Öncelikle, CHPde böylesi milletvekillerinin olabilmesi insanı şaşırtıyor. Demek ki, CHP grubunda dünya görüşleri AKPden çok farklı olmayan insanlar yer alabilmiş. Adeta Atatürkçülük yarışına girmiş bazı CHPlilerin de artık yeniden düşünmesi gerekiyor. Bırakınız solu sağı bir yana, AKP gelenekçi bir parti, CHP ise çağdaşlığı simgeliyor! Nasıl olur da, bu denli mesafeli bir geçişi bu iki milletvekili yapabiliyor? Ülkemizde bir milletvekilinin diğer bir partiye geçmesine "transfer" deniyor. Bu sözcük geçiş anlamına gelse de, aslında futbolda olduğu gibi adeta belli bir menfaatin edinildiği imasını da taşıyor. Önceki gün, CHPden istifa eden iki milletvekili bir gün içinde AKPye geçince, CHP yönetimi de bunu hatırlatmış. Aslında bu transferler siyasetin geldiği noktayı çok net biçimde gösteriyor. Ciddi bir kimliksizlik yaşanıyor! Bu transferlere parti içi muhalefetin zafiyeti diye bakmak da doğru değil. Çünkü bunlardan biri aktif muhalefette bulunsa da, diğeri bulunmamıştı.Üstelik sorumlu kim? Bu milletvekillerini kim belirledi ki? Bizzat CHP Genel Başkanı, değil mi? Demek ki, Baykalın belirlediği milletvekilleri zaman zaman kendisine karşı çıkabiliyor ya da partisinden ayrılarak ya bağımsız kalıyor, ya da başka partilere geçebiliyor. Bu da Sayın Baykalın doğru tercihlerde bulunamadığını gösteriyor. Ne partisi ne de kendisi için!Oysa biliyoruz ki, milletvekilleri parti tabanı tarafından belirlendiğinde partilerine olan bağlılıkları artıyor. CHPnin DSPden daha sorunlu olduğu düşünülüp böylesi bir dönüşüm denenince, işte böylesi ciddi ahlaki çöküntüler de beraberinde geliyor. Bir sürü parti değiştirerek sonunda uygun bulduğu partinin içine girip tepeye bile soyunan olduğuna göre durumun vahameti daha rahat anlaşılıyor! Sorunun başlıca çözümü elbette parti içi demokrasinin işletilmesi. Ama bir diğeri de, Anayasada ve Seçim Yasasında gereken değişiklikler. Ülkemizde seçmenler genel seçimlerde adaylardan çok, partilere oy veriyorlar. Ama oy vererek seçtiğimiz milletvekili kendi menfaati için başka partiye geçince, oyumuz da başka partiye geçmiş oluyor. Demek ki, seçmenler ya kendi temsilcilerini bizzat parti listesi üzerinden işaretleyebilmeli ya da milletvekili seçildiği partiden istifa ettiğinde milletvekilliği düşebilmeli. Lider hegemonyasının sonucu İngilterede de milletvekilleri parti değiştirebilir. Buna "crossing the floor" (yani taraf değişimi) deniyor. İngiliz parlamentosunda bir tarafta oturan milletvekili yer değiştirdiğinde, milletvekilliği düşmez. Ama bu yer değiştirmeler, hep belli bir politik anlaşmazlığa ilişkin olur, kişisel ikbal için değil. Üstelik koca İngiliz parlamentosunda her dönemde kaç yer değiştirme olur ki? Nihayet unutmayalım, dar bölgeli sistemde milletvekilinin ağırlığı da daha fazladır.CHPde son zamanlarda görülen manzaralar partinin düştüğü durum hakkında hiç umut vermiyor. Yeni parti kurma girişimleri daha sık kulağa geliyor. Bunlar ham hayalden öteye gitmez. Umutsuzluk ve zafiyet bu hayalleri yaratıyor ve siyasal mücadele bu nedenle büsbütün soluksuzlaşıyor. Herkes yazdı durdu; Türkiye solsuz yaşayamaz, nefes alamaz. hgunes@milliyet.com.tr Crossing the floor