Özhan Canaydın dün medya kuruluşlarına bir faks yolladı. "Son günlerde medyada çıkan bazı haberleri hayretle izliyorum. Herhangi bir teknik direktörle anlaşma yapmadık. Bu yazılanlar şampiyonluk yolunda ilerleyen teknik heyetimize ve futbolcularımıza zarar veriyor" diyor yazısında. Galatasaray Başkanı’nın bu haberlerden memnun olmaması normal. Ama özünde endişelenmesi gereksiz. Hatta bizce bu endişe teknik heyetine biraz da haksızlık etmek oluyor. Zira bu, Lucescu’nun en büyük başarısını gözardı etmektir.
Yine bizce, Rumen hoca asıl kazandığı muhteşem başarıları böylesine sancılı atmosferlerde kazanmasıyla övgüyü hak eder. İmparator sonrası, "korkak" damgasını yemiş, ama takımını Şampiyonlar Ligi Çeyrek Finali’ne çıkarmış olmasıyla... UEFA Şampiyonluğu priminin 250 bin dolar olduğu bir sezonun ardından, transfer taksitlerini alamayan bir oyuncu grubuyla... UEFA Kupası, Türk futbol tarihinin en ulaşılmaz zaferidir manevi olarak. Ama madden Şampiyonlar Ligi ilk eleme turunda elenme yoluyla koşulmuş bir zaferdir. Ve yine madden iki sene üst üste ikinci gruba kalmak, yetmedi ilkinde çeyrek finale yükselmek daha büyük, ulaşılması zor bir iştir. Ki, bu takım şampiyonu sıfır çeken bir ülkeden çıkmıştır.
Lucescu ilk senesinde Terim’in oynattığı oyunun - tüm eleştirilere ve hatta hakaretlere rağmen - dışına çıkma cesaretini gösterirken, biz bunu korkaklık olarak değerlendirdik. Çeyrek finali ise oyuncuların zaferiydi ona rağmen. Geçen yıl kılpayı kaçan şampiyonluk ve bu sezon büyük ihtimalle kazanılacak olanın ilki Lucescu’ya, ikincisi ona rağmen oyunculara ait yine.
10’u aşkın üst düzey oyuncuyu kaybetmiş olması da bir mazaret olamıyor. Yerine daha iyileri alındı iddiası mevcut. Ama şunu söylersek, neler kaybettiğini anlatabiliriz sanırım. Hakan Şükür, Hakan Ünsal, Okan, Emre, Fatih Akyel ve Ümit Davala, Milli Takım 11’inin 6’sı eder. Ve Lucescu’nun takımı yine de 100 milyon dolarlık Fenerbahçe’nin önünde şampiyon oluyor. Bu sezon 30 golü aşan Jardel gider, 7 gol atan Ümit Karan gelir ama şampiyon olur. Sezon içinde iki direkt oyuncusu, Ümit Davala ve Hakan Ünsal gider, ama tınmaz. Hem de Şampiyonlar Ligi’nde koşarken Terim’le görüşen eski yönetime ve göreve gelirken "Gönüllerdeki hocayı getireceğim" diyen yeni yönetime rağmen. Ve hepsinden önemlisi, akıla sığmaz işlerine rağmen, hala Gönülçelen’e bakanlara rağmen...
Sizce Lucescu yazılanlardan veya olacaklardan etkilenir mi?