Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Merkelin, ziyaretinde Türkiyeye AB için özel bir üyelik statüsü önermesi hayli tepki toplamış, fakat pek de ciddiye alınmamıştı. Oysa Almanyanın gelecekteki liderliğinin AB perspektifinde büyük önem taşıdığı, hele hele Merkelin partisinin önümüzdeki seçimler iktidar olma olasılığı göz önüne alındığında, Merkelin önerileri bir hayli kaygı veriyor. Üstelik bu öneri AB içindeki diğer muhafazakarların bir kısmının isteğini yansıtıyor.Merkelden hemen sonra Schröderin ülkemize gelmesi de hayli dikkat çekici. Schröderin verdiği mesajlar yüreklere su serpti denebilir. Çünkü Merkelin aksine Schröder daha olumlu mesajlar verdi. Birincisi, Schröder ABnin Türkiyeden yeni koşullar istemeyeceğini belirtti. İkincisi, uygulamada olumlu gelişmeleri gördüklerinde, olumlu oy vereceklerini, hatta daha da ileri giderek Komisyonun hazırlayacağı raporda görüş istendiğinde olumlu tavsiyelerde bulunacaklarını açıkladı. Bununla beraber, Schröder tam üyelikle müzakere süreçlerinin birbirleriyle karıştırılmamasını da vurgulamaktan kaçınmadı.Bu iki liderin Türkiye ziyaretlerinin eşzamanlı olması dikkat çekiyor. Acaba Alman politikacıların Türkiyeden özel bir beklentisi mi var? Birini Schröder açıkladı bile. Ulaştırma, hava taşımacılığı, enerji alanlarında iş imkanları gelişebilir. Kısa günün karı işte. Ancak asıl konu, yakınlarda Almanyada gerçekleşecek seçimlerde Türklerin ve Türkiyenin temel parametreler haline gelmesi.Alman sosyal demokratları Türk kökenli seçmenlere gözlerini dikmiş durumda. Öte yandan, muhafazakar kesim Türkiyenin ABye tam üyeliğine olumlu bakmayan Alman seçmenin diğer yarısından medet umuyor. Bu nedenle her iki lider de şu veya bu fırsatta aksi yönde mesajlar veriyor. Tabii Merkelin mesaj vermeye çalıştığı kesim Almanlar, Schröderin ise Türk kökenli Almanlar.Geçen hafta sonu Türkiyeyi ziyaret eden Avrupa Parlamentosu Sosyalist Grup milletvekili Ozan Ceyhun da benzer bir misyondaydı. Ceyhun, CHP - AB ilişkilerini değerlendirirken Türk kökenlilerin oylarının, Türkiyenin ABye üye olma vaadiyle SPDye yönlendirilmesini istiyordu. Daha açık bir ifadeyle, yarım milyona yakın Türk kökenli oyun CHP tarafından yönlendirilmesi halinde, SPDnin iktidara geleceği ve Türkiyenin AB yolunun açılacağını belirtiyordu. Bu da bir kampanya tabii.Schröderin Türkiye ziyareti de bu anlamı taşıyor. Kısacası, SPDnin durumunun seçimlerde hayli belirsiz olduğu anlaşılıyor. Zaten, Schröder bu seçimlerde yerini Franz Munteferig isimli daha merkezde bir isme bırakıyor.Her şeye rağmen, Helsinki zirvesinden sonra Türkiyeye bakışın büyük ölçüde değiştiği görülüyor. "Yeni koşullar getirilmesinin ne mümkün, ne de yapılabilir" olduğunu belirten Schröderin bu ziyareti Türkiyenin artık ABnin elinin tersiyle itilemediğini gösteriyor. hgunes@milliyet.com.tr Önceki hafta Almanyanın Hıristiyan demokrat ve ana - muhalefet lideri Angela Merkelden sonra, dün de Alman Başbakanı ve Sosyal Demokrat Parti (SPD) lideri Gerhard Schröder ülkemizdeydi.