İnsanın yaşaması için en gerekli unsurların başında oksijen, bunu takiben de su geliyor. İnsan hayatında çok önemli bir yeri olan su; içecek olarak, yiyecekler ile içeceklerin hazırlanmasında, artık maddelerin uzaklaştırılmasında, temizlikte, tarımda, hayvancılıkta kullanılıyor.
Su, bilinen tüm yaşam formları ve canlılığın devamı için hayati öneme sahip olan tatsız ve kokusuz bir madde olarak tanımlanıyor.
İnsan vücudunun yüzde 70’i su. Bedenin ısı dengesinin, hücre içi yaşamın devamı ve besinlerin yakılması ve sindirilmesi su aracılığı ile gerçekleştiriliyor. Dünya su kaynaklarını yağmur suları, kar suları, yeraltı suları ve mineral sular oluşturuyor.
Bilimsel araştırmalara göre, yeryüzündeki toplam su potansiyeli 1,606x10 kilometreküp. Bunun 22x10 kilometrekübü yüzey suyu.
Türkiye su potansiyeli açısından dünyadaki sayılı zengin ülkeler arasında yer alıyor. Ancak duyarsız kullanım nedeniyle su kaynaklarına olan gereksinim tüm dünyada olduğu gibi, Türkiye’de de her geçen gün daha çok artıyor.
İçme suları insanların günlük faaliyetlerinde içme, yıkanma, temizlik, gıda maddelerinin hazırlanması gibi amaçlar için kullandıkları sular. Özellikleri, “İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik” ile belirlenmiş.
Suların kirlenmesine; hastalık yapan canlılar, endüstri atıkları, sentetik deterjanlar, radyoaktivite, pestisitler, yapay ve doğal tarımsal gübreler, anorganik tuzlar neden oluyor. Mikroorganizmaların üremesi için gıda maddesinde kullanabileceği serbest suyun ölçüsü su aktivitesini ifade ediyor.
Gıda üretimi için kullanılan su; hiçbir patojen mikroorganizma içermemeli, toksik maddelerden arındırılmış, berrak, renksiz, kokusuz, tadı hoş ve belli bir sertlik derecesine sahip olmalı. Gıda sanayinde kullanılan su, insan ve çevre sağlığıyla doğrudan ilişkili olduğu için kısaca “Türk İçme Suyu Standardı”nda yer alan parametrelere uygun olmalı.
Su kaynakları ile birlikte dünyadaki tarım alanlarının da azaldığını ve 2025 yılında 8, 2043 yılında 9 milyar olarak ön görülen dünya nüfusuna daha fazla su ve gıda gerekeceğini düşündüğümüzde, bunların ne kadar hayati önem taşıdığı ortaya çıkıyor. Yaklaşık 25 milyon hektar tarım alanına sahip olan ülkemizin, bu anlamda iyi bir tarım ve su politikasına ihtiyacı bulunuyor. 32 sene sonra dünya nüfusunu beslemek için tarımsal üretimin yüzde 70 artırılması gerektiğini düşündüğümüzde, şimdiden kolları sıvamamız gerekiyor. Bu miktardaki üretim için yeni su kaynaklarına ihtiyacımız var. Madem ki dünyadaki kaynaklar sınırlı, o zaman bunları iyi kullanmamız gerekiyor.
Gelecekte suya ve gıdaya sahip olanların, dünyaya hükmedeceklerini asla unutmayalım. Bu nedenle şimdiden suyumuza sahip çıkalım.
Özay Şendir
New York Times’tan Erdoğan’a baskı çağrısı
28 Nisan 2025
Tunca Bengin
Varlığı da tehdit yokluğu da...
28 Nisan 2025
Cem Kılıç
‘Belirli süreli’ sözleşmeler hakkında her şey
28 Nisan 2025
Abdullah Karakuş
Depremin etkilerini nasıl azaltabiliriz?
28 Nisan 2025
Hakkı Öcal
Faşizm imkânsız diyorsanız, etrafınıza bakın ey ABD’liler
28 Nisan 2025