Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Sakıp Sabancı hoş bir adamdı. Kendini izlediğinizde sanki çocuk ruhlu bir insanla karşılaştığınızı sanırdınız. Ve içinizden sorardınız: "Yanılıyor muyum? Yoksa bu adam Kayserili değil mi?" Sabancı birçok insana tipik bir Adanalı gibi "ağam" diye hitap ederdi. Belki ağalık lakabı oradan kendisine yakıştırılmıştı.Ülkemizde çoğu işadamı ticaretten, hatta esnaflıktan gelir. Halkın içinden çıkar. Ama zaman içinde hızla halktan kopar. Ve zenginleştikçe de bu artar. Oysa Sakıp Ağa zenginleştikçe halka daha yakın olmanın yollarını aradı. Halkla iletişim kurmaya çalıştı. Konuşma lehçesini değiştirmedi. Ve bununla da övündü.Sabancı söylemek istediğini sade ve yalın bir dille, halkın anlayacağı biçimde anlatırdı. Hatta çoğu zaman lafını tekrarlar, ya da bir anekdot veya yerel deyimle süslerdi. Sadece para ve başarı üzerine değil, zaman zaman da duygu ve sevgi üzerine de içini döktüğünü hatırlıyoruz.Sabancılar Kayserili olup, Adanada iş yapan ailelerdendir. Çok çocuklu çoğu aile gibi geleneksel bağlara sahip bu ailede ilk büyük birikimi baba Hacı Ömer Sabancı yapmış, fakat ölümünden sonra aile içi dayanışma ve işbilirliği sayesinde hızla varlıklarını katlamışlardır.Sakıp Sabancı ailenin yaşayan en büyük oğluydu. Baba Sabancı ölünce diğer kardeşler kenara çekilerek tam bir hiyerarşi örneği sergilemişlerdi. Kurumsallaşma bu anlamda aslında aile içinde vardı. Kamuya tüm açıklamalar tek bir ağızdan yapılır, ama bunu yapan ağabey Sakıp Ağa hep kardeşlerine sahip çıkardı.Ancak Sakıp Sabancının da kendine özgü bir üslubu vardı. Gayet sevimli, sade ve mütevazı bir uslüp halkta sevgi yaratmıştı. Anadoluda "ağalık alınmaz verilir" denir. Ağalık zenginliğin bir ifadesi olarak alınsa da, aslında yardımseverliği de beraberinde ifade eder. İşte Sakıp Sabancının ağalığı da servetinden çok yardımseverliğinden kaynaklanıyordu.Kuşkusuz Sabancı ailesinin en önemli tarafı ciddi bir sanayici olmalarıdır. Adanada kurdukları sanayii daha sonra İstanbuldan yönetmeye çalışmaları, zamanı geldiğinde halka, yine zamanı geldiğinde yabancı sermayeye korkmadan açmaları çok önemlidir. Aile içinde kalan bu dev imparatorluğu kurumsallaştırma çabaları da göz ardı edilemez. Ailenin belki en iftihar edilecek yönü ise hayır işlerine ayırdıkları olanaklardır. Özellikle eğitime ayırdıkları kaynaklar çok önemli boyutlara varmıştır.Sakıp Ağa, Sabancı Holdingin rehberiydi. Çok zengindi, ama tıpkı rahmetli Vehbi Koç gibi o da gayet mutevazı bir hayat yaşadı. Yerli gömlek reklamına çıktı. Tek bir koruması vardı. Anasının ekmek içine dökülmüş kıymasını ısırmayı özlerdi. Varlıklı ama şatafattan uzak, sade ve güler yüzlü Sakıp Ağa artık halkın anılarında yaşayacak. Cenaze arabası yolda süzülürken kaldırımlarda halk el sallıyordu. Allah rahmet eylesin. hgunes@milliyet.com.tr Dün İstanbulda Türkiyenin halka en yakın işadamını, Sakıp Sabancıyı ebediyete uğurladık. Bir süredir melun bir hastalıkla mücadele ediyordu. Varlıklı bir insandı, ama her canlı gibi o da Azraile yenik düştü. Cumartesi sabahı uyandığımızda hava güneşliydi, ama sevinemedik. Yaşamımızdan bir yıldızın daha kaydığını duyduk.