Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



Yatırım Danışma Konseyi bundan üç yıl önce düşünülmüş bir toplantıydı. Ekonominin kaptanı Kemal Derviş bu toplantıyla çok düşük olan yabancı sermayeyi çekmeyi amaçlıyordu. Ancak kendisi yeni bir siyasal senaryo talep edince, seçimlere gidilmiş ve Konsey toplanamamıştı. Nihayet şimdi toplanıyor. Tam bir seçim arifesinde olması ise talihsizlik.
Bu toplantının sonuçlarını şimdiden tahmin etmek mümkün değil. Ancak nihayet çok üst düzey bir tanıtım olarak yarar sağlayabilir. Kuşkusuz yabancı sermaye son derece önemli. Ve ne yazık ki, tüm elverişli olanaklarına rağmen Türkiye yeterince sermaye çekemiyor. Hatta aksine, çeşitli nedenlerle yerli sermaye dışarıya kaçıyor.
Bundan 6 ay önce HSBC, IMF ve Dünya Bankası'nın himayesinde bu konuda bir rapor yayımlanmıştı (Gelişmekte olan Ülkelerde Yabancı Sermaye). Raporda çok ilginç analizler bulunuyor.
Rapor önce yabancı sermayenin gelişmekte olan ülkelere neden girdiğini açıklıyor:
1. Pazar gayet büyükse,
2. Ücret düşükse, veya emek daha verimliyse, ya da ücret - verimlilik ilişkisi daha elverişliyse,
3. Altyapı uygunsa, yani iletişim, ulaşım gibi temel hizmetlerde sorun yoksa,
4. Vergi düzeyi daha düşükse ve/veya daha basitse,
5. Siyasal istikrar sorunu yoksa ve kişinin emniyeti tamsa,
6. Yolsuzluklar ortadan kalkmışsa ve ciddi bir yönetişim sorunu görünmüyorsa,
7. Hukukun üstünlüğü sağlanmışsa, yahut hukuk etkin bir biçimde çalışıyorsa, yabancı sermaye de o ülkeye akıyor. Ancak bu şartlardan bazıları yabancı sermayeyi çekmeye yettiği gibi, bazıları da gelmesini engellemeye yetiyor.

YILLARNETGİRİŞÇIKIŞİZİNLER
1992844911671820
19936367461102063
1994608636281477
1995885934492938
19967229141923835
1997805852471678
1998940953131647
1999783813301700
200098217077253060
200132663288222739
20021038104352243
2003(*)5785868(**)
TOPLAM 1208713383129625200

Raporda Türkiye de irdeleniyor. Uygun coğrafi konumuna ve dikkate değer büyüklükteki pazarına rağmen Türkiye'nin yeterince yabancı sermaye çekememesi dikkat çekiyor. Birkaç kuruluş dışında ciddi bir yatırımın olmaması dikkat çekiyor ve bu siyasal belirsizliğe bağlanıyor. Yine Türkiye'deki yasal mevzuatın istikrarsız ve çalışamaz durumda olması, enflasyonun bir türlü engellenememesi, yahut makroekonomik istikrarın sağlanamaması, yolsuzluklar ve bölgedeki ülkelerin rekabetinin sermayeyi tedirgin etmesi dile getiriyor.
Gerçekten son 11 yılda Türkiye'de topu topu 13 milyar dolarlık sermaye sağlanmış. Bu rakam Meksika'ya bir yılda giren yabancı sermayeden az. Yine aşağıdaki tabloda da görüyoruz ki, son 11 yılda sermaye girişlerinde ciddi artış olmamış. Oysa aynı dönemde tüm gelişmekte olan ülkelerde sermaye girişi tam 8 kat artarken, Türkiye yerinde saymış. Üstelik bunun büyük kısmı özelleştirme veya satın almalarla sağlanmış. Öte yandan, yabancı sermaye son yıllarda özellikle hizmet sektörüne yatırım yapıyor ve hem daha az sermaye kullanıyor, hem de daha az katma değer sağlıyor. Bu da yararları sınırlıyor.
Bu konseyin toplanmasının en azından şu yararı var. Biz eksikliklerimizin farkına varabiliriz. Konuyu sürdüreceğiz.