Ekonomik dengelerin sağlanmasında kısmetin rolü olabilir mi? Gelişmelere bakılırsa, olduğu anlaşılıyor. 2000 yılında gerek bankaların yeterince sağlam olmaması, gerekse kamu finansman dengesinin sağlanmaması sonunda, cari işlemler açığı büyüyünce bir krize yol açılmış ve yeni bir programa geçilmişti.
Ancak 2000 yılında şanssızlıklar da birbirini kovaladı. Hatırlayalım.
1999 ocağında euro - dolar paritesi 1,16 düzeyindeydi. Program başlarken 1,01 düzeyine çekilse de beklentiler bunun düzeleceği yöndeydi. Oysa gerçekleşme tam tersine oldu. Parite 0,85 düzeyine kadar geriledi.
Bu Türkiye'nin o süreçte ilk şansızlığıydı. Çünkü Türkiye'nin döviz gelirleri euro ağırlıklı olduğundan hem dolar olarak cari işlemler açığı büyüdü, hem de dış ticarette rekabet gücüne ağır bir darbe indi. Bu öyle bir sırada oldu ki, kur rejimi nedeniyle zaten TL dövize karşı değer kazanıyordu. Yani çifte bir rekabet gücü yitirilişi yaşandı. Bu konuda Türkiye'nin kaderine razı olmaktan başka yapabileceği bir şey yoktu elbette.
Ancak aksilikler birbirini kovaladı. Petrol fiyatları önemli ithalat kalemlerimizin biri ve dolarla ithal ediliyor. 2000 yılında doların sürekli yükselmesi yetmediği gibi, petrol fiyatları da yükseliyordu. Bu da cari işlemler dengesi üzerinde olumsuz etkiler bırakıyordu. Aşağıdaki grafikte de görüldüğü gibi petrol fiyatları 2000 yılında (mayıs ayındaki geçici düşüşü dışarıda bırakırsak) 25 dolar gibi bir düzeyden ekimde 33 dolara kadar tırmandı.
Bir önceki yılın Rusya krizi ve depremin artçı olumsuz etkilerini bir tarafa bıraksak dahi, talihsizlikler bu kadarla da kalmadı. ABD müthiş bir canlılık içindeydi. Ve bunun enflasyonist etkiler yaratabileceği nedeniyle Federal Reserve yüksek bir faiz politikası izliyordu. Bu hem Türkiye'nin ucuz borçlanmasını engelliyordu, hem de gelişmekte olan ülkelere olan sermaye akımlarını kısıtlıyordu. Yani sermaye çekebilmek için daha yüksek bir faiz marjı gerekiyordu.
Kısmetin ekonomik performansta rolünün olacağı akla pek gelmezdi. Meğer varmış. Gerçi petrol fiyatları şu anda pek düşük bir düzeyde değil. Ama yine de 2000 Ekim'ine göre daha makul.
Kısmetin büyüğü ise dünyada faizlerin çok düşük düzeyde olması. Böylelikle, Türkiye rahat ve ucuz biçimde borçlanabiliyor. Öte yandan ABD dolarının değerinin düşmesi de cabası. Kısmet işte. Koalisyon hükümetinde yoktu. İki yıldır var.