Diyarbakır Ulu Camii ile oldukça benzer özellikte olan Emevi Camii İslam tarihinde çok önemli bir yere sahiptir. Cami ayrıca ezanın üç müezzinle aynı anda koro şeklinde okunduğu dünyadaki tek cami olma özelliğine sahip.
İslam dünyasının dördüncü haremi olarak bilinen Şam Emevi Camii mimarisi, görkemli minareleri ve dış cephesindeki mozaik süslemeleri ile dikkat çeker. Caminin kardeşi olarak nitelendirilen ve yine İslam dünyasının beşinci haremi olarak değerlendirilen Diyarbakır Ulu Camii ile oldukça benzer özellikte olan Emevi Camii İslam tarihinin de en eski ve en büyük camilerindendir.
Kadim Şehrin Kadim Mabedi
Türkçe Şam olarak bilinen şehrin orijinal ismi Dimaşk. Şehir 12.000 yıldır kesintisiz biçimde insan hayatının devam ettiği, dünyanın en eski şehri sayılıyor. Orta çağın ünlü tarihçisi İbn el Asakir’in Dimaşk Tarihi adlı 81 ciltten oluşan muazzam eseri işte bu binlerce yıllık tarihi şehrin geçmişine ışık tutan çok değerli bir eserdir. Dimaşk Camii olarak da adlandırılan Şam Emevi Camii antik Yunan ve Roma pagan dönemlerinde şehrin en önemli tapınak alanıydı. Hristiyanlığın doğuşu ve yayılışı ile Şam’da da çok sayıda kilise ortaya çıktı. Doğu Roma imparatoru I.Constantin’in Hristiyan oluşu ya da annesi Helena’nın dindar bir Hristiyan oluşu nedeniyle Hristiyanlığı serbest bırakıp kilise inşa edilmesine izin vermesi kilise sayısının giderek artmasını da beraberinde getirdi. Helena’nın Kudüs’e ziyareti bölgede Hristiyanlığın yayılmasında önemli rol oynadı. Şam’daki en önemli kilise ise kuşkusuz görkemli pagan tapınağı kalıntılarının olduğu alanda inşa edilen Yuhanna Kilisesi oldu. İmparator I.Constantine dönemine tarihlenen Yuhanna Kilisesi içinde Hz.Zekeriyya ve Hz.Yahya’nın kabirlerinin bulunduğuna inanılan ve bu nedenle Hristiyanların özel önem verip ziyaret ettikleri bir mabet olarak öne çıktı.
Müslümanlar Şam’da
İlk İslam halifesi Hz.Ebubekir(ra) Hicri 13 Miladi 634 yılında Ürdün, Suriye, Lübnan ve Filistin’den oluşan bölgeyi fethetmeye karar verdi. Bu amaçla Arap Yarımadası’nın her yerine mektuplar göndererek Müslümanları cihada ve savaşmaya teşvik etti. Bu davetten kısa süre sonra Yemen, Necid, Mekke, Taif, Yemame, Bahreyn ve Hicaz’daki farklı yerlerden binlerce asker adeta koşarak hızla Medine’ye akın etti. Gelenler 7.500 kişilik ordulara ayrılıp her birine sancak verildi. Kuzeydeki topraklar anlamına gelen Bilâd’üş Şam bölgesine doğru farklı yollardan ilerlemeye başladı. Bu orduların komutanları arasında Ebu Ubeyde Amir bin Abdullah bin el Cerrah, Yezid bin Ebu Süfyan, kardeşi Muaviye bin Ebu Süfyan, Halid bin Said bin As bin Ümeyye, Şurahbil bin Hasene ve Amr bin As bin Vail gibi tanınmış isimler vardı. Hz.Ebubekir Amr bin As’ı Filistin’e, Şurahbil’i Ürdün’e ve Yezid bin Ebu Süfyan’ı da Şam’a vali tayin etti.
Ecnadeyn Savaşı
Bilâd’üş Şam topraklarının fethini açan savaş kuşkusuz Yermük Savaşı’ydı ancak özelde Suriye’nin kilidini açan savaş ise Ecnadeyn Savaşı oldu. Bu savaşa Doğu Roma İmparatorluğu yaklaşık 100.000 askerlik bir kuvvetle katıldı. İmparator Heraklius ise savaşı bulunduğu Hıms (Humus) şehrinden izliyordu. Çok şiddetli bir savaş oldu. Halid bin Velid bu savaşta çok büyük kahramanlıklar gösterdi. 634 yılının sonuna doğru gerçekleşen Ecnadeyn Savaşı’nda Roma ordusu büyük bir bozguna uğradı. Yenildi haberi Heraklius’a ulaşınca çok korktu ve ne yapacağını şaşırıp Humus’tan hızla Antakya’ya doğru kaçtı. Bu savaşın ardından Doğu Roma askerleri el Yakusa adlı bir vadide tekrar toplandılar fakat gönderilen İslam ordusu karşısında yine yenilip, büyük kayıplar vererek dağıldılar. Antakya’ya çekilen imparator Heraklius Suriye’yi tamamen kaybedeceğini anlayınca dikkatini Ürdün topraklarına yöneltip orayı kurtarmaya çalıştı ancak Ürdün’de de Şurahbil bin Hasene karşısında yenilgi üzerine yenilgilerle karşılaştı. Şurahbil Ürdün’de Taberiye dışında her yeri savaşarak aldı.
Merc’us Suffer Savaşı
Suriye, Ürdün ve Filistin topraklarını büyük oranda fetheden Müslümanlar Suriye’nin merkezinde bulunan Dimaşk’a (Şam) doğru ilerliyordu. Önceki savaşlardan kurtulan Roma ve müttefiki olan unsurların askerleri Müslümanların Şam’a girişine engel olmak için Merc’us Suffer adlı Şam yakınlarındaki bir mevkide yeniden toplandılar. Burada gerçekleşen savaş son derece sert ve şiddetliydi. Müslümanlardan 4.000 kişi bu savaşta yaralandı. Bununla beraber bu savaşı da Müslümanlar kazandı. Düşmanın dağılan askerleri kaçarak Şam ve Kudüs şehirlerine sığındı. Artık Şam’a giden yolda hiçbir engel kalmamıştı.
Şam’ın Fethi
Hicri 14 yılı Muharrem ayının ortasında, Miladi 635 yılında Suriye, Lübnan, Filistin ve Ürdün topraklarında farklı bölgeleri fetheden İslam orduları Dimaşk / Şam önlerinde, şehrin bağlarının bulunduğu Guta bölgesinde toplandı ve bu bölge savaşarak alındı. Şehir halkı kapılarını kapatarak surların ardına saklandı. Halid bin Velid Ebu Ubeyde’nin gönderip emrine verdiği 5.000 askerle Şam’ın doğu kapısını kuşattı. Amr bin As Tuma Kapısı’nı, Şurahbil bin Hasene el-Feradis Kapısı’nı ve Yezid bin Ebu Süfyan da Keysan Kapısı’nı kuşattı. Bir süre sonra Halid bin Velid’in yanına şehrin baş rahibi geldi ve kendisine “Şam için benimle anlaş” diyerek şehri savaşsız teslim etmeyi önerdi. Bu teklif üzerine Halid bin Velid kâğıt kalem isteyerek şu anlaşmayı yazdı: “Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla. Bu, Halid bin Velid’in şehre girdiği zaman Şam halkına verdiği antlaşmadır. O, canları, malları, kiliseleri, şehirlerinin surları ve evlerinin yıkılmayacağı ve iskân edilmeyeceğine dair kendilerine eman vermiştir. Onlar, bu şartlarla Allah’ın ahdi ve O’nun elçisinin, halifelerinin ve müminlerin zimmetindedirler. Onlara, eğer cizyelerini öderlerse yalnızca iyilikle muamele yapılacaktır.” Halid bin Velid kendi kuşattığı alanda bu antlaşmayı yaparken Ebu Ubeyde bin el-Cerrah ise kuşattığı el-Cabiye Kapısı’nı büyük mücadeleler sonucunda savaşla açtı ve şehre girdi. İki komutan şehrin el-Meksellat denen noktasında buluştu. Yaptıkları değerlendirme sonucunda Şam’ın savaşla değil, sulhle ele geçirildiği görüşünde mutabık kaldılar. Ek olarak Yezid bin Ebu Süfyan da şehre kuşatmış olduğu doğu kapısından sulh ile girmişti.
Dimaşk / Emevi Camii
Suriye topraklarının fethinin ardından önce Yezid bin Ebu Süfyan ardından da kardeşi Muaviye bin Ebu Süfyan Şam valisi oldu. Muaviye bin Ebu Süfyan Yuhanna Kilisesi’nin yanına yapılan Dimaşk Camii’ni genişletmek istedi ve bu amaçla şehrin Hristiyan ileri gelenlerinden Yuhanna Kilisesi’ni istedi. Ancak Hristiyanlar buna itiraz edip kabul etmediler ve Muaviye bu düşüncesinden vazgeçti. İlerleyen dönemde bir diğer Emevi halifesi olan Abdülmelik bin Mervan da Hristiyanlara aynı talebi iletti ve Yuhanna Kilisesi’ni vermeleri karşılığında çok büyük bir servet önerdi. Fakat Hristiyanlar yine bu talebi reddettiler. Abdülmelik bin Mervan sonrası başa gelen oğlu Velid bin Abdülmelik ise Hristiyanlara karşı katı tutumu ile öne çıkan bir isimdi. Hristiyan liderleri bir araya toplayan Velid kilise karşılığında önce yine büyük bir servet önerdi. Fakat Hristiyanlar bu teklifi de geri çevirdiler. Bunun üzerine Velid, eğer para ile verilmezse kiliseyi yıkacağını bildirdi. Hristiyanlar, “Ey müminlerin emiri dikkat et ve sakın bunu yapma çünkü kilise yıkan kimse mutlaka cinnet geçirip delirir” dedi. Duruma daha da öfkelenen Velid ise eline kazmayı alarak bizzat kendisi kilisenin bazı duvarlarını yıktı ve Yuhanna Kilisesi’ni Emevi Camii içine kattı. Böylece hem cami alan olarak oldukça büyüdü hem de Zekeriya ve Yahya peygamberlerin kabirleri de cami içine katılmış oldu. Velid bin Abdülmelik bununla da yetinmeyerek Grekçe sürdürülen tüm devlet arşiv ve finans kayıtlarının bundan sonra sadece Arapça yapılmasını emredip sağladı.
Ömer Bin Abdülaziz Kiliseyi Hristiyanlar İade Ediyor
Velid bin Abdülmelik’in ardından halife olan Ömer bin Abdülaziz adaleti ile tanınan bir Emevi idarecisiydi. Bunu gören Hristiyanlar Ömer bin Abdülaziz’e başvurarak kiliselerinin kendilerie iade edilmesini talep ettiler. Durumu inceleyen Ömer bin Abdülaziz Hristiyanları haklı buldu ve Yuhanna kilisenin onlara geri verilmesini emretti. Ömer bin Abdülaziz’in Hristiyanlar lehine aldığı bu karar Müslümanlar ve İslam alimleri arasında büyük hoşnutsuzluğa neden oldu. Halk “İçinde ezan okuduğumuz, namaz kıldığımız mescidimiz yıkılacak ve Hristiyanların kilisesine mi iade edilecek?” diye yüksek sesle söylenmeye başladı. Bu şekilde düşünenler arasında dönemin önemli fıkıh alimlerinden Süleyman bin Habib el-Muharibi ve başka alimler de vardı. Bu alimlerden ve halkın önde gelen isimlerinden bir heyet Hristiyanlara gittiler ve Yuhanna Kilisesi’nden vaz geçmeleri ve onu bir daha istememeleri karşılığında Müslümanların elinde bulunan ve savaşla ele geçirmiş oldukları Guta’daki kiliselerin hepsini onlara geri vermeyi önerdiler. Hristiyanlar bu teklifi beğenip kabul ettiler. Bu durum Ömer bin Abdülaziz’e bildirilince o da durumdan memnun oldu ve bu anlaşmayı onayladı. Ardından Şam Emevi Camii’nin kıble tarafındaki revakın ezan okunan yerinin yanına, su mermeri üzerine bir kitabeye eklenerek üzerine “Müminlerin Emiri el-Velid bin Abdülmelik buranın yapılmasını 86 yılında (miladi: 705) emretti” ibaresi yazıldı.
Muhteşem mozaikler
Şam Emevi Camii Emeviler döneminde Bizanslı mozaik sanatçılarının enfes çalışmalarıyla muhteşem bir görünüm kazandı. Caminin avlusunda yer alan Beytülmal (Devlet Hazinesi) yapısı son derece ilgi çekicidir. Cami, ezanın üç müezzinle aynı anda koro şeklinde okunduğu dünyadaki tek cami olma özelliğine sahip. Zaman içerisinde minarelerine de birçok anlam yüklenmiş, hatta Hz.İsa’nın gökten buraya, caminin minarelerinden birinin önüne ineceğine inanılıp binmesi için beyaz bir katır / at hazır bekletilmiştir. Emevi Camii Şam’ın özü olarak günümüze kadar ulaştı. Şam Selahaddin Eyyubi’nin, Nureddin Zengi’nin ve Rükneddin Baybars’ın kabirlerine de ev sahipliği yapan, İslam tarihinin kültür ve medeniyet üreten en önemli şehirlerden biri oldu. Baharda Şam çok güzel olur, fırsat bulup görün bu muhteşem şehri.
Özay Şendir
Milliyet’in fiyatı ve açıklaması...
15 Aralık 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
15 Aralık 2024
Zeynep Aktaş
2024 yılında fonlar enflasyonu yendi
15 Aralık 2024
Ali Eyüboğlu
Pelin Akil: 'İkizlerimizi emanet edecek dadı bulamadık'
15 Aralık 2024
Güldener Sonumut
‘Bölgesel liderler’ vs ‘bölge liderleri’
15 Aralık 2024