İnsanoğlu binlerce yıllık geçmişinde bilgisayarsız, telefonsuz, çamaşır makinesiz, otomobilsiz uzun yıllar geçirmesine karşılık, gıdasız geçirdiği hiçbir dönemi olmadı. Bütün canlılar gibi insanların da yaşayabilmeleri için birinci koşul beslenebilmeleri. Bu açıdan bakıldığında gıda ve bu gıdaların elde edilme sürecini kapsayan tarım, insanlık için yaşamsal bir faaliyet olarak karşımıza çıkıyor. İnsanoğlunun geçirmiş olduğu avcılık ve toplayıcılık döneminden sonra başlayan tarımsal faaliyetten, ilk zamanlarda tek beklenen beslenme, barınma ve giyim gibi ihtiyaçları karşılamaydı. Ancak aradan geçen zaman içerisinde tarım bunların dışında da bir takım görevler üstlendi. Bugün ise tarım sektöründen; insanların gıda ihtiyacını karşılaması, ulusal gelire ve dış ticarete katkı sağlaması, sanayi sektörüne hammadde üretmesi, işgücüne katkı sağlaması bekleniyor. Bu görevler göz önüne alındığında tarımın, bir ülke için ne kadar önemli ve stratejik bir sektör olduğu daha iyi anlaşılıyor.
Türkiye’de tarım
Türkiye açısından bir değerlendirme yapıldığında, tarımın ne yazık ki kendisinden beklenen işlevleri istenilen düzeyde yerine getirdiği söylenemez. Zira temel görevi ülke insanın besin ihtiyacını karşılamak olan tarım sektörü, bu işlevini yerine getirmekte yetersiz kalıyor ve her geçen gün ithal edilen ürün sayısı artıyor. Buna bağlı olarak daha önceleri dış ticaret fazlası veren tarım sektörü, son yıllarda maalesef açık veriyor. Bu durum, Türkiye’nin tarım sektöründe kendine yeterlilik açısından gücünü kaybetmeye başladığının göstergesi kabul ediliyor.
Gelecekte tarımın ve buna bağlı olarak gıdanın dünyamızda önemli bir silah olarak kullanılacağı anlaşılıyor. Çünkü 2050 yılında dünya nüfusunun 9.5 milyar olacağı ve önemli sayıda insanın açlıkla yüz yüze kalacağı tahmin ediliyor. O nedenle ülkemiz tarım politikasının daha fazla, daha güvenli üretim için yönlendirilmesi gerekiyor.
Nasıl olmalı?
Bunun için de ülkenin iyi yetişmiş tarımcılara gereksinimi var. Ancak Türkiye’de Ziraat Mühendisliği eğitim sistemi yaklaşık her 5 senede bir değişiyor. Bu durum, eğitimi olumsuz yönde etkiliyor. Eğitimin ülke koşullarına uygun olarak yeniden düzenlenmesi gerekiyor. Ülkedeki eğitim sistemi, mesleki eğitim yönünde düzenlenirken, tarım öğretimi de aynı yönde olmalı.
Türkiye’de özellikle kırsal kesimde yeniden Yatılı Tarım Liseleri açılmalı. Burayı bitirenler teknisyen olarak görevlendirilmeli. Mezunlar isterlerse meslek yüksek okullarının ilgili bölümlerine sınavsız geçebilmeli ve mezunlarına da tarım teknikeri unvanı verilmeli. Tarım lisesi mezunlarından dileyen avantajlı bir katsayıyla Ziraat Fakültelerine girebilmeli ve Ziraat Mühendisi olmalı.
Liseden itibaren tarımcı; tasarımcılığı yanında, ekonomik çözümler üreten, ekolojik dengeye karşı sorumlu ve mesleki etik değerleri ön planda tutan bir meslek insanı olarak yetiştirilmeli.
Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yılında ülke insanımızı doyuran, tarım ürünleri ve gıda ihracatı yaparak ülkeye döviz getiren bir tarım sektörü, ancak böyle tarımcılarla yaratılır.
Özay Şendir
New York Times’tan Erdoğan’a baskı çağrısı
28 Nisan 2025
Tunca Bengin
Varlığı da tehdit yokluğu da...
28 Nisan 2025
Cem Kılıç
‘Belirli süreli’ sözleşmeler hakkında her şey
28 Nisan 2025
Abdullah Karakuş
Depremin etkilerini nasıl azaltabiliriz?
28 Nisan 2025
Hakkı Öcal
Faşizm imkânsız diyorsanız, etrafınıza bakın ey ABD’liler
28 Nisan 2025