Rivayete göre Marko Paşa, herkesin derdini dinlermiş ama, boş dinlermiş...Marko Paşa, deyince aklımıza hemen Aziz Nesin ile Sabahattin Alinin çıkardıkları "Marko Paşa" dergisi gelir, siyasi mizahımızın başyapıtıdır, o dergi.***PEKİ, kimdir Marko Paşa?Prof. Dr. Taner Timur da, bunu merak etmiş, lakin Tanzimat sonrasının, ünlü ve sevimli doktoru hakkında net bir tabloya rastlayamamış... (x)Marko Paşa, Rum asıllı bir doktor ve Osmanlı Paşasıdır.Tıbbıye - i Şahane nazırlığı sırasında şöhreti yayılmıştır Paşanın, burada istibdata karşı olanları koruyup kolladığı da söylenir.Marko Paşanın hayatı hakkında yazılı belge yok denecek kadar az, yazılı değil, konuşan bir kültürün sonucu budur.***MARKO Paşa hakkında iki önemli tanık var, biri "Tıbbıye Tarihi" yazarı Binbaşı Elhaç Rıza Tahsin, diğeri de Cemil Topuzlu....Birincisi Marko Paşayı öve öve bitiremez, doktor olan ikincisi de yerin dibine batırır...Kendisi de doktor olan Cemil Topuzlu, onun için şöyle der:"Bu zatın doktor olarak liyakatı yoktu; lakin çok kurnaz, ipe un seren bir adamdı. Halk arasında, derdini Marko Paşaya anlat sözü de buradan gelir. Yani dert dinlemez, derde deva bulmaz, bir kelime ile kös dinlemiş, demektir."***PROF. Taner Timur, Fransa Ulusal Kitaplığında 1861 - 1872 tarihli dört mektup ve bir broşür bulur. Mektupların sahibi Niko isimli Rum asıllı bir Osmanlı doktorudur, meslektaşı Marko Paşayı yolsuzlukla suçlamaktadır.Marko Paşa, ordunun ilaç donanımını rekabete açık bir ihaleye çıkarmamış, bunu tekel olarak George Beye vermiştir. Bu durum ilaç fiyatlarını yükseltmekte ve haksız kazanç sağlamaktadır. Oysa ilaç işi ihaleye çıksa Dr. Niko, ilaçları Paristen getirecek ve yüzde 30 ucuza maledecektir.Prof. Taner Timur şöyle der:"O dönemde Osmanlı mülkünün her karışında yürürlükte olan yağma sisteminin, hastane donanımını da kapsıyor olmasında şaşılacak bir yan bulunabilir mi?"Aynı sistemi, Cumhuriyetin son yılları için düşünmek acaba yanlış olur mu?***MARKO Paşa, sonunda ilaç yolsuzluğundan mahkum olur.Saraya alınan ilaçlarda 2 bin lira açık vardır.Marko Paşanın hasta yatağından verdiği cevap hazindir:"Bu parayı ödeyecek takatim yoktur."***PEKİ, kimmiş bu Marko Paşa?Taner sorar:"Hayati bir kurumu, istibdat darbelerinden korumuş bir hürriyetperver miydi? Yoksa silik bir yönetici, herkesin nabzına göre şerbet veren bir idare - i maslahatçı mıydı? Veyahut da Hazineyi soyan bir ilaç simsarı mıydı?"Belki de hepsinden birer parça vardı ve geriye "Marko Paşa efsanesi" kaldı.Taner Timurun dediği gibi "Dinlemekten çok konuşma tutkusunun hakim olduğu bir kültürde, böyle bir efsanenin korunması kötü bir şey sayılabilir mi?"Neyse, siz, yine derdinizi, gidin Marko Paşaya anlatın...(x) Toplumsal Tarih Dergisi, sayı:117, Eylül 2003 h.pulur@milliyet.com.tr HİÇ ağzımızdan düşürmeyiz: "Git, derdini Marko Paşaya anlat!"