Fenerbahçe yine bir heyecan trenine bindi gidiyor. Yine yeni hoca ve yine yepyeni çalışma sistemi. Oğuz Çetin’in çalışma yöntemi muhteşem. Bir kere, her şeyden önce Fenerbahçe’ye bilim girdi. İdman sahasında mentorlar, doçentler dolaşıyor (aynı bu ifadeyle, doçentlik bir meslekmiş gibi), acayip testler yapılıyor. Dedik ya Fenerbahçe’ye bilim girdi. Allah kabul etsin!
Peki daha önce yok muydu? Gerçekten, bunca dünya çapında hoca, milyon dolar sayılarak alınmış oyuncu, Türkiye’nin dev şirketlerinin üst düzey yöneticileri tarafından idare edilen bir kulüp... Gerçekten daha önce ilim irfan, her neyse kullanılmıyor muydu?
Sanki Oğuz Çetin, Fenerbahçe’yi on yıllar öncesinin zihniyetinden alıp çıkarmış. Adeta bir aydınlanma yaşatıyor. Bir camia bu kadar kendini reddeder mi ? Aynı isimler, aynı futbolcular, aynı teknik heyet, aynı yöneticiler, sadece bir tek adam gidip altındaki göreve geliyor ve Fenerbahçe bin ışık yılı yol katediyor. Aynı isimler, aynı camia yeni bir çağ... Etmeyin, eylemeyin...
Belki haksızlık ediyorum. Belki gerçekten başka bir çağa adım attı Fenerbahçe. Belki gerçekten Oğuz Çetin iki buçuk yıldır başındaki teknik direktöre hep "Hocam iyi çalışıyoruz da, biraz bilim eksik gibi" diyordu. Sonunda başa geçince de modern devir ilmini uygulamaya koydu. Ne güzel bir rüya. Ah bir de geçen seneyi, Lorant geldiğinde yazılıp çizilenleri hatırlamıyor olsaydık.
Evet belki de haksızlık ediyorum. Ama bunun için elimde yeterince sebep var. Bırakın yorumları... Sadece bir tek icraat bile Fenerbahçe’nin ufkunun ne olduğunu gösteriyor. Fenerbahçe santrfor arıyor, bir "hedef santrfor". Fizikli, hava hakimiyeti yüksek... Hakan Şükür gibi yani. Saadettin Saran’ın açıklamasıyla öğreniyoruz ki, 26 futbolcudan oluşan bir liste hazırlanıyor. Sona 6 oyuncu kalıyor. Peki kim bu isimler? Okan öyle bir oyuncu mu? Serhat, Oktay ve Tuncay’dan ne farkı, ne artısı var? Ya Nikos Mahlas? Oktay’ın bir model gerisi. Tomislav Mariç 1.72 boyunda golcü özellikleri zayıf asla bir hedef santrfor olamaz. Vladimir Beşastnik, bir asitçi, dozer gibi yarıp geçen bir futbolcu. Ceyhun’un pas vereni... Aranan tipe uygun iki adam Morales ve Lukunku ise olmuyor. Şimdi aranan oyuncu tipinden bu kadar sapabilen bir ekip için olumlu düşünmek mümkün mü?
Bakın bunu yazıyorum çünkü Fenerbahçe, Londra’yı üst edinerek futbolcu ararken, bu karakteristikteki mükemmel bir aday Ada’da kendine kulüp arıyordu. ABD’li Brian McBride (Dünya Kupası’nı hatırlayın) Saadettin Saran’ın açıklamayı yaptığı gün Everton’a kiralık olarak imza attı. işte böyle!
Tamam biliyorum, en azından Fener’e bilim girdi... Ah bir de Fener, şu bilim dünyasına girse...