Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Belli bir piyasada dengenin olması da tüm piyasalarda dengenin oluşması anlamına gelmez. Üstelik o kısmi dengenin sağlanmasında başka bir denge bozulabilir. Önemli olan, çoklu dengenin kalıcı olarak sağlanabilmesidir. Ve bu pek kolay olmadığı gibi, sadece teorik bir varsayım da olabilir.2001 krizinden hemen sonra gerek iç, gerekse dış denge birlikte sağlandı. Ancak 2003 yılının sonlarına doğru iç dengede başarı sürerken dış dengede bozulmalar gözlenmeye başladı. Özellikle cari işlemlerdeki bu bozulma önceleri pek hissedilmedi, çünkü dünyada faizler çok düşük düzeydeydi. Oluşan açık sermaye akımlarıyla finanse edilebildi. Ancak şimdi dünyada faizler yükselme eğilimine girince bu açığın finansmanı konusunda kaygılar oluşuyor.Mesela son birkaç gündür döviz kurunda bir yükselme gözleniyor. Bu, kurdaki yılın ikinci yukarı hareketi. Ve bunun birden çok nedeni görünüyor. Birincisi, bu ara ABDde açıklanacak bazı verilerin yarattığı tedirginlik pariteyi dolar lehine yükseltiyor. İkincisi de, bir miktar gelişmekte olan ülkelerden çıkış gözleniyor. Demek ki, kurdaki yükselmenin iki etmeni var: Parite etkisi ve yabancı alımları. Tabii bu arada IMF ile uzlaşmanın bir türlü sağlanamaması ve son zamanlarda AB konusunda ortaya çıkan belirsizlik de buna uygun iklimi sağlıyor.Cari dengedeki bozulma daha çok dış ticaretten kaynaklanıyor. İthalattaki patlamanın boyutu inanılmaz. Gerçi dün Vatan gazetesindeki köşe yazısında Prof. Asaf Savaş Akat cari açığın yıl sonunda, net hata ve noksan kalemiyle birlikte değerlendirildiğinde, milli gelirin yüzde 1.5i kadar olacağını ve bunun da önemli bir tehdit oluşturmayacağını belirtiyor. Ama biz yine de oluşan dış ticaret açığının önemsenmesi gerektiğini düşünüyoruz.Elbette dış denge ile iç denge arasında bir ilinti de var. İç dengenin çok bozulduğu bir ortamda dış denge korunamaz. Şu anda, iç dengelere sadece fiyat dengesi olarak bakıldığında sorun görünmese de, kamu kesimindeki iyileşmenin yapısal boyutu gecikmiş durumda. Mesela sosyal güvenlik, tarım reformları hala tamamlanamadı. Reel faizler yüksek, ama iç talep buna rağmen çok canlı.Canlı talep bu denli sıkı para politikasıyla frenlenemiyorsa, kamu maliyesinde daha da sıkı bir disiplin istenebilir. Ancak burada izlenen politika da oldukça sıkı. Hedefler tutturuluyor. Dolayısıyla ya kur hareketlenecektir, ya da ithalata vergi koymak kaçınılmaz olacaktır. İthalata vergi koymak Gümrük Birliğine aykırı. Kurdaki herhangi bir ikinci yükselme ise iç fiyat dengesini bozabilir.Piyasalar hükümete güven duymuyor. Bu nedenle hükümet IMF rayından çıkmamalı. Yoksa hemen hızlandırılmış hayallere kapılıp dengeleri büsbütün sarsabilirler. Ama şunu da ekleyelim: Para ve maliye politikalarında disiplin sürdüğü müddetçe, ilelebet yükselen bir ithalat talebi mümkün değildir. Dış ticaret dengesi zamanla yerli yerine oturacaktır. Özetle, ekonomide kırılganlıklar sürüyor. Ama sürekli iç dengede olumlu bir noktaya doğru hareket ediyoruz. hgunes@milliyet.com.tr Dengeler kalıcı ve geçici olarak sınıflanabilir. Yani ekonomik dengenin herhangi bir anda sağlanması kalıcı olduğu anlamına gelmez. Kırılganlıklar sürüyorsa, yeniden dengeden uzaklaşılabilir.