Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Enflasyonla ilgili iki veri önemli. Biri gerçekleşme, diğeri de beklenti. Her ikisi de birbirini besliyor. Enflasyon düştükçe beklentiler düşmeye başlıyor. Ya da aynı biçimde beklentiler, şu veya bu nedenle, olumsuza döndüğünde enflasyon da yükselmeye başlıyor. Dün MBnin "Haziran Ayı Enflasyonu ve Görünüm" başlıklı bir raporu açıklandı. Bu rapora göre, yıl sonunda enflasyon hedefi yakalanacak gibi görünüyor. Üstelik enflasyondaki bu müthiş düşüş yüksek bir büyüme performansıyla elde ediliyor. Yani talebin sınırlanmasına rağmen.2003 yılında enflasyon hedefi (TÜFE) yüzde 20ydi. Yılın başında yüzde 25 kadar olan enflasyon beklentisi, savaşla beraber yüzde 28e kadar çıktı. Fakat daha sonra hızla indi ve yaz sonunda hedefle beklenti kesişti. Hatta sonbahardan sonra beklenti hedeften daha aşağıya (yani olumlu bir düzeye) geldi.2004 enflasyon hedefi yüzde 12ydi. Yukarıdaki grafikte görüldüğü gibi, yılın başında beklenti yine daha yüksekti. Ama bu kez fark çok azdı. Ve mart ayında hedefle beklenti çakıştı. Hatta şimdi beklenti hedeften daha aşağıda. Bu gelişmeler enflasyonist beklentilerin kalıcı olarak düştüğünü gösteriyor.Gerçekleşen enflasyona gelince. Burada önemli olan mevsimsel hareketleri arındırma. MB de öyle yapıyor. Hatta gıda fiyatlarını da dışarıda bırakarak bir endeks izliyor. Bu endekse bakıldığında asıl kırılmanın 2003 yılının başında gerçekleştiği gözleniyor. Birdenbire aylık artışlar yüzde 2.0 - 2.5 bandından yüzde 1 düzeyine iniveriyor.Bundan sonraki performans da izlenen politikanın sürdürülmesine ve beklentilere bağlı. Ancak şu anda 12 ay sonra oluşacak enflasyon beklentisi yüzde 10.4. Buna rağmen bono faizlerinin yüzde 26 - 27 aralığında çakılıp kalmasının ise anlaşılması hayli zor. MBnin raporuna göre döviz kuru ile enflasyon arasındaki ilişki artık azalmış durumda. Bu çok olumlu olmakla beraber, gerek kapasite kullanım oranlarındaki yükseklik, gerek kamu fiyatlarındaki hızlı artışlar, gerekse dayanıklı tüketim mallarındaki canlanma, yakın gelecekte enflasyon üzerinde baskı yaratabilir. Üstelik, kiralar gibi, hizmet sektöründe belli fiyat katılıkları gözleniyor. Yani enflasyon buralarda frenlenemiyor. Şimdiye dek talep baskısıyla dizginlenen enflasyonun artık ancak verimlilik artışlarıyla sağlanabileceği açık. Bu anlamda temmuz verisinin özellikle izlenmesi gerekiyor. Ama görülen şu ki, enflasyonun beli galiba kalıcı olarak kırıldı. Bir görüşe göre, enflasyonu yaratan da, önleyen de Merkez Bankası. Buna tam katılmasak da, şu anda enflasyonu önlemek için sıkı para politikası izleniyor. Merkez Bankası, doğrudan faizleri yüksek tutarak talebi kontrol etmeye çalışıyor. hgunes@milliyet.com.tr