İsimler uçuşuyor. Ersun Yanal’la başlayıp Trapattoni’de biten geniş havuzda her milletten her futbol ekolünden 10’u aşkın isim. Ersun Yanal’ı düşünürken fikri Zoff’a kayan bir zihniyet. Daum’la imzalamaktayken, Trapattoni’ye niyetlenen... Yani en hücumcuyu mu, en savunmacıyı mı istediğini bilmeyen bir ayran gönül. Hocası belli olmadan transfere başlayan, sorumluluğu olmayanlara yetki verip, oyuncu araştırması yapmaya soyunan bir yönetim anlayışı.
Maurinho bir futbol anlayışını temsil ediyor. 1.5 yıl önce Uniao Leira’dan, bir Boavista yenilgisi sonrası Porto’ya yeniden çağrılmıştı. 39 yaşında bir genç değer. Şimdi UEFA Finali’nde. Geçen hafta bir röportajında "Bu güçlü hücum oyunuyla seneye Porto’yla Şampiyonlar Ligi Finali’nde olmayı düşünüyorum" diyordu. O bir aday. Sonra fikir kayıyor. Geçen Dünya Kupası’na Paraguay’la gidebilen savunma dahisi Zoff’a...
Son seçeneklere bakın. Daum ve Trapattoni. İlki Alman futbolunun umudu olarak ortaya çıkmıştı, diğeri Bayern Münih’in başındayken Alman futbolunu geri götürmekle suçlanıp, İtalya’ya geri yollandı. Biri Alman futbolunu 2006’da favori kılmak için göreve getirilmek istendi. Diğeri İtalyan futbolunu dizginleyen adam olarak kovulmaya çalışılıyor. Dünya Kupası elenişi sonrası bizzat en büyük silahı Vieri tarafından takımı dizginlemekle elindeki hücum gücünü kullanmamakla suçlandı.
Peki Fenerbahçe neyi istiyor? İstediklerini bildikleri için, Portekiz’de oyuncu arıyor olmalılar. Peki bu kadroyu yönetecek teknik direktör konusunda nasıl bu kadar dağınık olabilirler. Ne istiyor Fenerbahçe? Ne istediklerini anlamak güç, ama ne istemediklerini biliyoruz en azından.
Kendini ispat etmiş, kendi doğrularının peşinden giden öğrenmeye açık, ama sorumlu olmayanları işine karıştırmayan, yetkileri belirlemeyi seven bir isim istemedikleri açık. Bu yüzden eski futbolcuları görevlendirmek yerine sadece manasız toplantılar yapıp gönül alıyorlar. Olması gerektiği gibi sorumluluk ve yetki vermiyorlar. Verdikleri bir avuç bal. Ve böyle olduğu için Ersun Yanal’la görüşmeyip sadece adını atıyorlar ortaya.
Ama asıl önemlisi bu kadar isim ortalıkta savrulurken bir tek ismin hiç geçmeyişi. İki senedir ligin en kısıtlı kadrosuyla ilk 10’u bulan, bu sezon küme düşmenin bir numaralı adayıyken neredeyse UEFA mücedelesine girecek olan İstanbulspor’un Teknik Direktörü’nün adı hiç geçmiyor. Çünkü biliyorlar ki Aykut Kocaman bu işin içine girerse herkes dışarıda kalacak. Görevler, işler, yetkiler, sorumluluklar cetvelle çizilmiş gibi belli olacak. İşte bu yüzden hiç kimsenin ağzından çıkmıyor Aykut Kocaman’ın ismi.
Halbuki Oğuz Çetin projesinde ne kadar yanlış varsa, Aykut Kocaman projesinde o kadar doğru var. Ama artık çok iyi biliyoruz ki, aranan doğrular değil.
SPOR
KARA GÖRÜNDÜ
At yarışları
Avrupa Ligleri
Efes güle oynaya : 61-86
2. LİG puan durumu
Slovenya’yı yendik
Transfere hanım eli!
Daum cepte ama...
Baliç 6 ay yok
AYBABA’DAN GOZDAĞI
Denizli’ye yeni vizyon
Emreli Inter final peşinde
Fiore’ye karşılık Okan & Kallon
Collina bunu yaparsa!
‘Tek eksiği goldü’
Haber turu...
Akla gelmeyenin akla getirdiği