Cenova bugün 800 bin nüfuslu bir şehir. İtalya’nın önemli liman şehirlerinden biri. İlkokulda tarih kitaplarında okurduk. Ama çocuk aklımızla cevize benzettiğimiz bu kelimenin Cenovalı olduğu pek işaret edilmemişti...
İlkokulda dahi tarih kitaplarında okurduk; Cenevizliler Haçlı donanmasına katılmışlar, Fatih’in İstanbul muharasında savunmada imişler... Ama çocuk aklımızla cevize benzettiğimiz bu kelimenin Cenovalı olduğuna pek işaret edilmemişti. Dahası mesela Galata Kulesi’nin Cenovalıların elinde olduğunu, Galata semtinin (Pera) Cenovalıların oturduğu bir semt olduğunu, Voyvoda Caddesi’nde de Cenova podestasının yani koloninin yöneticisi ve aynı zamanda Bizans ve Osmanlı başkentindeki Cenova elçisi olan memurun oturduğunu bilmezdik. Tarih kitaplarından bilmediğimiz başka şeyler de vardı. Amasra’da ve Trabzon’da kale surlarında gördüğümüz birçok Cenova armalarının ne anlama geldiği, hatta Kırım’ın Kefe şehrinin de aslında bir Cenova kolonisi olduğu...
Dar sokakların etrafında sanat eseri gibi binalar
Cenova bugün sekiz yüz bin nüfuslu bir şehir. İtalya’nın önemli liman şehirlerinden biri, en önemli tersane şehri ve Cenova Üniversitesi de Gemi Mühendisliği’nde en tanınmış eğitim kurumu. Venedik ile Cenova tarih boyu kavga içindeydiler. Bu karşı cephelerde yer almayı ve çatışmayı bile yarattı. Cenova 12’nci asırda bile yetmiş küsur gemisiyle önde gelen bir kuvvet idi. Venedik ise Haçlı Seferleri’nden sonra Doğu Akdeniz’deki Kıbrıs, Girit ve Peloponnes’teki koloniler gibi verimli yerleri aldı. Cenova’nın istikbali daha çabuk söndü. Sonunda iki taraf da Avusturya imparatorluğunun içinde kaldı ve nihayet müstakil İtalya’nın kurucu unsuru oldular.
Şehre daha adım atmadan sanki Yemen veya eski Galata gibi büyük bir şehir görüyorsunuz. 15’inci ve 19’uncu asırların gökdelen binalarından oluşuyor. O asırlarda bile insanlar
bu on katlı binalarda oturmuşlar; Pallavicino, Doria, Spinola, Grimaldi gibi ailelerin sarayları yanında fakir fukaranın oturduğu yüksek yapılar da var ve bugün dahi asansör konmayan bu binalar hiç de az değil.
Cenova dar sokakların etrafında sanat eseri olan binalarla insanı başka bir âleme çekiyor. Karanlıkta ürkmeden gezilecek bu dar sokaklar, binaların ışıklı pencerelerinden gelen çatal kaşık sesleri ve hiç de az olmayan sokak müzisyenlerinin ve lokantaların hoş gürültüsüyle ürkütücü değil, çekici mekanlar oluyor. Cenovalılar hoş ve yardımsever, sorulan adrese uzun uzun cevap veriyor. Romalılardan farklı yönlerinden birinin bu olduğunu bizim Başak Karaman söylüyor. Cenova’da bile Türk talebelere rastladık. Dünyanın tadına varan gençlik yetişiyor. Çok değil, 10-15 yıl sonra etkilerini görürsünüz. Sıcak bir şekilde selamladılar, oturup konuştuk. Bizim zamanımızın kapalı Türkiye’si birden patladı. Kim ne derse desin Türkiye’nin geleceğini bugünkü kasaba politikacıları ve onların bürokratları elinde tutamayacak.
Galata, Cenova’nın bir yansıması gibidir
Bu güngörmüş şehri Palazzo Spinola (Spinola ailesinin sarayı) ve Nova Strada’daki (Garibaldi cîddesi) konaklarda düzenlenen sergilerde görmek mümkün. Dünyada diplomasi kaybolsa onu Venedikliler ve Cenevizliler yeniden bulurlardı. Venedik’in de Cenova’nın da çöküşünü doğudaki Türk ilerlemelerini de başlattı. Bizim Roma ülkesi yani Rum dediğimiz yurdumuza onlar ısrarla Türkiye demişlerdir.
Ama doğudaki kolonileri de Türkler tarafından ele geçirilince Venedik’in de, Cenova’nın da deniz imparatorlukları sona erdi.
İtalya’nın ve Türkiye’nin tarihi iç içedir. Cenova Cumhuriyeti’nin ünlü diplomat ailesi Pallaviciniler zaman geçti Avusturya Macaristan’ın İstanbul’daki sefiri de oldu. 1918’de mütarekenin belki de en haklı olayı şehre çıkan İtalyan birliğinin Venedik Sarayı’nda oturan Büyükelçi Marki Pallavicini’yi bu İtalyan sarayından atıvermesiydi.
İstanbul Galata’nın yüksek binaları ve ortadaki kule uzaktaki Cenova’nın bir yansıması gibidir. Cenova zengin ve fakir; şehir Afrikalılar, en çok Ekvadorlular ve Magriplilerle dolu. Bu gibi göç alan şehirlerde ilk tepkiyi yerli esnaf gösterir ve yerli yersiz her şeye çemkirir. Sokakta gitarını tatlı tatlı çalıp müthiş güzel sesiyle Rus şarkıları söyleyen bir sopranonun çilekeş haline aldırmadan “seni mi dinleyeceğiz” diye söylenen esnaf ve mahallenin kıdemli ayyaşı, iddia ettikleri gibi gürültüden çok yabancının topladığı üç kuruş sadaka parasına tahammülsüzdüler.
Cenova’nın etrafı İtalya’nın en güzel ve kıyı şehirleriyle dolu. Ünlü Portofino, Spezia, Fransa sınırına kadar görülecek bir bölge ama şehrin kendisi tarih dolu ve o tarih denizin ötesindeki Türkiye’ye Mısır’a ve İran’a dahi uzanıyor. Cenova büyük denizcilerin ülkesi; Galata Müzesi’nde Kolombus başta halen bizim meçhulümüz olan bu dâhilerin bıraktıkları mirası görüyorsunuz. Denizcilik zor ama toplumları uyanık tutan bir zanaat. Cenova, Liguria bölgesinin bu zamanda dahi devam eden refahını üreten bir şehir.