Mehmet Demirkol

Mehmet Demirkol

mdemirkol@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Vatan Gazetesi ‘Rüştü’nün eşine iğrenç küfürler edildi... O küfürleri yayınlamıyoruz’ diyerek veriyor rezilliğin haberini. Çoğu gazetede benzer şekilde yer alıyor olay. Hemen tüm gazetelerin çalışanları söylenenler üzerine şoka girmiş belli. Binlerin ağzından çıkan iğrençliği nasıl vereceklerini bilememişler. Bir tek Fotomaç veriyor bu rezilliği kelime kelime...
Her spor sayfasında iğrenç küfürlerden bahsediliyor. Yanılıyorlar... O ağızlardan çıkan küfür değildi. Argoda dünya şampiyonu olan Türkçe’nin bile karşılığını bulamadığı lağım gibi bir şey söylenenler. Hangi sınıfta olduğunu adlandıramıyoruz. Bu ağır hakaret değil, küfür değil. Bir ‘şey’...
Öyle ki gazetelerimizde vermeye utanıyoruz. Noktalayarak verilebilecek gibi de değil. Çözümsüz bir durum gibi. Verseniz büyük infial olacak. Ama vermeli. Hem de mümkünse manşetten vermeli. Görenler duyanlar, aklını kaçıracak gibi olmalı. Sarsılmalı insanlar... Bu olup bitene inanamamalı... Ve hesap sormalı.
Çünkü 10 Kasım Pazar akşamı, bir Ramazan günü, belki yarısı oruç tutmuş, belki bir kısmı teraviden çıkıp gelmiş binler, Samsun 19 Mayıs Stadı’nda şöyle bağırdı dakikalarca: ‘Rüştü Işıl’ı kaça satarsın!!!’
Bunu yazmak gerekir. Manşetten vermek gerekir. Bu Rüştü’yü veya eşini yaralamaz, yaralamamalı. Bu ancak, bu iğrenç ‘şey’i söyleyenleri utandırır.
Utandırmalı. Öyle olmalı. Çünkü bunu söyleyen insanların hepsinin gözü dönmüş sapıklar olması mümkün değil. Bir iki tane manyağın aklına gelen bu hakaretin normal şartlarda binler tarafından kabul edilip söylenmesi olanak dışı. Bunun sebebi belli: Biz statları her türlü iğrençliği yapabileceğimiz yerler olarak görüyoruz. Statlar bir toplumsal iğrençlik yuvası. Normal hayatta aklımıza dahi gelmeyecek şiddeti, iğrençliği burada gönül rahatlığıyla gösteriyoruz. Bunu söyleyen insanlar arasında evliler var. İş güç sahibi olanlar var, çoluk çocuk sahibi olanlar... Ama tüm bu insanlar stada akıllarını ve ruhlarını dışarıda bırakarak giriyor.
Bunun böyle olmaması gerektiği gösterilmeli. Orada bu ağır hakareti eden insanların normal hayatlarında, sokakta karşılarına çıkan bir insana böyle bir şey söylemesi mümkün mü? Ama statta her şey mübah. O insanlara içinde bulundukları grupla birlikte ne yaptıkları, ertesi gün evlerinde, belki kucaklarında çocukları varken hatırlatılmalı. Çocukları onlara ‘Baba sen bunu söyledin mi?’ diye sormalı. Bu insanlar yargılanmalı ve içeri girmeli. Ve çocuklarına, analarına babalarına, en önemlisi eşlerine niye içeride olduklarını açıklamak zorunda kalmalı.
Yani kısaca statlarda olup bitenler sıradan yaşama aktarılmalı. Statlar sıradan yaşam alanına dönüşmeli. Yoksa bu böyle gitmeyecek... Belli ki bu iğrençliğin sonu yok...