Güney Afrika’nın Durban kentinde toplanan 17. Dünya İklim Konferansı‘ndan beklendiği gibi dişe dokunur bir şey çıkmadı. 15.’si Kopenhag’da, 16.’sı Cancun’da yapılan konferanslardaki fiyaskolardan sonra Durban’dan bir şeyler beklemek zaten safdillik olurdu.
Son 2 gün içerisinde yoğun tartışmalar sonunda, gaz salınımlarının azaltılması ile ilgili alınan kararlar ve çıkan sonuçlar zirveyi bir nebze de olsa fiyaskodan kurtardı. Çözümü de bir başka toplantıya erteledi. Yani anlayacağınız ertelemeler muhtemelen dünyanın sonu gelinceye kadar sürecek gibi görünüyor. O zaman da yaşama dair erteleyecek bir şeyi kalmayacak insanoğlunun.
Her şeye rağmen konuya iyimser bir bakış açısıyla bakacak olursak zirveden çıkan sonuçları şöyle bir sıralayalım diyorum...
Gelecek toplantıya kadar yol haritasını oluşturacak bir komisyonun kurulması kararı iyi oldu. Bu çalışma grubu 2020’ye kadar küresel ısınmayı ortalama 2 derecenin altında tutacak sera gazı salınımlarının neden gerçekleşmediğini saptayarak, önümüzdeki seneki konferansa bunu rapor olarak sunacak. Ve söz konusu gazların azaltılması için nelerin yapılması gerektiğini belirleyecek.
Yine 2012’de sona erecek olan Kyoto Protokolü‘nün uzatılması için çalışmalar yapılması önemli bir karar olarak karşımıza çıkıyor.
Korunmaya muhtaç ülkeleri iklim değişikliğine karşı koruyabilmek için, bir “Yeşil Fon” kurulması ve bu fona her yıl 100 milyar dolar ayrılması, zirveden çıkan diğer önemli bir karar oldu. Ancak 2009 Kopenhag, 2010 Cancun İklim zirvelerinde de aynı konuda benzer kararlar alınmıştı. Az gelişmiş ülkeler harcamalar karşılığında şimdi olduğu gibi her yıl 100 milyar dolar yardım bekliyorlardı.
Eğer yer küreyi kirletme kararlılığı aynı hızla sürerse, yüz milyar dolar yardıma ancak 2020 yılında ulaşacaklar. Velhasıl bu sorunun çözümü de 2012 de Katar‘da yapılacak olan iklim zirvesine ertelendi. Ancak bu yapı içerisinde oradan da bir sonuç çıkacağına kimse inanmıyor.
Velhasıl iklim zirvesinin sonucu koca bir hiç oldu. Zengin ülkeler yine istediklerini aldılar. İnsanlığın geleceği ucuz çıkarlar uğruna karartılmamalı. Yaşanacak başka dünyanın olmadığı bilinmeli.
Küresel ısınma insanlığın en büyük sorunu olarak karşımıza çıkıyor. Ancak iyice vahşileşen kapitalizm para kazanma, sermaye biriktirme ve bu sermayeyle dünyayı yönetme hırsına iyice kendini kaptırmış görünüyor. Bu hızla giderlerse.yönetecekleri bir dünyanın olmayacağını ne zaman anlayacaklar acaba? Son ırmak kuruyunca, son ağaç yok olunca, son balık ölünce mi paranın yenemeyeceğini öğrenecekler? Ancak o zamanda çok geç olacak.
Küresel ısınmanın sebep olduğu su taşkınları, kasırga, kuraklık gibi doğal afetlerden gelişmemiş ya da yeni yeni gelişen ülkelerde nasiplerini alıyorlar. Hatta nasiplerine daha fazla yıkım, daha fazla ölüm düşüyor. Bu ülkelerin atmosfere salınan karbon emisyonları konusunda suçlarının olmadığını düşündüğümüzde, neden bedel ödedikleri insanın aklı almıyor.
Nasıl alsın ki...
Dünyanın en zengin 500 milyonu karbon dioksit emisyonunun yarısını, en fakir 3 milyarı yüzde 7’sini üretiyor.
Ne dersiniz sizce de yazık değil mi bu insanlara?
Yazımın sonunda sizin, değerli ailenizin, akrabalarınızın, yeni yılını kutluyorum. Yeni yılın sağlık, barış ve yaşanabilir bir dünya için yeni umutlar getirmesini diliyorum.
Özay Şendir
New York Times’tan Erdoğan’a baskı çağrısı
28 Nisan 2025
Tunca Bengin
Varlığı da tehdit yokluğu da...
28 Nisan 2025
Cem Kılıç
‘Belirli süreli’ sözleşmeler hakkında her şey
28 Nisan 2025
Abdullah Karakuş
Depremin etkilerini nasıl azaltabiliriz?
28 Nisan 2025
Hakkı Öcal
Faşizm imkânsız diyorsanız, etrafınıza bakın ey ABD’liler
28 Nisan 2025