Fenerbahçe - Gençlerbirliği maçı sonrası İlhan Cavcav stadı terkederken etrafını kalabalık bir Fenerbahçe taraftar grubu çevirir. İstekleri bellidir: "Başkan, Ersun hocayla, Okan'ı bize ver." Cavcav gülümser. Kalabalık ısrarlı, isteklidir. Bu iki ismi takımlarında görmek isterler. Onlara göre çıkış yolu budur. Özellikle Yanal'ın takımın başına geçmesinde. Ancak bir şartları vardır: "Ama bedava vereceksin. Bugüne kadar kazandıkların yeter, Türkiye'nin en zengini oldun" üsluplarında bir suçlayıcı tavır vardır sanki. İlhan Cavcav'ın yıllardır sattığı oyunculardan sağladığı kazancın bir nevi 'kazık' olduğunu düşünüyorlar belli ki. Aslında bu düşünce sadece taraftarın değil. Bizim aramızda da birçok böyle düşünen mevcut, biliyorum...
33 yıl önceye gidelim... Tanıl Bora'nın kaleme aldığı "Ankara Rüzgarı, Gençlerbirliği Tarihi" adlı kitaptan bir söyleşiyi aktararak bakalım bugüne. 1969 / 70 sezonunda Gençlerbirliği küme düşmektedir. Hadi Özbay'ın anlattığına göre, düşme hattının çok üzerinde seyredilen yıllarda bile, camia düşme endişesi yaşamaktadır zaten. Temel neden, gitgide altında ezilinen para sorunu. O dönemde Gençler'in saygın isminden yararlanmak isteyen müesseseler birleşme önerileri getiriyor. O yıl bu öneriyi getiren ise - Özbay "yanlış hatırlamıyorsam" diyor - Ziraat Bankası'dır. Bu bir kurtuluş... Ama "Kıyamadık" diyor Özbay, "Ankara'daki yegane sivil camia Gençlerbirliği'dir. Kıysaydık daha mı doğru olurdu? Belki hiç küme düşmezdik. Ama hiçbirimiz 'Bu iş olsun" diyemedik. Sanki Gençlerbirliği'ne ihanet etmiş olacaktık. "Kuşkusuz doğrusu yapılmıştı. 13 yıllık 2. lig macerasına rağmen...
Bu Gençlerbirliği'nin düşme tehlikesi yaşadığı son sezon değil. Daha geçen yıl bu sıkıntıyı çektiler. Ama önemlisi, bir ilkeyi yaşatmaktı. Devletçi bir devletin göbek deliğinde sivil kalabilme başarısı. Ve bugün, sivil kalarak, diğerleri için "üç büyüklere kazık atan" sıfatını göze almak pahasına UEFA kriterlerine uyan iki Türk takımından biri olmayı başarmak var. Bu büyük iştir. Zaten bu yüzden bir yılda dipten zirveye çıkmak başarılabilmiştir ya.
Ama haftalardır söylediğimiz gibi bu daha işin başıdır. Yapılması gereken çok iş var. Öncelikli iş taraftar yaratmaktır. 5 milyon nüfuslu başkentin üç büyüklerin sihrine kapılmış taraftarlarını çekmek ilk hedeftir ve bunun yolu şampiyonluk mücedelesi içinde var olmak ve bu süreçte hedefe ulaşabilmektir. Tıpkı Trabzon gibi, ilk şampiyonluk sonrasında başkentin İstanbul tutkunları, siyah - kırmızı bayrağın altında birleşecektir, hiç şüpheniz olmasın.
Umarım Türk futbolu bu şansı kaybetmez. Ve umarım bu devrime imza atması beklenenler işleri bitmeden İstanbul'un cazibesine kapılmaz.
SPOR
NOUMA süper çalım attı
At yarışları
Avrupa Ligleri
SON GÜLEN ÜLKER: 75-73
2. LİG puan durumu
Lakers süper
Kupa canavarı!
PRESTİJ KALMADI
Bir daha izleyin
KİLİT ADAM CAVCAV
Kartal'ı yener, işi bitiririz
Trabzon'da para dopingi
FARE NİHAT!
Blackburn kayıplarda: 0-0
Arjantin'de futbol dehşeti
Bir bu eksikti!
Halterciler Başbakanlık'ta
Haber turu...
Başkentteki yegâne sivil camia