Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Önceki akşam ABD Merkez Bankası (FED) Başkanı Greenspanin resesyonun sonuna gelindiğine dair açıklaması düşük faiz politikasının sonuna gelindiğini gösteriyor. Faizler çıkınca gelişmekte olan ülkelerde, yahut yükselen piyasalarda borçlanma da daha pahalı hale gelecek. Kısacası, bu ülkelerin eurotahvilleri değer yitirecek. Ama daha önemlisi tüm dünya ekonomisi bundan olumsuz etkilenecek.Önümüzde ciddi riskler ve engeller var. Bunların bir kısmı dış etmenler, bir kısmı iç. Bir kısmı siyasi, bir kısmı da ekonomik. Dış etmenler arasında Kıbrıs sorunu ile Türkiyenin aralık ayında ABden alacağı müzakere tarihi bulunuyor. Her ikisi de ne yazık ki birbiriyle ilintili hale geldi. Gerçi biz pek olası görmüyoruz, ama olumsuz bir gelişme piyasalardaki bahar havasını bozacaktır.Dış siyasi etmenlerden bir diğeri de Irak. Irakta işler karıştı. Şiisiyle Sünnisiyle Irak halkı direniyor. Tam bir Vietnam sendromu yaşanıyor. (Ve bir zamanlar milyar dolarlı rakamlar için Türk askerini Iraka göndermeye kalkan kalemler şimdi devekuşu olmuş durumda!) Amerika zorlandıkça, zamanla, Türkiyeyi Iraka bulaştırmaya kalkabilir. Üstelik Filistindeki son gelişmelerden sonra bölge daha da karışıyor. Kısacası, çevremiz kaynamaya başladı.Gelelim iç siyasi etmenlere. Bu alanda hükümetin kısmetinin sürdüğüne kuşku yok. Ortada ciddi bir muhalefetin olmayışı hükümetin işini kolaylaştırıyor. Ancak asıl önemlisi ciddi ekonomik sorunların hala içeride sürmesi. Birincisi, teknik olarak borç hala çok yüksek. Şimdiye dek kurdaki gevşeme ve dolar faizlerinin düşük olması nedeniyle ucuza borçlanan Hazine artık bunu beceremeyecek. Bu da borç dinamiklerini olumsuz yönde etkileyecek.Sosyal güvenlikteki finansman açığı giderek büyüyor. Ve ortada ciddi hiçbir adım yok. Oysa milli gelirin yüzde 5ine ulaşan açığın kapanması için çok şey yapılabilir.Bankacılık hala sorunlu. Karsızlık kronikleşti. Faizlerin düşmesi önce bono karı elde ettirse de, marjların azalması karlılığını düşürecektir. Üstelik tüketici kredileri dışında ciddi hiçbir gelişme yok. Hele birkaç ay sonra mevduat garantisi de ortadan kalkınca, bazı bankalar faizleri yükseltmeye mecbur kalacak ve sorunları da büyüyecek.İşsizliği ve yatırımsızlığı ise yazmaktan kalemimiz aşındı. Bu hükümetin vizyonu olmadığı için dayamış sırtını IMFye. IMFnin ise bu tür kaygıları olmuyor. Kısacası, sosyal ferahlama kısa vadede görünmüyor.Gelinen noktayı abartmayalım. Uluslararası iklim şimdiye kadar gayet müsaitti. Şimdi hava değişiyor. Bakalım hükümetin bereketi ne olacak? hgunes@milliyet.com.tr AKP iktidara geldiğinden beri işleri rast gidiyor. İstikrar programının zor kısmının tamamlanmış olması, ABDde ve dolayısıyla dünyada faizlerin çok düşük olması, euronun yüksek seyretmesi hükümetin işine yarayan etmenlerdi. Tüm gelişmekte olan piyasalarda bir bahar havası esiyordu. Kimilerinin balayı dediği bu süreçte hem ucuz borçlanıldı, hem de istikrara kavuşuldu. Ancak şimdi işler tersine gelişiyor. Kısacası, AKPnin bereketi kurumaya başlıyor! Anlaşılan bu bereket pek köklü değilmiş!