Hamdi Türkmen

Hamdi Türkmen

hamdi-turkmen@hotmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İZMİR için, Ege için “şok” bir karardı.
“Erol Yaraş Ege TV’den ayrılmış” diye günlerce konuşuldu.
Her kafadan bir ses çıktı, internet sitelerinde ve masalarda farklı yorumlar yapıldı.
Öyle ki, Yaraş’ın ayrılışınının ertesinde “Ege TV satıldı” bile dendi.
Erol Yaraş, yıllara dayanan arkadaşlığımız bir kenara, iyi bir gazeteci -televizyoncudur.
İzmir’de üç televizyon kanalının kurucusudur. Yıllardır bu televizyonlarda başarıyla görev yapmıştır.
Ege TV’yi de son beş yılda, mesleki deyimle “uçuran”, markasını iyice pekiştiren, yıldızını parlatan isimdir.
Burada kalkıp size Yaraş’ın Ege TV’den ayrılma sürecini anlatacak değilim.
Milliyet EGE’de bugün ve yarın yayınlanacak olan Dilek Gappi’nin söyleşisinde bunları zaten Yaraş’ın ağzından okuyacaksınız.
Ancak, iyi bir gazeteci olduğu kadar Yaraş çok de zeki bir insandır.
Öyle sözler sarfetmiş, öyle noktalara parmak basmış ki, “şifre” gibi çözmek gerekiyor.
Bu kenti yöneten atanmış ya da seçilmiş yöneticilerinden, iş adamları ve sanayicisine, sivil toplum kuruluşlarının liderlerlerinden, siyesetçilerine kadar; kısacası herkesin dikkatlice okuyup, satır aralarını değerlendirmesi gerekiyor.
Erol Yaraş’ın söyledikleri aslında “bilinmeyen şeyler” değil.
Ama yine de kentte bazı konu ve yaşanan sorunlarda “bıçağın kemiğe” dayandığının göstergesi olarak değerlendirilmeli diye düşünüyorum...
* * *
Erol Yaraş’ın sitemi kişisel değil, kurumsal...
Zaten bu nedenle de “kim üzerine alınırsa alınsın” dercesine açık ve net konuşmuş.
İzmir’i yönetenler, İzmirli işadamları ve İzmir sermayesi ile ilgili yaptığı tesbitler hem isabetli hem de doğru.
Eksiği var, fazlası yok.
Ne yazık ki bu kent, yazılı ve görsel basınına yeterince sahip çıkmıyor, çıkamıyor; yaşatmıyor, yaşatamıyor.
Başı sıkıştığında, koşuyor, çağırıyor, yardım istiyor, “Aman şu konuda kamu oyu oluşturalım” diye kapı çalıyor.
Ama, iş reklam bütçesini dağıtmaya gelince; aslan payını İstanbul’a ayırıyor.
İzmir’de yazılı ve görsel medya bu mantıkla ayakta durabilir mi?
* * *
İzmir’de hemen hemen her konuda bir kurumsal ilgisizlik var.
Kentin dinamikleri, kapalı kapılar ardında ya da kendi aralarında yaptıkları toplantılarda dile getirdiklerini, dışarı çıktıklarında nedense yaşama geçiremiyorlar.
“Korkuyorlar mı?” desem, haksızlık olacak.
“Çekememezlik mi?” diye düşünüyorum; o da değil...
Sanırım girişimcilikte “cesaret”, risk almada “çekingenlik” var.
En kötüsü de, “karşıdan seyretmeyi” “marifet” sayıp, bayılıyoruz...
Erol Yaraş, “şifreleri” ile bu konuları, örnekleriyle olup -biteni; kendisinin Ege Tv İcra Kurulu Başkanlığından ayrılma süreciyle birleştirip önümüze koydu.
O kurtuldu (!..)
Şimdi biraz da siz düşünün bakalım beyler...