karşısında çok kolay alt edilebilecek bir sistem. Zaten "sıradan" Barcelona da, Galatasaray’ı çok kolay bozabilmesini buna borçlu. Bunu yapabildiler, çünkü Terim’in elindeki orta saha elemanlarından hiçbiri bu standartta çift yönlü, hücumu ve savunmayı aynı üst seviyede yapabilen oyuncular olamadılar. Olamadıkları için de bu kadar çok açık verdi Galatasaray.
Aslında Terim’in bu oyunun peşine düşmesi normaldi. Çünkü ne bu takımda 3 sene öncesinin presini uygulayabilecek oyuncular yaratılabildi. Ne de takım böyle oynarken tek başına tüm asistleri yapabilecek bir Hagi var elinde. Ve tabii ne de o pasları dağıtacak bir Hakan Şükür. Terim bu iki oyuncunun rollerini ve pres gücünü tüm takıma bölüştürmek istedi. Takım halinde hem rakibi bozacak hem de bundan daha önemli olarak daha çok oyunu kontrol edip açacak oyunculardan kurulu bir takım oluşturma kavgasına girişti. Ama olmadı. Diğer bir seçenek ise Lucescu’nun garanti oyun tarzını devam ettirmekti ki, bu da Terim’ın doğasına aykırı.
Şimdi merakla bekliyoruz. Terim tıpkı ilk senesinde olduğu gibi yine erken bir sistem değişikliğine gidiyor büyük ihtimalle. Bakalım yeni plan ne olacak! Hagi’siz, Emre’siz, Hakan’sız bir eski Galatasaray mı dönecek? Ve öyleyse bu rolleri kim üstlenebilecek? Yoksa daha yakın bir geçmişe mi dönülecek?