Mehmet Çelik

Mehmet Çelik

bizans@gmail.com

Tüm Yazıları

Günümüzün artık sık rastladığımız gösterişli erkek saatlerinin temellerini atan kişi Franck Muller oldu. Kendisi aynı zamanda bağımsız saat yapımcılığının yükselişinde ve yaratıcı zanaatkârlığın mikro mekanik sanatlarla olan bağının inşasında önemli bir pay sahibidir.

Yüksek saatçilik tarihinde bir referans noktası olan Franck Muller’den önce erkek saatleri genellikle 34-36mm gibi son derece mütevazı boyutlardaydı. Zaten bir saatin 39 mm olması bile onun “Jumbo” olarak adlandırılması için yeterli olduğu bir dönemden söz ediyoruz. Neredeyse yüz yıl boyunca lüks erkek saatlerinden beklenen/istenen şeyler incecik bir yapıya ve zarif bir mimariye sahip olmaları, altın benzeri değerli metallerden üretilmeleri ve sade görünmeleriydi. İşte bu değerler uzun bir zaman temel standartları oluşturdu. Öyle ki 1980’lere kadar neşeli, insanı gülümseten lüks bir saat üretmek tabuydu, saatçilik dünyasından dışlanmak anlamına geliyordu. Yenilikçi kasalar yok değildi ama hep ölçülüydü hep çekingen bir tavra sahipti. Uzun bir dönem geometrik kasa tasarımları, çelik spor saatler ve entegre bilezikler en büyük yenilikler olarak görüldü.

Haberin Devamı

Tourbillon mekanizmalarının kendi ekseni etrafında dönüşünün görsel bir şölen sunan teknik güzelliği ve mekanik saatlerin sınırsız olanaklarına ilk kez dikkat çeken Franck Muller, hemen her markanın ve bağımsız ustanın bu alanda yüzlerce farklı estetik bakış geliştirmesine ve yenilikler yapmasına neden olan itici güçtür. Saatçiliğin yeni yüzyılında artık o kadar çok tourbillon yorumu var ki Franck Muller’in attığı tohumun dev bir ağaca dönüştüğünü söyleyebiliriz.

Elbette kol saatlerinde daha önce de tourbillon kullanılmıştı ama ya kasaya hapsedildiğinden görünmüyordu ya da Audemars Piguet (Ref. 25643) örneğindeki gibi kadrandaki varlığı belirsizdi ve utangaç bir şekilde duruyordu. Franck Muller saatleri ise görünür görünmez ortama hemen hâkim olan tarzda, “ben buradayım” diyen havalı saatlerdir.

Franck Muller

1958’de İsviçre’de İtalyan bir anne ve İsviçreli bir babanın çocuğu olarak dünyaya gelen “Komplikasyonların ustası” Franck Muller meslek hayatına Patek Philippe saatlerini restore ederek başladı. Onun tamir ettiği saatler şimdi Patek Philippe Müzesi’nde sergilenen koleksiyonun çekirdeğini oluşturuyor.

Haberin Devamı

Tarihçi Nick Foulkes bir yazısında müzisyen ve saat koleksiyoncusu Elton John’un kendisine “Erkek saatleri güzeldi ama sıkıcıydı. Franck aniden erkeklerin daha cesur saatlere yönelmesini sağladı. Franck her zaman mekanizma ile ilgilendi ama dış kısım da güzeldi ve saatlerin kadranlarında farklı renkler farklı tasarım stilleri kullandı” dediğini anlatıyor.

Franck Muller 1992’de üç eksende eğimli fıçı şeklinde tombul bir kasaya, kubbeli cama ve karmaşık bir kadrana sahip Cintrée Curvex isimli ikonik modelini duyurmasından itibaren renk kullanımı, biçimde özgürlükçü tavrı ve karmaşık mekanizmalarıyla ilgi çekti ve 2000’li yılların başına kadar saat dünyasının estetik algısına yön verdi. Örneğin Crazy Hours isimli modelde rakamlar bildiğimiz yerde ve sırada değildir, akrebin zıplayarak her defasında doğru saate doğru ilerlemesi fikri kendisinden başka markalara ve ustalara ilham verdi hem yenilikçi hem de neşeli tasarımların önünü açtı. Franck Muller 2003’ten beri adını taşıyan saat firmasında çalışmıyor ama adını taşıyan marka aynı fikirlerle üretime devam ediyor.