Kıbrıs seçimleri borsadaki trendi etkilemez

9 Aralık 2003

<#comment>
<#comment>
Dün borsa yine yükselişteydi.Bu yükselişin ne kadar süreceği tartışılıyor. Kimine göre yakın hedef endeksin 18 bin olması. Kimine göre yıl sonunda 20 bin aşılabilir.
Borsada değişim beklentilerle oluşuyor. Kuşkusuz boş beklentiler de borsayı etkileyebiliyor. Ama bunlar geçici kalıyor. Beklentinin gerçekleşmesi ise bu değişimi kalıcı hale getiriyor. Gerçekleşme beklentilerin aksine olursa bu kez, daha önce oluşan eğilim tersine dönüyor. Tabii şunu da belirtmekte yarar var. Diyelim ki, ortada olumlu bir beklenti var. Ve borsa bunu satın aldı. Yükselme başladı. Ancak gerçekleşme yine bu beklentinin ötesindeyse yükselme sürebiliyor veya hızlanabiliyor. Şu ara İMKB'de en önemli beklenti AB sürecinde olumlu gelişmelerin elde edilmesi. AB'ye üyeliğin yolu açılırsa her şeyin fiyatı yükselecek. Çünkü dağ tepe Avrupalı olacak. Kısacası, iyimser beklentiler içindeyiz.
İkinci olumlu beklenti 2004 yılında enflasyonun, dolayısıyla faizlerin düşmeyi sürdürmesi. Kurdaki istikrarın da sürmesi bekleniyor. Bütün bunlar borsayı bir alternatif piyasa olarak cazip kılıyor. Beklentiler olumlu. Ama belirttiğimiz gibi gerçekleşmeler farklı olabilir. Bu durumda da borsadaki

Yazının Devamı

Enflasyon düşmeyi sürdürecek görünüyor, ama...

5 Aralık 2003

<#comment>
<#comment>
Açık ve net biçimde yanıtlayalım. Evet. Ve görülüyor ki, düşmeye de devam edecek. Ancak bu şimdiye dek süregelen kolay düşüşün devam edeceği anlamına da gelmez. Önümüzde bir dizi zorluklar bulunuyor.
2001 yılında enflasyon hedefi konulmamıştı. Çünkü ekonomi krizdeydi. Daha önemlisi kamu bankalarının borcu dolaylı yolla monetize ediliyor, yani Merkez Bankası'ndan karşılanıyordu. Üstelik hızla artan kur tüm maliyetleri etkisi altına alıyordu. Nitekim, yüzde 68.5 düzeyinde bir tüketici fiyat enflasyonuyla karşılaşıldı. Toptan eşya fiyatlarında ise artış daha fazla oldu; yüzde 88.6.
2002 yılında enflasyon hedefi tekrar konuldu. O tarihteki Devlet Bakanı Derviş'in (yahut da Hazine'deki kurmaylarının ısrarıyla) enflasyon hedefi, IMF'nin yüzde 30'luk önerisinin aksine, yüzde 35 olarak belirlendi. Derviş ve kurmayları yüzde 3 olan büyüme tahminini yakalayabilmeyi önemsiyor, iç talebi çok daraltmak istemiyorlardı. Hatta yılbaşında Hazine'nin kurmayları yüzde 3'lük büyümenin bile zor olduğuna dair raporlar yayımladılar. Ancak yıl sonunda TÜFE yüzde 29.7, büyüme oranı da yüzde 7.8 oldu. Böylece IMF'nin daha gerçekçi olduğu ortaya çıktı.
2002 yılı ortasında kur

Yazının Devamı

Yükselen euro döviz dengelerini toparlıyor

4 Aralık 2003

<#comment>
<#comment>
2003 yılı boyunca iki gelişme gözleniyordu. Biri hızlı büyüme. Diğeri kurdaki reel revalüasyon. Kaygılıydık. Her iki gelişme de ödemeler dengesinde sıkıntılara neden olabilirdi. Bir yandan, özellikle iç tüketimle gelişen büyüme, ithalat talebi doğururken, diğer yandan, düşen kur ithalatı patlatabilirdi.
2002 yılında ihracat ve stoklarla büyüme sağlanmıştı. 2003 yılında ise iç tüketimin toparlanması bekleniyordu. Öyle de oldu. Ancak dayanaklı tüketim malları satışları bir önceki yıla göre birden artınca döviz dengeleri nedeniyle kaygılanıverdik.
Bununla beraber, elimize geçen son rakamlar bu kaygıları dağıtıyor. Bu yılın ocak - eylül döneminde geçen yıla göre ithalat (fob) yüzde 33 artmış. Bu tahminlerimiz doğrultusunda bir gelişme. Fakat, gerek petrol fiyatlarındaki artış, gerekse euro ile yapılan ithalat bu rakamın dolar bazında artışa neden oluyor. Oysa miktar olarak artış daha az.
İhracata gelince. Aynı dönemde geçen yıla göre artış oranı yüzde 27 olmuş. Bu artışta da euronun yükselmesinin payı var. Ancak gerek bavul ticaretinin kan kaybetmesi, gerekse altın ithalatındaki müthiş artış, dış ticaret açığının yüzde 77 oranında büyümesine neden olmuş.

Yazının Devamı

MB enflasyon hedeflemesine ne zaman geçecek?

3 Aralık 2003

<#comment>
<#comment>
Dalgalı kur sistemine dayalı program başladığından bu yana, Merkez Bankası (MB) enflasyon hedeflemesine geçeceğini belirtiyor. Parasal hedefleme ile kura dayalı istikrar programının denendiğini, elde bir tek enflasyon hedeflemesinin kaldığını savunan MB, aradan üç yıl geçmesine rağmen, bir türlü bu politikaya geçemiyor. Üstü kapalı biçimde bu politikayı sürdürse de, enflasyon hedeflemesinin özü kamuya açık olması.
Enflasyon hedeflemesi (EF) basit anlatımıyla; para otoritesinin düzenli biçimde enflasyon hedeflerini açıklaması ve beklentilerini aşağıya doğru biçimlendirmeye çalışması. Tabii enflasyonun temel etmeni eğer beklentilerse. Bunu yaparken hem çok ciddi bir saygılığa sahip olması gerekiyor, hem de maliye politikasında çok sıkı bir disiplinin izlenmesi. Özetle, kolay iş değil EF. Genellikle düşük enflasyonlu ve gelişmiş ekonomilerde başarılı oluyor. Bir süre önce IMF tarafından bir araştırma yayımlandı. Laurence Ball ve Niamh Sheridan tarafından ele alınan bu çalışmada EF'nin başarısı sorgulanıyordu. 1990'lı yıllarda 20 sanayileşmiş ülkenin 7'si (Avustralya, Kanada, Finlandiya, Yeni Zelanda, İspanya, İsveç ve İngiltere) bu politikayı sınarken, 13 ülke

Yazının Devamı

Sigara ve Tekel'in özelleştirilmesi

2 Aralık 2003

<#comment>
<#comment>
Tekel'in kaç para ettiği tartışılıp duruyor. Kimi verilen rakamın makul olduğunu belirtirken, kimi koca Tekel'in bedavaya kapatıldığını savunuyor. Tekel'in içki kısmı zaten satıldı. Satılmaya çalışılan ise sadece sigara kısmı. Dolayısıyla bedel ne olursa olsun, konunun bir de sağlık yönü var.
Sigara ülkemizde çok yoğun kullanılıyor. Bu nedenle bu dev pazar dünya devlerinin ilgisini çekiyor. Ancak satıcılar için bu durum muhteşem olsa da, toplum sağlığı bakımından çok tehlikeli. En azından şu belirtilmeli; sigara içmeyenler içenlere göre ortalama 6 yıl fazla yaşıyor.
Acaba zaman içinde kullanımı engellemek için önlemler artırılsa nasıl olur? Tabii ki, Tekel'i satın alan pahalıya almış olur. O zaman Tekel'i satın alanın sigara karşıtı hiçbir önlemin alınmayacağına dair bir güvence istemesi gerek. Bildiğimiz kadarıyla bu yok. Tabii olmamalı da.
Haydi içimi engellemek için doğrudan önlemler alınmadı. Sigara üzerindeki vergi politikası bile bilinmiyor. Oysa, devlet vergileri sürekli reel olarak artırsa, içen sayısı haliyle azalabilir. Bu da Tekel'i şimdiden pahalı hale getirebilir.
İngiltere'de öğrencilik yıllarımda sigara içerdim. O zamanlar

Yazının Devamı

Zenginler yüzde 25 daha uzun yaşıyor

28 Kasım 2003

<#comment>
<#comment>
Zenginlerin ve daha iyi eğitim almış olanların daha uzun yaşadığını biliyor muydunuz? Bilimsel araştırmalara göre refahla ömür beklentisi arasında güçlü bir bağ var. Düşünün bir kez; adam zengin ve rahat bir yaşama sahip, bir de üstüne uzun yaşıyor. Kimi, sürünenleri Allah çabuk kurtarıyor, diye niteleyebilir. Ancak bu doğru bir yaklaşım değil kuşkusuz.
ABD'de yapılan bir araştırmaya göre, 1980 yılında yıllık geliri 50.000 doları geçen, yani en üst yüzde 5'lik gelir grubunda yer alan kesim, en alt yüzde 5'te yer alan, ya da yıllık geliri 5.000 doların altında kalanlara göre yüzde 25 daha uzun yaşıyormuş. Bu insanı doğrudan Özalvari bir yaklaşıma sürükleyebilir. Zenginleş! Hem daha uzun yaşar, hem de daha fazla sevilirsin! Tabii bu da doğru bir yaklaşım değil.
Yine ABD'de yapılan bir araştırmaya göre beyazlar, diğer azınlıklara göre daha uzun yaşıyormuş. Bu sonuç akla yatabilir. Ama akla hiç yatmayan araştırma sonuçları da var. Mesela mezarların boyu ile yaşam süresi arasında güçlü bağlar yakalayan araştırmalara bile rastlanıyor. Ayrıca Oscar ödülü alanların geri kalan nüfustan ortalama 4 yıl daha uzun yaşadığı bulgusuna dayanan bir araştırma da var.

Yazının Devamı

Euro'ya bak! Gel, Gel !!

27 Kasım 2003

<#comment>
<#comment>
"Su parite işlerine aklım" eriyor diyen varsa şaşmak gerek. çünkü euro çıktığından bu yana ekonomistlerin parite tahminleri şaşıp duruyor. Euro ilk çıktığında kaydi paraydı. O zaman parite 1,17 düzeyinden hızla 1,13'e, sonra daha aşağıya hareket etti. Oysa tahminler euronun yükselmesi üzerineydi. Tutmadı.
Euro nakit olarak işlem görmeye başlayınca da tahminler yine euronun yükselmesi üzerineydi. Ama yine tutmadı. Euro düştü. ABD ekonomisindeki cari açık sorununa rağmen, Amerikan ekonomisindeki canlılık sayesinde dışarıdan sermaye akıyordu. Bu da dolara güç katıyordu.
O sıralar yazılarımızda da sık sık belirtiyorduk; düşen veya kalkan euro değil, dolardı. Nitekim euronun diğer para birimleri karşısında değeri pek değişmiyordu. Ancak, 2002 yılına geldiğimizde, artık dolar zirveden aşağıya inişe başlamıştı. O yıl euro ilk rallisini yaptı ve parite 0,90'dan 1,10 düzeyine kadar çıktı. Bu hareketi 11 eylül hadiseleri tetiklemişti.
2003'ün en büyük olayı Irak savaşıydı. Savaşa dek dolar 1,05 - 1,10 parite bandı arasında gezindikten sonra, savaşın sona ermesiyle birlikte hızlıca düştü. Haziranda ilk kez 1,19'a ulaştı. Sonra bir düzeltme yaparak eylülde

Yazının Devamı

Kimine bayram, kimine tatil

26 Kasım 2003

<#comment>
<#comment>
Eski bayramlardan bahseden yazılar yazılıp duruyor. Nerdee eski bayramlar! Aslına bakarsanız toplumun bir kesimi için değişen bir şey yok. Bayramlar hala bazı aileler ve dostlar arasında bir buluşma fırsatını oluşturuyor. Çocuklara ihtiyaçları olan yeni elbiseler alınıyor. Bir mutluluk dönemi yaşanıyor. Ancak toplumun bir başka kesimi daha var ki, bayram onlar için buluşma değil, bir tatil fırsatı. Zaten kendi aralarında konuşurken de "bayram tatili" kavramını kullanıyorlar.
Türk toplumu bir yandan kentleşirken, diğer yandan daha yüksek bir refah düzeyine kavuşuyor. Bir yandan ailelerin içindeki bağlar zayıflarken, diğer yandan da tatil kavramı yaygınlaşıyor. Özellikle üst gelir grupları için bayram artık tam bir tatil vesilesi. Hatta o ara ekonomik kriz yoksa, yahut da döviz kuru uygunsa yurtdışına akın etmek için gazetelerin turizm şirketi ilanlarını karıştırıyorlar. Hele bayram haftanın tam ortasına denk gelirse. Bir iki gün eklemeyle uzun bir yurtdışı gezisi oluşuveriyor.
Öte yandan, hala toplumun diğer geniş bir kesimi bayramları yine benzer haliyle sürdürmeye çalışıyor. Ama kır ve kent arasında yine farklar oluşuyor. Kentsel yaşam aile

Yazının Devamı