Çarşamba günü enflasyon verileri yayımlandı. Kamuoyunda bu veriler birçok bakımdan tartışılıyor. Önce bu verilerin bu kez neden çok tartışma yarattığına bakalım.
Birincisi, enflasyon (yani tüketici fiyatları) ilk defa çift haneli hale geldi: Yüzde 10.16. Bu yükseliş özellikle durgunluğun gözlendiği bir ortamda büyük önem taşıyor. Ya iç talepte bir canlanma oldu da farkına varamadık ya da bir dış şok oldu göremedik. Oysa her ikisi de geçerli değil. İlk iki ayda enflasyonun toplamda yüzde 4’e yaklaşması sadece hükümetin temel hizmetlere yaptığı zamdan kaynaklanıyor. Yani hayat pahalılığını yaratan bizzat hükümetin kendisi. Petrol fiyatları 80 dolara takıldı kaldı, yani şok söz konusu değil. İçeride de tüketim gevşek biçimde seyrediyor, yani efektif talep cansız.
Bu durumdan Merkez Bankası da endişe ediyor. Çünkü enflasyondaki bu geçici yükselme eğilimi kalıcı hale gelir, örneğin beklentileri bozarsa, Merkez Bankası’nı böyle bir ortamda faiz artırmaya zorlayabilir ki, bu da ekonominin canlanmasına büyük zarar verir. Yani ekonomi tipik bir stagflasyonist ortama sürüklenebilir.
Beklentilerden yukarıda
Kuşkusuz, bu beklenmeyen bir gelişme oldu. Anketlere baktığımızda şubat ayına ilişkin beklentilerin çok daha düşük olduğu gözleniyor. Fakat burada bir hata var. Hükümet açıkça çeşitli zamlar yaptıysa ve bu zamların tüketim sepeti içinde ağırlığı biliniyorsa uzmanlar nasıl bu kadar yanılabiliyor? Demek ki, tahminlerin dayanağı, temeli çok zayıf.
Üçüncüsü, bu durumun yakın zamanda pek değişmeyeceği sanılıyor. Önceki gece Başkan Durmuş Yılmaz’ın yaptığı açıklamalarda 2010 yılının kendileri için çok güç geçeceğini çünkü enflasyonun 2010 yılının son çeyreğine dek düşme eğilimi göstermeyeceğini belirtti. Bu açıklama ilginçtir mali piyasaları çok ürküttü. Borsada bir satış dalgası oldu. Bonolarda da satışlar geldi ve faiz yükseldi. Bu arada anlamsız biçimde döviz kurunda da oynama oldu.
Enflasyonun yükselme eğilimine girmesi yapısal bir değişim göstermiyor. Çünkü çekirdek enflasyona bakıldığında bu eğilim geçerli değil. MB’nin çok sevdiği H veya I grubu fiyat endekslerine baktığımızda kıyamet filan yok; biri yüzde 0.2 düşmüş, diğeri yüzde 0.5... 12 aylık baktığımızda da her ikisi de yüzde 4 düzeyinde.
İki ayda memur zammı eridi
İyi güzel de, iki ayda enflasyon yüzde 3.32 olmuş. Bu durumda MB’nin ürktüğü yahut tahmin ettiği üzere gelecekteki aylarda enflasyon sürecekse, ücretliler ek zam talebinde bulunabilir. Böylece enflasyon spirali de çalışmaya başlayacaktır. Merkez Bankası beklentileri izleyeceğini belirtiyor. Maliye Bakanı da dün yaptığı açıklamada uzun vadeli enflasyon beklentilerinin henüz değişmediğini belirtti.
Kuşkusuz şimdi dikkatle izlenmesi gereken iki konu var: Birincisi, dış şoklar; diğeri de iç talepteki durum. Biz açıkçası her ikisinden de gelecek baskının şiddetli olmayacağı kanısındayız. Diğer bir deyimle, enflasyonda güçlü bir gelişme beklemiyoruz. Çünkü iç siyasal dengeler bozulmuş, tüketici güveni de sarsılmıştır. Dünyada da toparlanma yavaş. Yunanistan’ın başına gelenlerden sonra AB’nin hızlı bir canlanma göstereceği sanılmamalı. Peki, ortalık neden ürktü? Bize kalırsa enflasyon verisi bahane oldu.