Maçın başlamasına 15 dakika kala henüz kadrolar elimize ulaşmamıştı. (Normalde 45 dakika önce gelir.) Sebep Lorant’ın kararsızlığı olmalı. Zira takım 12 kişi ile ısınmıştı. Sonra gördük ki Oktay dışarı alınmış. Alman hoca dörtlü forvetten vazgeçmişti, Serhat - Andersson - Revivo üçlüsünü kullanıyordu.
Asıl değişiklik dörtlü orta sahadaydı. Hakan Bayraktar, Ogün, Johnson, Abdullah dörtlüsü, geçtiğimiz maçlara oranla daha çok pas yapan, iyi basan bir hattı. Ama yine de Johnson’un iki kişilik oynama zorunluluğu, Hakan Bayraktar’a göbeği gereğinden fazla destekleme mecburiyeti doğurdu. Fener’in sağ kanadında doğan boşlukları, Maxim ve Mustafa Şahintürk gibi hızlı adamlara sahip Antep çok kullanamadı. İstisnası 10’da Beyaz Rus oyuncunun driplingi, şutu ve Rüştü’nün kurtarışıydı. 11’de yine bu oyuncunun serbest vuruşu; milli kalecide kaldı.
Fenerbahçe’nin orta sahadaki nispeten kalabalık duruşu, hücumunun hareketsizliği nedeniyle başlarda pozisyon zenginliği yaratamadı. 12’de Andersson’a altı pasta gelen ortada İsveçli’nin çaresizliği, kafa vuruşu yerine göğsüne alışı mı tartışılmalı, yoksa Mehmet Polat’ın penaltı itirazlarına yol açan "el" pozisyonu mu bilinmez. Andersson belki alkışlarla oyundan çıktı ikinci yarı, ama bu savaşçılığına bir övgü, beceri ve katkısına değil.
Sonra Andersson’dan bile hareketsiz oynayan Revivo 20’de bir serbest vuruş kullandı. Rakip savunma tüm duran toplarda olduğu gibi Fenerbahçe hücumundan bile hareketsizdi. Johnson elini - kolunu sallayarak buldu golü: 1-0
Golden sonra biraz Abdullah, biraz Serhat ile hareketlendiler. Ama 45’te duran toptan Revivo’nun duran baraja vurdurup, 30 metreden attığı gol farkı ikiye çıkardı.
Antep ikinci yarıya bastırmak niyetiyle başlamıştı. Ama Johnson o kadar hızlı geriye dönüyordu ki, Kemal-Cesar - Mustafa üçlüsünü neredeyse tek başına durdurdu. Konuk ekibe uzaktan şutlar ve hedefsiz driplingler dışında çare bırakmadı.
61’de Mustafa’nın kendisini attırışı, biraz da bu çaresizliğin sonucuydu. Antep’in fazla planı yoktu ve 3. dakikada sarı kart gören Johnson’ın müthiş oyununa takıldılar, hem de O’na kırmızı kart göstertemeden.
56’da Andersson’un yerine oyuna giren Ceyhun’un, 60’ta ilk kez durmayan bir topta Ogün’e attırdığı gol de zaten oyunu koparmıştı: 3 - 0
Bundan sonra Fenerbahçe oyunu rakip sahaya yıktı. Ve maçın 10 puanlık oyuncusu Johnson 67’de büyük ödülü olan golü attığında, yerini Oktay’a bıraktığı 70. dakikaya kadar durmaksızın süren "I Love you Johnson" tezahüratı başlıyordu.
Ama sormalı akrobatik golünde acaba tehlikeli hareket var mıydı?
Sonrası Antep’in Maxim ve Erdal ile yakaladığı iki net pozisyonda, Rüştü’nün dev kurtarışları ve artı 1’de Erdal’ın şık golü.
Son söz; Fenerbahçe daha iyiydi, Antep ise gerçekten kötü.