Dört sene önce yaşanan kuraklıkla birlikte ilk isyanlar Mısır başta olmak üzere Fas ve Haiti’de başladı. İsyancılar örgütsüzdü ve istekleri sadece bir topan ekmekti.
O zamanda dünyanın kaymağını yiyen “küçük mutlu azınlığın” keyfi yerindeydi
Ardından isyanlar, geçen yıl hemen hemen bu vakitlerde bir Kuzey Afrika Arap ülkesi olan Tunus’la devam etti. Bu fantastik ülkede o derece işsizlik vardı ki, üniversite mezunları bile işportacılık yapıyorlardı.
Ki o da şanslı iseler.
İsyan bu yüzden çıkmıştı. İsyanın ne lideri vardı ne de yol haritası. Bin Ali tehlikeyi erken fark edip, kalıcı olmakta ısrar etmemişti. Gençler devrimi yaptı, ancak her zaman olduğu gibi başkaları sahip çıkıverdi. Sonuçta gençlerin dediği değil, başka güçlerin istediği oldu. Şimdi gençler yeni bir devrim peşindeler.
Arap dominosu Mısır’a, aynı gerekçelerle ulaştı. Mübarek gidip, asker geldiğinde “eyvah” demiştim. Dediğim çıktı ve gençler şu anda yeniden Tahrir’deler.
İsyan Libya’ya, Suriye’ye ulaştığında artık şekil değiştirmişti. Libya’da NATO müdahalesi Kaddafi rejimini yıktı, yerine şeriat geldi. Suriye’de Esad hala direniyor ama iktidarının bu aşmadan sonra uzun süreceğini düşünmüyorum.
Bu arada Saddam’ın gitmesine neden olan Kuveyt işgalinin benzeri Bahreyn’de yaşandı. Satır aralarında kaybolan bu olayda, Suudi ordusu Bahreyn’e isyanı sona erdirmek amacıyla girdi. Oysa Bahreynlilerin amacı da Tunuslular, Mısırlılar gibiydi. Dünya, isyancı Araplara tanıdığı hoşgörüyü Bahreyn’e göstermedi ve Suudi işgali meşrulaştı.
Tunus, Mısır, Libya, Suriye, Bahreyn’de insanlar ölürken, “küçük mutlu azınlığın” keyfi yerindeydi.
Ardından İngiltere, kısa bir süre sonra da ABD’de isyanlar olmaya başladı. ABD’deki hareketin sembolü Wall Street oldu. İsyan sermayenin çoğunu alan yüzde 1 mutlu azınlığa karşı idi.
Aynı zamanlarda küresel ekonomik kriz İrlanda, Portekiz, İtalya, Yunanistan ve İspanya’da iktidarların değişmesine neden oldu. Yeni hükümetler acı reçeteyi emekçilere içirecekler. Alınan ekonomik istikrar tedbirleri her zaman olduğu gibi yine emekçinin aleyhine.
Velhasıl, varsıl “küçük mutlu azınlık” yine krizin faturasını emekçilere çıkartmanın keyfini yaşıyor.
Emekçilerde dünyada birlikte hareket edemedikleri sürece hep bu tür faturaları ödemek zorunda kalacaklar.
Özay Şendir
New York Times’tan Erdoğan’a baskı çağrısı
28 Nisan 2025
Tunca Bengin
Varlığı da tehdit yokluğu da...
28 Nisan 2025
Cem Kılıç
‘Belirli süreli’ sözleşmeler hakkında her şey
28 Nisan 2025
Abdullah Karakuş
Depremin etkilerini nasıl azaltabiliriz?
28 Nisan 2025
Hakkı Öcal
Faşizm imkânsız diyorsanız, etrafınıza bakın ey ABD’liler
28 Nisan 2025