Hilmi Gültay

Değerli trafik dostlarım, yapılan araştırmalar ve değerlendirmeler; her yıl ülkemizde ortalama 15 bin civarında insanımızın trafikte sürücü ve yol hataları gibi nedenlerden dolayı can verdiğini gösteriyor. Bu alanda dünya ülkeleri arasında üst sıralarda yer alıyoruz ve notumuz olumsuz! Birçok ölümlü trafik kazası raporunda da, sürücü hatası olduğu belirtilerek birçok dosya kapatılıyor. Yol ve araç hataları, ikaz levhasından kaynaklı sorunlar da kazaların nedenleri arasında yer alıyor. Sonuçta, dosyalar kapanıp gidiyor.
Her trafik kazasının mutlak nedenlerinin yanında ders alınacak yönleri de bulunuyor. Hataların bilinçli bir şekilde değerlendirilmesi, kazaların ve ölümlerin yaşanmaması adına önemli bir adım oluyor. Bu arada, 2918 sayılı Karayolu Trafik Yasası’nda yapılan değişikliklerle para cezaları miktarı da yükseltildi; denetim ve uygulamalar artırıldı. Bu da sevindirici bir gelişme.
Ölümlü trafik kazalarında, sürücü hatalarının ağırlığı dikkat çekiyor. Hız sınırını yüzde 50 oranında aşan sürücülere 1000 lira para cezası kesilmeye başlandı. Üstelik bazı sürücülerin ehliyetleri alınıp psikoteknik değerlendirmeleri yapılıyor, gereği durumunda psikiyatri muayenesine tabi

Bu kentin değerli dostları, seçim öncesi yazımın konu başlığını geçmiş yıllarda tenha bir yerde asılı pankarttan aldım!

Okuyucularımdan bazılarının, sıradan bir başlık dediğini tahmin ediyorum.

Ancak bu günlerde, geçmiş yılların özlemini ve onurunu daha iyi anlamaktayız diye düşünüyorum. Bu pankarttaki sözlerin hepimizi derinden etkilediğini tahmin edebiliyorum.

İzmir’e geçmişte ve şu anda yapılan hizmetler hepimizi mutlu ediyor.

Hatıralarda yıllar önce yapılanların ne kadarının kaldığı biliniyor.

Ancak, seçip paylaşmakta zorluk çekiyoruz…

***

Amacım, kurum ve kişileri hedef almak değil, ama son zamanlarda trafikte hataların arttığını görüyorum.

Adnan Menderes Havalimanı’ndaki trafik polisi krizini kaç kez dile getirdim, hatırlamıyorum. Bir kez daha yazmak zorunda kaldığım için üzgünüm. Orada yolcu karşılamaya gelenlerin sebep olduğu bir trafik yoğunluğu söz konusu. Uçak rötar yapınca, insanlar yolcusunu beklemek zorunda kalıyor. Vatandaşların yolcularını, araçlarını otoparka çekerek beklemesi gerekir. Buna hiç kimsenin itirazı olamaz. Trafik polisinin, bu grupta yer alan, inatla yol kenarına park eden, uyarılara aldırmayan sürücülere ceza kesmesini normal karşılarım. Fakaat! Vatandaşın yolcusunu araçtan indirmesine bir an bile fırsat vermeyen polisin tavrını anlamam mümkün değil. Bu durumdaki kişilere karşı daha hoşgörülü olunmalı.
Adının açıklanmasını istemeyen bir okurumdan bir e-posta aldım. Aynen aktarıyorum: “Pazartesi sabahı, misafirlerimi Adnan Menderes Havalimanı’na götürdüm. Flaşörleri yaktım, araçtan indim, bagajdaki ve arka koltuktaki bavulları indirmeye başladık. Daha ilk bavulu indirmeden, arabamın plakası anons edildi. Kulaklarıma inanamadım. Polisle göz göze geldim, ‘Bavulları indiriyorum, görmüyor musun?’ diye çıkıştım. Çabuk olmamı emretti! 3 dakika içinde bavulları indirdik, vedalaştık, arabamın

1 Ekim, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 1990 yılında alınan kararla Dünya Yaşlılar Günü olarak kabul edildi. Bu kapsamda her yıl aynı gün farklı etkinlikler düzenleniyor. 65 yaş ve üzerinde olanlar, geriatrik grup olarak ele alınıyor ve Dünya Yaşlılar Günü’nde onların sorunlarına vurgu yapılıyor.
Yaşlılık, doğumla başlayıp belirli bir zaman dilimi boyunca devam ediyor. Japonya, dünya üzerinde ortalama ömrün uzun olduğu ülkelerden biri. İnsanlar, burada yıllarca sağlık içinde yaşayabiliyor. Japonya’da her yeni doğan bebeğin yaklaşık seksen yıl ömrü olacağı belirtiliyor. Bu durum, telomerlerin kısalması ve kromozomların bölüşüme uğramasıyla meydana gelen, önemli bir faktör olarak değerlendiriliyor.
Yaşam süresi, son yıllarda tıptaki gelişmelerle artırılmaya çalışılıyor. Burada kişinin bilinçli ve özenli bir yaşam sürme isteği ve kararlılığı da önemli. Dikkat edilmesi gereken unsurlardan biri de, ilacı hangi dozda aldığımız. Bu noktaya dikkat edilmesi, aşırı dozda kullanımın fayda getirmeyeceğinin bilinmesi gerekiyor.
Biyolojik sistemde karşılaştığımız olumsuzluklar ‘toksik etki’ olarak adlandırılıyor. Bu nedenle, yaşlı hastaların

Geçen yıl ‘unutkanlık’ konusunun ele alındığı Geriatri Günleri’nin altıncısı, 21 Eylül 2018’de düzenlendi, ‘Düşme ve Ortostatik Hipotansiyon’ başlığına dikkat çekildi. Günümüzde, yaşlılık nedeniyle sıkça görülen düşme vakaları giderek artıyor. Organizasyonda, bunların hangi nedenlerden kaynaklandığı üzerine bilgilendirme yapıldı. Geriatrinin (yaşlılık bilimi) görüldüğü üçte birlik bölümde de ‘ortostatik hipotansiyon’a rastlanıyor. Bu da düşme vakalarının artmasına neden oluyor ve yaşlıları zor durumda bırakıyor.

Hem düşme olayları hem de ortostatik hipotansiyon ve kullanılan ilaçlarla ilgili hastalıklar, denge ve yürüme bozukluğuna da neden oluyor. Geriatri Günleri kapsamında, gündelik yaşamımızda aklımıza bile getiremediğimiz ve sıklıkla karşılaştığımız, genel olarak ‘illet’ dediğimiz sağlık sorunlarıyla ilgili tıbbi gelişmelerin ele alınmasının, bu konuda önemli sorun yaşayanları mutlu ettiğini düşünüyorum. Böyle nitelikli organizasyonlarda, ortostatik hipotansiyon ile düşme içerikli bu özel ve tıbbi konuların çok yönlü olarak tartışılmasının yanında, püf noktalara parmak basılıyor, teşhis ve tedavi konusunda da rehberlik yapılıyor.

Tıp dünyasına katkı

Geriatri Bilimler

Değerli dostlarım, cennetten bir köşedir Çeşme...

Denizi, altın kumsal sahilleri ve oksijen oranı yüksekliğiyle yaşamın güzelliklerini yansıtır bizlere!

Geçen hafta sonu neredeyse tüm Çeşmeliler “15 Eylül Dünya Temizlik Günü” dolayısıyla yine bir başka farkındalık yaşadı.

Belediye Başkanımız Muhittin Dalgıç ev sahipliğinde Çevre ve Şehircilik İl Müdürü Selahattin Varan, kent konseyi ve ÇEŞTOB üyelerinin yanısıra bisiklet, motosiklet grupları, ÇESAL Dernek Başkanı Solmaz ÖRÜCÜ ve yaklaşık üç yüz Çeşmeli’nin buluştuğu etkinlikte Ilıca ve Pırlanta plajları ile Delikliköy’de yapılan temizliklerde 2 ton atık toplandı. Çevre dostlarımız üç ayrı bölgede “güç ve gönül birliği “ yaparak örnek bir çalışma sergiledi. Ayrıca Alaçatı Kurtuluş Günü de böylesine kutsal ve güzel nice katkılar ile birlikte anıldı ve bir sevgi yumağı haline dönüştü.

Dünya Temizlik Günü; kıyı ve iç bölgelerimizde dahi hatırlanabilmeli ve Çeşme dostu olarak bildiğimiz nicelerinin de katkıları sürmelidir. “Hepimiz, kapımızın önünü temizlersek” mottosundan hareketle herkese örnek bir dayanışma sergilemiş oluruz. Bu güzel etkinlikte bir de her yıl Çeşme severliklerini gösteren Kadir ve Solmaz Örücü dikkatimizi çekti.

Değerli trafik dostlarım, dünyamızın gelişmiş ve medeni olarak bilinen ülkelerinde her yıl Eylül ayının ikinci Cumartesi günü, “Dünya İlk Yardım Günü “ olarak bilinir ve kutlanır.
8 Eylül günü kutlamalar çerçevesinde yine değişik bir tema düzenlenerek sayıları ise iki yüz civarı ülke de değişik etkinliklerle kutlanmıştır. Oysa her yılın seçilen bu günü; muhtelif temaların tespitleri yapılarak ve sorunlara çare bulmak ve eksik konuların gözden geçirilerek tamamlanması yönünde nice etkinlikler yapılmaktadır.

Trafik Haftası

Ülkemizde ise; Türk Kızılayı bu etkinlik uygulamalarının önderliğini üstlenip başarıyla yürütebildiği kanısındayım… Zira verilmekte ve alınmakta olan nice yönlendirici bilgiler çerçevesinde daha nice hayatlar daha kurtarılacaktır. Tıp tarihinde canlandırmalar M.Ö. 896 yıllarına kadar uzanmakta olup (ağızdan-ağıza verilen) nefes tekniğiyle gerçekleşmiştir. Yaşamın tehlikeli anında ve sağlıkçıların tıbbi yardım öncesi tıbbi araç aranmadan ve ilaçsız olarak olay yerinde yapılan müdahale olarak bilinir.
Yaşamsal fonksiyonların böylelikle

Karşıyaka Mavişehir, 10 binin üzerindeki nüfusuyla yaşayanlara değer verilip sahip çıkılan örnek beldelerden biri. Burada, bazı olumsuzluklar da yok değil. Örneğin; emekli ve yaş ortalaması yüksek olan vatandaşların ulaşımlarını sağladıkları, çarşıya pazara gittikleri Bostanlı taksi dolmuşları hizmetten kaldırılıverdi. Mavişehir sakinlerinin böyle ulaşım gibi temel konularda yaşadığı olumsuzluklara bir de gürültü eklendi. Önceki hafta bazı geceler, yasalarla da yasaklanmasına karşın Çanakkale Şehitleri Anıt Meydanı ve civarında havai fişek gösterileri yapıldı. Gürültü, çevredeki köpeklerin havlamalarıyla sürdü.
İzmir il Emniyet Müdürümüzün bu konudaki hassasiyetini ve Valimizin de havai fişek yasağı konusundaki emrini hatırlatmadan geçemeyeceğim.

İzmir polisi de uyarmıştı. Genellikle spor müsabakalarında ve düğünlerde kullanılan, havai fişek, maytap ve meşale gibi ‘piroteknik madde’ tarzındaki eğlence araçları, zamansız ve uygun olmayan amaçlarla kullanılması durumunda halk üzerinde korku ve panik yaratabiliyor. Güvenlik güçlerine yönelik eylemlerde ve benzerlerinde de bunun sıklıkla kullanıldığını biliyoruz.
Piroteknik madde kullanımıyla