Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Merih Beyle ilk tanışmamız doçentlik jürimde olmuştu. Amansız ve tavizsiz olduğunu duyuyor ve jüriden çekiniyordum. Üstelik jüride sanki ekonominin şöhretleri buluşmuştu. Emre Gönensay, Taner Berksoy, İlker Parasız ve İsmet Ergül. Jüri haliyle ODTÜde toplandı. İki aday daha vardı. Sabah jürinin kapısına gittiğimde diğer iki adayın, tahminleri yanıltmayarak, kapıdan döndüğünü gördüm. Sıra bana geldiğinde heyecanım bayağı artmıştı. Merih Bey kapıdan karşıladı. "Sizinle bir türlü tanışamadık" dedi. "Dur bakalım" dedim, kendi kendime. Sonra yayınlarımdan bahsetti. Bunlar için tanışmak istemiş. Rahmetli Merih Bey beni epeyce methetti, ama benim heyecanım dinmemişti. Yerime otururken yanlışlıkla koltuğun koluna oturmuştum.Sonra Merih Bey sormaya başladı. Jürinin hakimi de oydu. Her soru 10 dakika sürüyor, ikinci dakikadan sonra ben zaten takip etmekte zorlanıyordum. Karmaşık senaryolar düzenliyor, yorumlamamı istiyordu. Bana sorduğu belki on sorunun sekizinde çuvalladım. Ama Merih Bey kararlıydı. Ben de doçent oldum.İki yıl sonra ABD hükümeti tarafından Salzburgda düzenlenen bir konferansa Türkiyeden ikimiz davetliydik. Konu özelleştirmeydi. Merih Bey liberal bir iktisatçıydı. Haliyle özelleştirmeye taraftardı. Ancak çok ilginç bir noktaya dikkat çekti. KİTleri satarken belli bir sermaye birikimi doğrudan yeni yatırım alanları yerine buraya akacaktı. Bu belki de büyüme hızını düşürecekti. Konferansın konuşmacıları afallamışlardı. Merih Bey diğer tartışmacıları hafif sıklet bulmuş ve rahatsız olmuştu... Akşamları Schloss Şatosundan şehre beraberce yürüyüşler yapıyor, Türkiyenin sorunlarını tartışıyorduk. Özalla Dünya Bankasından arkadaşmışlar. Bana onun zeki biri olduğunu anlatmaya çalışıyor, ancak laiklik konusunda duyarlı olmak gerektiğini anımsatıyordu.Celasunla dostluğumuz zamanla pekişti. Bazen telefonla olsun görüşürdük. Kimi zaman arar, kimi zaman da yeni yayınlarını imzalar, yollardı. ABDde öğretim üyeliği yapan Dani Rodriki çok beğendiğini sık sık tekrar ederdi. Aslında Rodrik ABD standartlarında solcu bir iktisatçı sayılırdı. Celasunun onu beğenmesi konulara ideolojik bakmaktan çok, bilimsel yeterliğe ne denli önem verdiğini gösteriyordu. Taklitçi iktisatçıları sevmezdi. Sorgulama ve yaratıcılık arardı. En son görüşmemiz Bilkentte bazı doçentliklere dış hakem olmam konusunda oldu. Sonra da görüşememiştik.Celasunu kaybetmemiz Türk ekonomi dünyası ve yeni yetişecek bilim adamları için büyük kayıp. Bu çapta değerleri kolay yetiştiremiyoruz. Üstelik Celasun son derece mutevazı bir kimliğe sahipti.Merih Beyin yokluğu ortalıkta boş çalısmalar yapan birçok iktisatçının sınırlarının yok olmasına yarayacak! Biz de başarılı bir meslektaşımız olarak Merih Beyi methetmekten yoksun kalacağız. Uğurlar olsun dostum. Sizi gerçekten özleyeceğiz. hgunes@milliyet.com.tr Endülüse yaklaşırken Profesör Merih Celasunu kaybettiğimizi öğrendim. Ne kadar üzüldüğümü anlatamam. Türkiye çok önemli bir değerini, çok da iyi bir insanını yitirmişti. Merih Celasun son dönemlerin en iyi makroekonomistlerinden, daha doğrusu kalkınma ekonomistlerindendi. Uluslararası şöhret ve itibara sahipti. Hatta bir süre Journal of Development Economicsin (Kalkınma Ekonomisi Dergisi) editörlüğünü yapmıştı.