Galatasaray sürpriz şekilde mağlup olduğu Fenerbahçe derbisini rakip kalede kapatmıştı, Trabzonspor maçına da rakip ceza sahasında başladı. Fatih Terim hafta boyu oyuncularına, “Bana iyi futbol değil, gol lazım” demiş olacak ki, sarı-kırmızılı futbolcular büyük bir iştahla hücum ettiler, golü erken bulmak için adeta çırpındılar. Selçuk’un frikik golü 20. dakikada maçı bitirdi dersek abartmış olmayız. Nitekim Galatasaray henüz 42. dakikada skoru 3-0’a taşıyarak, kazanmaya hiç niyeti olmayan Trabzonspor’a “teslim” bayrağını çektirdi. Bu kritik galibiyet sarı-kırmızılı takımı şampiyonluk yarışında yeniden ayağa kaldıracaktır. Cim-Bom çarşamba akşamı Arena’da da kazanırsa hedefe ulaşma yolunda çok büyük avantaj yakalayacak.
Galatasaray için her şey kusursuz başlamıştı. Tribündeki koreografi şovu mükemmeldi, taraftarların takımlarına verdikleri destek de alkışlanacak cinstendi. Galatasaray oyuna istediği gibi yön verip, üstünlük golünü sabırla ararken Alex-Ziegler yapımı olan Fenerbahçe golü, Arena’yı sarstı. Aslan, kalitesiyle oyuna yine hükmediyordu ama Fenerbahçe savunması ve orta sahası da iyi direniyordu. Selçuk’un nefis golü ibreyi tamamen Galatasaray’a çevirirken, Bienvenu derbideki tek olumlu hareketiyle Stoch’u gol pozisyonuna soktu, Slovak yıldız da, Muslera’yı avladı. Arena’da tam bir futbol mucizesi yaşandı ve kazanan taraf Fenerbahçe oldu. Lig şimdi yeniden başlıyor. Galatasaray’ın, tribündeki koreografiyi gerçeğe dönüştürmek için kalan dört maçta yapmaması lazım.
Beşiktaş maçı Galatasaray için şampiyonluk düğümünü çözecek iki derbiden birincisiydi. Sarı-kırmızılı takım, İnönü’de ne yapması gerekiyorsa onu yaptı ve hakkıyla kazandı. Teknik Direktör Fatih Terim ve futbolcuların üzerinde, Fenerbahçe’nin, Trabzonspor karşısında aldığı galibiyetin gerilimi yoktu. Fazla risk almadan sabırla pas yaptılar, kazanmak zorunda olan Beşiktaş’ı her geçen dakika biraz daha strese soktular. Melo’nun golü Galatasaray’ın maçı koparacağının ilk sinyaliydi, Aydın’ın sayısı ise üç puanı müjdeledi. Şampiyonluk için ilk virajı dönen Cim-Bom hafta sonu tek rakibi Fenerbahçe’yi de yenerse mutlu son için artık geri sayıma geçecek, aksi halde yarış aynı heyecanıyla devam edecek.
Real, Valencia karşısında Barcelona ile puan farkının 4’e inmesini engelleyemedi. Kredisi tükenen yıldızlar topluluğu Atletico’yu yener
623 Dortmund-B.Münih Üst
Haftanın değil belki de sezonun maçı. Lider Dortmund en yakın takipçisi Bayern’i konuk ediyor. Dortmund koltuğu kaptırmamak için, Bayern ise rakibini yakalamak için sahaya çıkacak. Ev sahibini Lewandowski ve Kagawa ikilisi taşıyor. Konuk ekipte ise Robben-Ribery-Gomez üçlüsü müthiş bir sezon geçiriyor. Ligde Dortmund evinde 11 maçtır kaybetmiyor. Bayern de son 5 karşılaşmasını kazanmayı başardı. Mücadele bence düelloya sahne olur ve 2,5 gol barajı aşılır.
646 Juventus-Lazio 1
Milan’ın Fiorentina mağlubiyetinin ardından liderlik koltuğunu kapan Juventus’un tek hedefi puan kaybetmemek. Siyah-beyazlılar bu sezon iç sahada namağlup unvanını koruyan tek takım. Lazio ise üçüncülüğü Udinese’ye kaptırarak Şampiyonlar Ligi biletini çöpe atmak istemiyor. İki takım arasındaki ilk maçı deplasmanda Juventus 1-0 kazanmıştı. Bu kez de sonuç değişmez ve siyah-beyazlılar galibiyete ulaşır.
Melo-Riera kavgasından önce Galatasaray’ın, Manisa’da puan kaybetme ihtimali neredeyse sıfırdı. Sarı-kırmızılı kulübü derinden sarsan kavgadan sonra ise, “Acaba bir kaza olur mu?” gözüyle bakılmaya başlanmıştı 19 Mayıs Stadı’ndaki randevuya. Yiğit İncedemir kırmızı kartla atılana kadar zorlanan Cim-Bom kalan 50 dakikalık bölümde ise sahanın hakimi olmayı başardı. Sabri-Aydın değişikliği Galatasaray’ı ciddi biçimde ateşledi, Selçuk’un penaltı golünden sonra da Manisa teslim bayrağını çekti. Muslera’nın penaltıdan attığı gol ise Galatasaray için Süper Final öncesi kadayıfın üzerindeki kaymak gibi oldu.
228 Shakhtar-Dinamo Kiev 1
Ukrayna’da ligin bitimine 4 hafta kala son şampiyon Shakhtar Donetsk belki de sezonun en kritik maçına çıkıyor. Ev sahibi, lider Dinamo Kiev’i yenerek aradaki üç puanlık farkı kapatmak istiyor. İç sahada bir kez kaybeden ve son 11 maçının 10’unu kazanarak iyi bir seri yakalayan Lucescu’nun öğrencileri bu mücadeleyi kazanıp zirveyi ele geçirme peşinde.
Çok başarılı bir sezon geçiren Dinamo Kiev ise ligde namağlup unvanını korumayı başaran tek takım. Sezonun ilk maçında iki takım golsüz berabere kalmıştı. Bu kez ise Shakhtar, güçlü rakibini yenerek hem rövanşı hem de koltuğu alır. Bir dönem Türkiye’de de görev yapan Mircea Lucescu’nun takımına güvenin.
234 Wolfsburg-Dortmund Üst
Ligde yakaladığı dört maçlık galibiyet serisi ile bir anda gelecek sezon Avrupa bileti için iddialı takımların arasına giren Wolfsburg sahasında lider Borussia Dortmund’u konuk ediyor. Zorlu maç öncesi ev sahibi takımda Patrick Helmes attığı gollerle çok formda olduğunu gösterdi. Konuk ekip ise Bayern Münih ile puan farkının üçe inmesi ile bütün kredilerini tüketti.
Koltuğu kaptırmak istemeyen Borussia Dortmund’un, Wolfsburg deplasmanında işi hiç de kolay değil. Bu
504 Lask Linz-Lustenau 1
İç sahada son haftalarda aldığı başarılı sonuçlarla moral bulan Lask Linz, zirve için yarışan Altach ve Wac’ı eli boş göndererek rakiplerine gözdağı verdi. Düşmeme mücadelesi veren Lustenau ise son sıradaki Hartberg’i 10 kişi kalmasına rağmen deplasmanda yendi. Ayrıca Vucur cezalı. Lask Linz saha avantajını iyi kullanır ve galibiyete ulaşan taraf olur.
555 G.Furth-E.Cottbus 1
Emin adımlarla Bundesliga 1. Ligi’ne ilerleyen Fürth, AUE deplasmanından beraberlikle ayrılmasına rağmen 5 maçlık galibiyet serisi oyunculara büyük moral verdi. Konuk ekip Energie Cottbus ise sezonu büyük ölçüde kapadı. Orta sıralardaki yerini koruyan Cottbus son maçında FSV Frankfurt ile berabere kaldı. AUE karşısında yaşadığı puan kaybını telafi etmek isteyen Fürth’ün golcüleri bu kez sahne alır ve ev sahibi üç puanı kapar.
560 A.Bilbao-Schalke Üst
Culio’nun gereksiz ve zamansız açıklamaları kuşkusuz hem kendi takımına hem de sarı-kırmızılılara zarar verirken, maçın sonucunu daha fazla merak edilir hale getirmişti. Galatasaray oyuna iyi başladı, Necati’nin şık golüyle üstünlüğü yakaladı, ama Elmander’in yokluğu yüzünden sistem yine işlemiyordu. Fatih Terim ilk yarı sonunda Baros’u, Sabri ile değiştirerek takımın mücadele gücünü yükseltmeyi denedi ve bunda başarılı oldu. Sabri attığı golle hem moral kazandı hem de oğlu Sarp’la yaşadığı sevinçle tribünlere bir güzellik daha sundu. Sabri’yi beğenirsiniz, beğenmezsiniz bilemem, ama onun iyi niyetinden şüphe etmemelisiniz. Fatih Terim’in kaptanlığı verdiği bir oyuncuya zaten başka gözle bakılmamalı.