Haberin başlığını atan genç arkadaş kim bilir ne kadar şaşkındır:
“İsveç’te bir şirket insanın ayağına çorap gibi uyan özel ayakkabı üretti.
Bu sistemle üretilen ayakkabıların hiç vurma yapmayacağı, kişinin ayağına çorap gibi uyacağı belirtildi.”
Ne garip şey, sanki ilk defa görüyoruz.
Eski İstanbul’da fiyakacı ayakkabıcılar vitrinlerine “Ismarlama ayakkabı yapılır” diye levhalar asarlardı.
İşte size ayağı vurmayan ayakkabının 30 yıl öncesi.
Üç aşağı beş yukarı...
Aklımıza bir fıkra geliyor:
Cumhurbaşkanı Turgut Özal, politikacılar, gazeteciler sanki kaynaşmış.
Turgut Özal sağa sola takılıyor, Semra Hanım papatya transferinde...
Sayın Cumhurbaşkanı birinin adını vererek sordu:
“Ne oldu, ne yapıyor?”
Sorduğu kişi ortalıkta dolaşıyor.
“Ne olsun Sayın Cumhurbaşkanım” deyince, Sayın Cumhurbaşkanı o kişinin yeni sıfatını söyleyiverdi:
“Biz dayanamadık, gazetecilik yapıyormuş”
Çevrede bir alkış koptu.
O günlerde gazeteciliğe başlamıştı.
Lafa girdik, bir başkası tamamladı:
“Hele dar gelen ayakkabıya benzetilirse... Malum kimse ‘dar ayakkabıya’ tahammül edemez. Hele onlar öyle bir vururlar ki...”
Evet, böyle bir ortam vardı.
Bir de şimdiki manzaraya bakın Allah aşkına... İnsan konuşmaktan kaçınıyor.
***
Hele bazıları var ki yakası samur kürklü paltoyla dolaşıyorlar.
Geçen gün uzaktan gördük, paltosu çok güzeldi.
İyi de sırtında samur kürkten yapılmış paltonun olmadığı günleri de biliriz.