Merhaba sevgili Milliyet okurları
Renkleri hayatımızın her alanında olduğu gibi, yaşam alanlarında da kullanırken dikkat etmemiz gereken birçok noktaya zaman zaman değiniyoruz. Kullanım alanlarının işlevlerinin, psikolojik etkilerinin, alan metrekaresinin, mekanın aldığı doğa ışık miktarının, birlikte kullanılacak renk kompozisyonlarının renkleri kullanırken ne kadar önemli olduğunu dikkat etmemiz gerektiği sık sık vurguluyoruz. Sizlere bu yazımda kış mevsiminin soğuk etkisini daha sıcak hale getirecek, mekanlarda daha dingin ve dinlenebilir atmosfer yaratmak için kullandığımız somon renginin kullanım alanlarından ve etkilerinden bahsetmek istiyorum.
Somon rengi, pastel diye nitelendirdiğimiz en yumuşak renk tonlarından biridir. Pembe renginin bir alt tonu olduğu gibi, turuncu renginin doygunluk seviyesinin azaltılmış bir tonudur. Sakinleştirici, sıcak ve alanda zarif bir etki yaratır. Bu yüzden kış aylarının kasvetini gölgelemek için eğer mekanın genel konseptin içinde bu renk yoksa lokal olarak dahil ederiz. Birçok renkle kombinasyonu rahatlıkla oluşturulabilir. Beyaz, siyah, mint yeşili, mürdüm, turuncu, kahverengi, lame ve dore renklerle birlikte kullanmak oldukça etkili
Merhaba sevgili Milliyet okurları
1961 yılında Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Yüksek Mimarlık Bölümü'nden mezun olan, çizgileri Tercüman, Akşam, Güneş, Yeni Yüzyıl gibi gazetelerde yayınlanan, mimar, ressam ve karikatürist Güngör Kabakçıoğlu'nu 2011 yılında kaybetmiştik.
Mimarlık Vakfı tarafından Güngör Kabakçıoğlu eserleri ve eserlerinden oluşan kitap tanıtımı Mimarlar odası İstanbul şubesi sergi salonunda geçtiğimiz günlerde sevenleriyle buluştu.
Serginin oluşması ve kitap baskısı konusunda en yakın arkadaşlarından biri olan Mimar Doğan Hasol hem öncülük hem de ev sahipliği yaptı.
Güngör Kabakçıoğlu’nu ‘’ Anılmak istediği meslek sıralaması, “Karikatürist, Ressam, Mimar” şeklindeydi. Benim içinse Güngör, “meslektaşım, komşum, ortağım, daha isabetli bir tanımla, can kardeşim’di. ‘’ sözleriyle tanımlayan Doğan Hasol hocamızla sergide bir araya gelerek sizler için Güngör Kabakçıoğlu’ nu sordum.
1-Güngör Kabakçıoğlu ile tanışmanız nasıl oldu?
Kendisiyle tanışmam iki türlü oldu: Birincisi, delikanlılık yıllarımızda haftalık çocuk dergisi Doğan Kardeş’te çıkan karikatürleriyle. Doğan Kardeş’in çok genç iki karikatüristi vardı: Güngör Kabakçıoğlu ve Selma Emiroğlu. Güngör benden
Merhaba Milliyet Dekorasyon okurları
Mimarlar, tasarımcılar dünyası röportaj serimizin Eylül ayı röportaj konuğu; mimari ve tasarım alanında bir çok başarılı projeye imza atan Mimar Nevzat Sayın.
1-Türkiye’de mimarlık nasıl bir yolda ilerliyor? Mimari anlayışınızı, tavır ve tarzınızı nasıl tanımlarsınız?
Mimarlık dediğimiz faaliyet alanı oldukça geniş bir alanı kapsıyor. Burada kastedilen mimarlık gündemi belirleyen ya da belirlenmiş gündemin içinde olan yapılardan söz eden bir mimarlıksa az sayıdaki iyi, çok sayıdaki kötü örnekleriyle, paldır küldür ilerliyor diye düşünüyorum. Kent topraklarının çok pahalı olması nedeniyle abartılı imar haklarıyla bulunduğu yere sığamayan yapılar genellikle dört fili bir Wolksvagen'e nasıl yerleştirirsiniz gibi bir soruya cevap bulmaya benziyor. Ve cevap çoğu zaman iki öne, iki arkaya gibi tuhaf bir cevap olmaktan öteye gidemiyor. Kentsel ölçekteki projeler ise nedense kapalı kapılar ardında, kimin ne yaptığından kimsenin haberi olmadan, büyük bir gizlilik içinde yürüyor ve kentsel ölçekte tartışma ve düşünce üretmekten uzak kalıyor.
Biz de bu tanımlar içine giren projelerin içinde oluyoruz. Tekil olarak mücadele edilecek konular değil bunlar. Mimar
Osmanlı Mimarisi ve stilinin, modern dünyamız içinde ihtişam ve görkemi bir yıldız gibi parlıyor. Öncesinde Erken dönem Anadolu Türk Mimarisi, Selçuklu Mimarisi, Bizans Mimarisi, İran Mimarisi ve Memlük Mimarisinden etkilenerek oluşan Osmanlı Mimarisi Erken Dönem, Klasik Dönem ve Geç Dönem olmak üzere üç dönemden oluşuyor. Tarihsel gelişim sürecinde konutların plan tipleri, iç mekan kurguları, kullanılan malzeme ve uygulanan teknikler açısından temel öğeleri oluşturmak zor olsa da bu dönemlerin özelliklerini sentezleyerek günümüzde yaşam alanlarına nasıl dahil edebiliriz gelin bunlara bir göz atalım.
Osmanlı Mimarisinde iç mekanlarda geleneksel motifler, hat ve çini sanatı yorumları, kalem işi süslemeler, renkli cam işçilikleri, çiçek desen ve motifleri, altın, gümüş, bakır ve sedef işlemeciliği, İç mekan kurgusunda temel öğe olan oda içinde dikkat çeken önemli özelliklerinden sadece bazılarıdır.
Osmanlı Mimarisi ve stilininde, renk seçimleri, kumaş seçimleri, aksesuar seçimleri dekorasyondaki yansıma için önemlidir. Renk olarak, mürdüm, zümrüt yeşilleri, bordo, mor tonları, kiremit renkleri gibi renkleri tercih etmemiz gerekiyor. Bu renkleri altın, gümüş, bakır gibi metalik
''Mimarlık ve Tasarım'' özel röportaj serimizin bu ayki konuğu İç mimar Cem Cemal Çobanoğlu
1- İç mimarlık sizin için ne ifade ediyor? Bu konuda yaklaşımınız, tasarım felsefeniz nelerdir?
İç mimarlık ve tasarım, hayatımla da iç içe geçen, yaparken çok keyif aldığım bir meslek. Mesleğim yaşamımı, yaşamım da mesleğimi besliyor çünkü iç mimarlık gibi bir meslek bu duruma çok müsait. Zaten aksi bir durum mümkün değil diye düşünüyorum. Bu yüzden de, çok iyi bir gözlemci olmaya çalışıyorum ve hem algılarımı, hem de hafızamı sürekli açık ve taze tutmaya çalışıyorum. Tasarım felsefemi de, deneyimlerim, bilgilerim ve yaratıcılığım ile; bir denge kurarak, problem çözmek olarak tarif edebilirim.
2- Mimarlığın yanı sıra aynı zamanda mobilya tasarımları, koleksiyonları hazırlıyorsunuz. Tasarım konusunda tüketiciler açısından genel olarak eksik bulduğunuz, zorlandığınız konular var mı? Bilinçli tüketici profili sizce nasıl olmalıdır?
En büyük problem galiba özgünlüğe yeterince değer verilmemesi. Tüketiciler özgün, kopya olmayan tasarımlara değer verdiği sürece biz tasarımcılar da tasarlamak ve üretmek konusunda daha heyecanlı olacağız.
Her geçen gün artan nüfusu, trafiği ve stresiyle şehirlerden kaçma isteği artıyor. İstanbul gibi büyük şehirlerde müstakil hayat sunan alternatifler ekonomik olarak tercihleri zorlarken var olan evlerin ise konfor ve bakım sorunu müstakil evlerde yaşamı zorlaştırıyor. İşte tam bu noktada çözüm olarak yaşam alanlarını mimari stil ve tarzların ölçeklerinden faydalanarak kendimizi ait hissettiğimiz, arzu ettiğimiz hayatı oluşturma gayretine giriyoruz. Bir nevi vegan mekanlar oluşturuyoruz. Veganlığın temelinde nasıl çevreyi korumak, hayvanlara duyulan saygı ve sağlıklı beslenme söz konusuysa vegan mekanlarda çevreye duyarlı, ekolojik yapıları ile doğal ürünler kullanılan, kişinin kendini ait hissettiği, sağlıklı mekanlar olarak tanımlayarak ilişki kurabiliriz.
Genelde country, İskandinav gibi mimari stillerin içinde hayata geçirilen doğal yaşamlara günümüzde ciddi eklemeler yaparak daha üst düzey alanlar yaratmak mümkün. Ekolojik yapılarıyla gelişen malzeme zenginliği bu konuda hem kimyasallardan arınmış özgün yaşam alanları yaratmak için yardımcı oluyor hem de sağlık konusunda her geçen gün artan endişelerimiz için iyi bir yol göstericisi vazifesi görüyor.
Yaşam alanlarımızı
‘’Mimarlık ve Tasarım’’ özel röportaj serimizin bu ayki konuğu Dr Alp Sirman
Mimaride sağlığımızı etkileyen faktörler nelerdir Dr Alp Sirman'a sorduk..
1-) Mimari, iç mimari ve tasarım konularının öncelikli olarak sağlığımızla olan ilişkisini bir doktor olarak nasıl değerlendiriryorsunuz?
Yaşadığımız binaların vücudumuzu kaplayan deri gibi değerlendirilmesi gerektiği mimarlık fakültelerinde de yıllardır anlatılan bir konudur. İçinde yaşadığımız, nefes aldığımız binaların ve şehirlerin insan fizyolojisine uygun yapılması sağlıklı yaşamın en önemli adımlarından ilkidir.
Yaşadığımız ortam sağlıksız ise sağlıklı olamayız.
Bir doktor olarak yaklaşımım buradan başlar.
2-) İç mekan tasarımları oluşturulurken tasarımcıların, mimarların sağlığı tehlilkeye atan hangi adımlardan kaçınması gerektiği düşünüyorsunuz?
En sık gözlemlediğim değerlendirme sorunu, binaların içinde insanların sağlıklı yaşaması gereken güvenli tasarıma sahip olması gerçeğinin göz ardı edilip, tasarım yapan mimarın kendisini yansıtan bir sanat eseri gibi düşünülmesi.
Merhaba sevgili Milliyet okurları.
Bu hafta sizlere yaz aylarında uygulayabileceğimiz önemli dekorasyon adımlarından bahsedeceğim. Sıcak yaz günlerine evlerimizi lokal değişiklikler yaparak hazırlamak için neler yapabiliriz, en etkili çözümlemeler nelerdir, gelin bunlara bir göz atalım.
Yaz mevsiminin enerjisini evlere taşımanın ilk adımı, bize kış ayını anımsatan eşyalardan biraz uzaklaşmak olmalıdır. Örneğin; kış aylarında kullandığımız koyu renk yünlü halıları, kadife yan fon perdelerimizi, yünlü yastıklarımızı kış ayında tekrar kullanmak için kaldırabiliriz. Bunların yerine hafif gramajlı renkli kilimler, yan fon olarak açık renk keten kumaş fonlar veya sadece tül fonlar kullanabiliriz. Perde ve halılarımıza uygun renkli yastıklarla bu kombinasyonu destekleyebiliriz. Peki nedir yaz renkleri?
Yaz aylarında kullanılacak renkler: Beyaz, gri, mavinin açık, pastel tonları, açık somon, su yeşili, açık vizon ve lila tonlarıdır. Renklerin geçişleri yine bu renkler kadar önemlidir. Örneğin; koyu renk kadife bir koltuğunuz varsa, beyaz keten bir şalla kapatarak, üzerine bahsettiğimiz renklerde yastıklar konumlandırarak kadifenin kışlık etkisinden kurtulabilirsiniz.
Yaz aylarında