Aşağıdaki ilk tabloda kriz sürecinde ve sonrasında ekonomik büyüme performanslarıyla ortaya çıkan dış denge değişimleri görülüyor. Dikkat edilirse, 2000 yılında ekonomi yüzde 7,4 büyüyünce 10 milyar dolara yakın cari işlemler açığı oluşmuştu. Talepten kaynaklanan aşırı büyüme ithalat talebi de yaratınca, dış ticaret dengesi bozulmuş ve ortaya ciddi boyutta bir döviz açığı çıkmıştı.2001 yılında kriz oluşunca cari denge sağlandı. Ekonomi yüzde 7.5 küçülünce de ithalat talebi düştü ve 3.4 milyar dolarlık (ya da milli gelirin yüzde 2sini aşan) bir döviz fazlası sağlandı. Son günlerde Türkiye ekonomisinin kendiliğinden ne düzeyde büyüyebileceği tartışılıyor. Bizce meslektaşlarımız arasındaki bu tartışma son derece yararlı. Çünkü eğer ekonominin kendi iç dinamiklerine göre büyüme hızı düşükse ortada bir sorun var demektir. Büyüme(GSYİH) Cari denge (mn.$) Cari Açık/GSYİH2000 7,4 - 9,819 -4,92001 -7,5 + 3,390 2,22002 7,9 - 1,522 -0,72003 5,8 -6,609 -2,82004 (T) 5,5 -10,200 -3,4 2002 yılında ekonomi yeniden ve hızla büyümeye başladı. Ancak bu büyüme yüzde 8e yaklaşsa da ciddi bir cari işlemler açığı doğmadı. Ortaya çıkan açık milli gelir içinde yüzde 1in altında kaldı. 2003 yılında ise cari işlemler açığı büyüdü ve ortaya 6.6 milyar dolarlık bir cari işlemler açığı çıktı. Bu yıl ise 2003ünkine yakın bir büyüme hızı doğabilir. Ama cari işlemlerde açığın çok daha büyük olacağı, 10 milyar doları aşacağı görülüyor. Bu da milli gelirin hemen hemen yüzde 3,5ine yakın bir büyüklük.Oysa ABye tam üye olabilmek için en az yüzde 8 civarında bir büyüme hızını uzunca bir süre götürmek gerekiyor. Bu denli bir büyüme hızına ulaşsak anlaşılan kriz kaçınılmaz olacak. Çünkü belki de milli gelirin yüzde 5ini aşan bir cari işlemler açığı doğacak. Kısacası, Türk ekonomisindeki sürdürülebilir büyüme potansiyeli yüzde 3 - 4 civarında görünüyor. Daha hızlı büyüme oranları dış dengeyi sarsıyor. O zaman ya daha yüksek bir döviz kuruyla ihracatı özendirmek gerekiyor, ya da üretim desenini değiştirerek yapısal olarak döviz gelir - gider dengesini düzeltmek.Bizce her ikisi de denenmeli. Ancak şu ara reel kurun değer kazanması bir süre için üretimde rekabetçi fiyatları, yani verimliliği sağlıyor. Yani uzun vadede avantajlı. Bununla beraber, sıcak paranın ve ters para ikamesinin egemen olduğu ekonomilerde dalgalı kur sürdürülebilir büyümeyi sağlayamıyor. O zaman da bir an önce üretim deseninde gerekli değişimlerin başlatılması gerekiyor. hgunes@milliyet.com.tr