Röportaj için Gürhan Harman’ı aradığımda, “Biz aslında seneler önce karşılaştık,” dedi. İlk önce aklımda bir şey canlanmadı. Sonra anahtar kelimeleri “kutusuyla birlikte vintage Pelikan 120” demesiyle birden yıllar öncesine gittim. Bilindiği gibi kalem tamiri dendiğinde akla ilk gelen kişi Murat Usta olur, biz de Sirkeci’de tıpkı hemen yan tarafta bulunan asırlık Büyük Postane’ye benzeyen ve bir tür canlı sosyal medya platformu gibi insanları kendisine çeken, bir araya getiren bir cazibe merkezinde yani ustanın dükkanında karşılaşmıştık.
Günümüzden yaklaşık 6-7 yıl önce bir tatil günümde Mürekkepbalığı dergisi için ustanın dükkanında fotoğraf çekiyordum. Bir zamanların öğrenci-öğretmen kalemi olarak ünlenen Pelikan 120’den söz edildiğini duydum, Murat Usta tezgâhın arkasından uzanarak birisine Don Quijote’nin yazarı Cervantes’e adanan dolmakalemin ucunda yel değirmeni gravürü var. kutusuyla birlikte o güzel kalemi uzattı. Kimseye karışmamıştım o saate kadar ama o kutunun ve kalemin bir benzeri bende de vardı.
Çocukluk arkadaşı gibi
Kalemseverler bilir insan kendini tutamaz böyle zamanlarda, kendiliğinden bir bağ kurulur ve ben de aynı şekilde dayanamayıp, ona siyah mürekkep çok yakışır deyivermiştim. Sonra sanki biz sanki çocukluk arkadaşıymışız gibi konuşmaya başladık.
Laf lafı açtı sohbet derinleşti ve en son ‘o kutuyu kaybetmeyin’ dediğimi hatırladım, yıllar sonra yeniden görüştük gazetemizin bahçesinde bir masaya oturduk ve üstümüze sonbahar yaprakları düşerken konuşmaya bıraktığımız yerden başladık.
- Gürhan Bey, o kalemi saklıyor musunuz?
Evet, hatta yanımda getirdim, bu kalemi kutusuyla birlikte saklıyorum ve siyah mürekkep kullanıyorum.
- Çok sevindim, peki yazıya ve kaleme merakınız nasıl başladı?
Geriye baktığımda ilkokul üçüncü sınıfta babamın bana hediye ettiği klasik bir Rotring Tikky versatil kalemi hatırladığım ilk şey, galiba bu merak onunla başladı. O zamanlar Rotring kalemimi bir Tombow 2B uç ile buluşturmak benim yazıdan haz aldığım ilk zamanlardı. En 2B uç olmalı benim için, normalde 3B kullanırım, 4B de severim.
- Sonra ne oldu babanızın da kalemlere merakı var mı?
Babam 1946 doğumlu onun kuşağından pek çok insan gibi yazıyı ve kalemleri çok sever. Annem de ilkokul öğretmeniydi, plan defterlerini Pelikan veya Tropen dolmakalemle doldururdu. Dolmakalemlerine mürekkep çektiğini hatırlıyorum, oradan görsel hafızama kazınmış.
- Dolmakalemle tanışmışsınız ama kullanmak sonra galiba.
İki yıl kadar Kıbrıs Türk Maarif Kolejinde okudum. Ortaokul birinci sınıftaydım, ilk gün öğretmenimiz bizim kurşunkalem yerine mürekkepli kalem kullanmamızı şart koştu. Sebep olarak da mürekkepli kalemlere alışmamız gerektiğini, ileride bir dilekçe veya bir form dolduracağımız zaman buna hazırlıklı olmamız gerektiğini söyledi ve “yarın öbür gün bir resmi dairede kullanmak gerekince şaşırmayın” dedi. Ben de Deniz Kırtasiye’den kartuşlu bir Parker dolmakalem aldım. Sanıyorum ağaç yaşken eğildi. Öğretmenime minnettarım. İdealist bir hocaydı, bir duruşu vardı.
‘Hikâyesini anlattırırlar’
- Kalemin, mürekkebin günlük hayatınızdaki yeri nasıldır?
Kalem sohbet başlatıcıdır, merak uyandırır. Fakat çoğu insan günlük hayatında kalemi düşünmez bile. Benim içinse kalemler hayatımın bir parçası. Sadece iş veya toplantı için gerekli olduğunda değil bir tatile, seyahate veya hafta sonu dolaşırken bile yanımda kalemlerimi taşırım. Arkadaşlarım ve benim bu ilgimi bilen tanıdıklarım beni gördüğünde yanında kalem var mı diye muhakkak sorar, özeliklerini hikayesini bana anlattırırlar. Güzel anları, anılarımı kalemlerimle bağ kurarak yaşarım. Kalemler hatıralarımı taşıyor. Umarım kızıma güzel bir anı koleksiyonu bırakabilirim. Düzenli olarak yanıma aldığım kalemlerimi değiştiririm. Seçimi o an içimden gelen, yakın hissettiğim veya uzun süredir kullanmayıp özlediğim kalemlerimden yana yapıyorum. Yalnız eşimin hediye ettiği manevi değeri yüksek bir kalemim var, uğuruna inandığım için gerekli anlarda yanıma alıyorum.
- Tatillerinizde kırtasiye geziyor musunuz?
Yurtiçi veya yurtdışı, nereye gittiysem muhakkak bir günümü kırtasiyelere ayırırım. Hatta önceden planlarım. Neler var, ne satıyorlar farklı bir şey, bir yenilik bilmediğim bir şeyi canlı olarak görür müyüm diye araştırırım.
- Hayatınızın önemli bir kısmı finans dünyasında geçiyor öte yanda ise kalemler var, iki dünya arasında benzerlik var mı?
İkisi de likiditeyi sever. İkisinde de bir hata yaptığınızda gizleyemezsiniz, görünür bir şekilde üzerini çizmek zorundasınız.
- Bu arada çantanızdan çıkardığınız defterlerin hepsi kareli, örneğini pek görmediğim için şaşırdım birden.
Belki de rakamlarla çok uğraştığım ve rakamlar için en uygun olan kâğıdın kareli olduğunu düşündüğümden, rahatlamak için de yine kareli deftere yazmayı tercih ediyorum.
- Kendinizi ne tür bir koleksiyoner olarak tanımlarsınız?
İlk başladığımda hemen hemen her kalemi denemek, görmek istedim. Dolmakalemler ve yazı benim için bir rahatlama kendimle kalma zamanının kapısını aralayan bir anahtar. Zamanla geldiğim şu noktada biraz daha hikayesi olan kendi içimde bir anlam atfettiğim bir şekilde daha seçici ilerliyorum. Koleksiyonum birkaç farklı gruptan oluşuyor. Öncelikle Montblanc yazarlar serisini çok seviyorum ve takip etmeye çalışıyorum. Yazarlar serisi bugüne kadar pek yakın olmadığım edebiyat dünyasını, eserlerini ve yazarların kendilerini tanımamı sağladı.
- Şimdi en sevdiğiniz yazarları merak ettim.
Hemingway ve Tolstoy başta gelir.
- Bakıyorum da ahşap ve saydam kalemleriniz de çok.
Ahşap gövdeli kalemlere ayrı bir düşkünlüğüm var. Yaşayan bir malzeme olan ahşabın hayatına bir dolmakalemde devam etmesi ve kullandıkça elinizin teması, sıcaklığı ile renk ve şekil alması beni cezbediyor. Bununla beraber uçlarından ve yazım zevkleri açısından Uzakdoğu kökenli kalemlerim de var. Saydam gövdeli (demo) kalemlerden oluşan bir koleksiyonum de var.
Hayallerinin kalemi
- Bu kadar çok demo biriktiren bir koleksiyoncu görmemiştim.
Demo kalemlerini belki gövdelerinin verdiği o estetikten dolayı çok seviyorum. Pelikan, Aurora ve Visconti kalemlerinin ayrı bir hazzı var.
- Hayallerinizi süsleyen bir kalem var mı?
Yine Montblanc yazarlar serisinden Antoine de Saint-Exupery.
- Bir kalemin kalitesini belirleyen unsurlar sizce neler?
Benim için kaliteli veya kalitesiz kalem yok. Sevdiğim kalem kaliteli kalemdir. Ben de bugüne kadar hep bana gülümseyen, içimden gelen aklıma düşen kalemleri almaya çalıştım.
- Peki hiç yanınızdan ayırmadığınız, onsuz yapamam dediğiniz kalemler var mı?
Eşimin bana hediye ettiği bir kalemi söylemiştim onun dışında bir de kaçıncı sahibi olduğumu bilmediğim 1900’lerin başına tarihlenen vintage Waterman 52 esnek uçlu bir dolmakalemim var.
- Hiç merakı olmadığı halde sizden görüp kalemlere ilgi duyan oldu mu?
Kırtasiye sevmeyen yoktur değil mi? Dolayısı ile herkesin içinde az veya çok muhakkak bir ilgi gizli durur bence. Bu anlamda evet beraber çalıştığım kişilerden ve sosyal çevremden de ilgi duymaya başlayanlar oldu. Bilgi birikimimi paylaştığım için kısa zamanda çok ilerleyenler oldu.
- Mürekkep tercihleriniz neler?
Mürekkebin kaliteli olması gerektiğini düşünüyorum. Dolmakalemlerin sağlığı ve uzun ömürlü olması için bu önemli. Bunun dışında her markanın öne çıkan bir rengi var. Pilot Iroshizuku’yu beğeniyorum. Hemen hemen her renge yakın olsam da mavi ve yeşil tonlarını seviyorum. Siyah mürekkebi herkes sevmez ama benim için bambaşkadır. Meraklısı siyah ile siyah arasındaki farkı görür.
- Ben de siyahı çok seviyorum. En sevdiğiniz siyah mürekkep nedir?
Aurora Black bence en güzel siyah mürekkep.