Hasan Pulur

Hasan Pulur

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


NAZIM Hikmet şairdir, Nazım Hikmet aşıktır, ama Nazım Hikmet'in bir de "siyasetçiliği" vardır, komünisttir, Türkiye Komünist Partisi üyesidir.
Nazım Hikmet, "siyasette başarılı olmuştur" denilemez, çünkü onun gibi şiirin ve aşkların heyecanıyla yaşayan bir insan, parti disiplininin, kurallarının keskin çizgileri içinde yaşayamaz, yaşayamadı da...
* * *
EMİN Karaca, 1929 yılında, Nazım Hikmet'in siyasi durumunu şöyle açıklar:
"TKP'nin bilinen çalışma usullerinin dışında bir çizgi izlemeye başlamıştı. TKP'nin eylemleri sürekli tevkifatlarla kesilip duruyordu, beklediği kongre de yapılamıyor, parti hep aynı yöneticilerle, atama yoluyla devam edip duruyordu. BU durumda kendisine yakın olan partilerle ayrı bir örgütlenmeye karar verdi." (X)
* * *
NAZIM Hikmet, Pendik önlerindeki Pavli Adası'nda, kendisine yakın komünistlerle bir örgütlenme toplantısı düzenler: "Muhalif Türkiye Komünist Partisi."
Bu duyulur duyulmaz, TKP yönetimi, Nazım Hikmet'i partiden ihraç eder, atar.
Nazım Hikmet'in, tek parti döneminin İçişleri Bakanı ve Emniyet Genel Müdürü'yle, Şevket Süreyya aracılığıyla görüşmesi, ona bazılarının "dönek" ve "kalleş" damgası vurmasına neden olur.
Oysa bir süre sonra, Nazım Hikmet 36 yıl hapse mahkum olacaktır, suçu askeri isyana teşviktir.
* * *
NAZIM Hikmet'in, TKP ile arası 1951'de "açlık grevi" yapmaya başlayınca düzelir, TKP'liler Nazım Hikmet'in affı kampanyasına katılıp desteklerler, bu ona yakılan "yeşil ışık"tır.
* * *
DEDİĞİMİZ gibi Nazım Hikmet gibi, duygu yüklü, aşk dolu bir şairin parti disipliniyle, hele komünist partilerin disipliniyle bağdaşmasına imkan yoktur.
Nazım Hikmet'in siyasi yaşamında bu yüzden çelişkiler, tezatlar vardır.
Mesela Türkiye'den kaçtıktan sonra hem Köstence limanında, hem Moskova havaalanında Stalin'i över.
Ama Sovyetler Birliği'nde, Stalin'in uygulamaları onu şaşırtır, bu düzeni övmek ona uygun değildir.
* * *
1956'da Kruşçev, partinin 20. Kongresi'nde ünlü raporu okuyup Stalin'i ve dönemi suçlayınca, Nazım Hikmet, vicdanındaki ağır yükten kurtulmuşçasına şu şiiri yazar:
"Yok oldu bir sabah/yok oldu çizmesi meydanlardan/gölgesi ağaçlarımızın üstünden/çorbamızdan bıyığı/odalarımızdan gözleri/ve kalktı göğsümüzden baskısı binlerce ton taşın/tuncun alçının ve kaadın."
* * *
NAZIM Hikmet'in siyaset yaşamını enine boyuna araştıran Emin Karaca'nın "Sevdalınız Komünisttir" kitabının arka kapağında şöyle de denilir.
"Şimdiye kadar hep üstü örtülmeye çalışılan siyasi yaşamı tüm gerçeğiyle sergileniyor."
Evet, bugünlerde aşkları ön plana çıkarılan, dünyanın sayılı şairlerinden biri olan Nazım Hikmet'in bir de siyasi yaşamı vardır.
Şiiri ve aşkları kadar başarılı olmasa da...
Olması da beklenemezdi.
Bir tarafta şiir ve aşk, öbür tarafta siyaset...
Uyum, gayri mümkün!
Hem siyaset, Nazım Hikmet'i, hep "Laz İsmail'ler"e mahkum etti.
--
(X) Gendaş