Fiesta tarih oluyor

Elektrikli araçlara geçiş, pek çok “cengaverin” yollardan çekilmesi anlamına geliyor maalesef. Özellikle bazı markalar, bu konuda “acımasız” davranmakta. Tıpkı Ford gibi... Avrupa’daki uzun soluklu modellerini bir bir üretimden kaldıran Ford, “Mondeo”, “Focus”, “S-Max”, “Galaxy” filan derken 47 yıllık geçmişi bulunan “Fiesta”yı da tarih sayfalarına gömüyor açıkçası. 

Fiesta’nın, Almanya’nın Köln kentinde bulunan fabrikası, önümüzdeki haftadan itibaren bu modelin üretimini sonlandırarak yeni bir elektrikli aracın üretimine başlayacak. Kısacası bu fabrika, tamamen elektrikli araç üreten bir tesise dönüşecek. 47 yılda 7 nesil üretilen ve dünyada yaklaşık 18 milyon adet satılan Fiesta’nın, Türkiye’deki satışları ise 225 bin adedi aşmış. 

Özellikle Almanya ve İngiltere gibi üretildiği ülkeler açısından büyük önem taşıyan Fiesta, pek çok “ilk”lerin olduğu kadar “son”ların da otomobili olmuştu. Örneğin Ford’un İngiltere’deki Dagenham fabrikasında “sonu gelmeyen grevler zamanında” üretilmeye başlanan Fiesta, bu fabrikanın kapanmadan önce bantlarından indirdiği son otomobildi... Ford’un 2013’te sunmaya başladığı “MyKey” özelliğiyse, Avrupa’da ilk sayılabilecek türdendi. Zira bu anahtar, aracını çocuklarına ya da bir tanıdığına verenlere, hız ve ses limitini belirleme özelliği sunuyordu. 

Yeni bir çağ 

1970’lerde Cortina (Taunus) ile Escort gibi modellerin yanında daha düşük maliyetli ve fiyatlı bir model arayışı sonucu ortaya çıkmıştı Fiesta. Zira o dönemde Fiat 127’yi, Volkswagen Polo’yu ve Golf’ü piyasaya sunmuş, Avrupa’da küçük otomobillere ilgi artmıştı. 

İngiltere ve Almanya’daki mühendislik birimlerinin ortak çalışmasıyla geliştirilen bu yeni aracın proje adı “Bobcat” yani “Vaşak” olarak belirlenmişti. Eylül 1972’de Henry Ford II’nin de onayıyla başlatılan çalışmalar sırasında Escort’tan 100 dolar daha düşük maliyetli, Fiat 127’den daha uzun, Escort’tan daha kısa olması gibi hedefler konulmuştu mühendislere. Ghia’dan Tom Tjaarda’nın tasarımı onaylandı ve aracın ilk etapta İspanya’daki yeni Valencia fabrikasında üretilmesi öngörüldü. 

Ford, 1975 sonlarında yeni aracının haberlerini sızdırmaya başladı ve adının “Fiesta” olduğu ortaya çıktı. Haziran 1976’daki “Le Mans 24 Saat” yarışında araç gösterime konuldu. Aynı yıl da Almanya ve Fransa’da, 1977 Ocak’ta da İngiltere’de satılmaya başlandı. Sadece 3 kapılı üretilen aracın bir porformanslı ve bir de ticari “Van” versiyonu üretildi. Büyük başarı yakalayan ilk nesil 1 milyon adede ulaşmış, Ford’u da cesaretlendirmişti. 

Hemen ardından, 1983’te ikinci nesil geldi. Daha fazla motor seçeneği, daha modern bir tasarıma, daha konforlu bir iç mekana sahipti. Yine 3 kapılıydı ancak adrenalin tutkunları için “XR2” versiyonu ve tutumlu olmak isteyenlere de dizel motor seçeneği sunuldu. Ayrıca ilk kez 5 ileri manuel vites de vardı. 2. nesli 1989’da bantlara veda ettiğinde, Fiesta’nın toplam üretim adedi 4.5 milyonu aşmıştı. 

Üçüncü nesil ise, 1990’lara yaraşır şekilde daha radikaldi. İlk kez daha uzun şasili ve 5 kapılı versiyonu da eklenen Fiesta, rakiplerine fark atabilmek için daha radikal bir gelişime uğradı. Isıtmalı ön camlar gibi teknolojik donanımlar, gelişmiş bir iç mekan, yarı bağımsız torsiyon çubuğuyla sunduğu gelişmiş yol tutuşu, enjeksiyonlu motorlar, onun önemli özellikleriydi. 100 HP’den fazla güç sunan XR2i, RS Turbo (RS1800) gibi versiyonları, yürek hoplatıyordu. 

Her ne kadar MK3 platformunda üretilse de, Mk4 Fiesta 1995’te daha estetik bir tasarım, (aralarında Sport versiyonunda da kullanılan Zetec SE’nin bulunduğu) geliştirilmiş motor yelpazesi, 1.8 lt dizel seçeneği sunuyordu. 1999’da makyaj geçirdi ve Ford’un bir çok modelinde kullanılan “New Edge” tasarım felsefesine uyum sağladı. Yan hava yastığı, deri döşeme seçeneği de bulunan MK4, bazı çevrelerce “5. nesil” olarak kabul edildi. Bu yüzden bazı kaynaklar Fiesta’dan “8 nesil” diye söz edebilir, bilginize. Bu arada Dagenham fabrikasının son ürünü de bu araç olur. 

Millenium olarak bilinen 2000’li yılların Fiesta modelleri, artık ülkemizde bolca satılan araçlardı. Bu yüzden tanımayanınız azdır diye tahmin ediyorum... Bir de yerim pek kalmadı onları anlatmaya, çaktırmayın. 

Ama ünlü “ST” kısaltmasını ilk taşıyan ve performans tutkunlarının peşinden koştuğu MK5, ralli parkurlarının altını üstüne getiren MK6 ve tabii ki özellikle ülkemizde varlığı ile yokluğu maalesef pek belli olmayan son nesli... Kapanışş...