Birilerini ötekileştirerek nereye kadar gidilebilir?
Bu kentte yaşayan herkesin görüş ve fikirlerine saygı gösterilmesi gerekir.
Doğru ya da yanlış...
İzmirli bir işadamı; Ali Özbaş İzmir Kalkınma Ajansı toplantısında bir konuşma yaptı.
Sözlerini de, “Kayseri ve Gaziantep’i görünce İzmir’den utanıyorum” diye noktaladı.
Başkan Aziz Kocaoğlu aynı toplantıda söz alarak köpürdü:
“İzmir acınacak bir kent değildir, elinizin tersiyle itilecek bir kent de değildir.”
* * *
Ali Özbaş’ı tanımam etmem. Bir kere görmüşlüğüm, kısa bir sohbetimiz var, o kadar.
Onun, o toplantıda nezaketinden Kocaoğlu’na soramadığı soruyu ben sormak istiyorum:
“İzmir, belki utanılacak bir kent değil ama gelişmişlik, şehircilik ve ekonomik olarak örnek alınacak bir kent midir?”
İşadamı ve sanayici Ali Özbaş’ı buldum.
“Gel bakalım kardeşim; sen ne demek istedin?” diye sordum.
Meğer adamcağız “İzmir’den utanıyorum” derken, “utanma” sözcüğünü, gerçek manası ile değil, “üzülüyorum” anlamında kullanmış.
Tahmin edebiliyorum.
Yine Aziz Bey’in tepesi atmış, “Kırmızı hattıma saldırı var(!)” diye Ali Özbaş’a verip veriştirmiştir.
* * *
Oysa işadamı Ali Özbaş’ın İzmir ile ilgili tespitleri, söyledikleri, o kadar farklı ki...
İşte o söylemek istedikleri:
Kimse ülke ve İzmir sevgimi sorgulayamaz.
İzmir, haklarını sökerek alacak dirayetli bir başkanı hak ediyor.
Bütün illerin dörtte biri kadar hükümetten size kaynak aktarılacak ve siz sessiz kalacaksınız.
Bu makamlar ağlanacak makamlar değildir.
Bu makamlar; tuttuğunu koparma, hakkını söke söke alma, çok çalışma, çok çalışacak kadrolar kurma, projeler üretme, üretilen projeleri gece gündüz iş yaparak hızlı hayata geçirme makamıdır.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı olarak tuttuğunuzu koparamıyorsanız; hükümeti halka şikayet edin.
Bunu yapacak medya gücünüz fazlasıyla var.
Siz yapamıyorsanız partinizi devreye sokunuz.
Daha olmuyor ise sine-i millete dönünüz.
Üretken olmayı, çok çalışmayı, başarmayı, heyecan duymayı, her şeyden önemlisi yaşadığımız şehrin muhteşemliğini, potansiyelini, güzelliğini unutmuşuz.
Kalkınma Ajansı’nın İzmir’de başlaması, kurumlarımızın çok başarılı projeler üretmesi, bizi uyandıran ilk işaretti.
Seçimlerde iki bakan, İzmir’den aday oldu. Ortaya koydukları muhteşem projelerle İzmir’in yıldız şehir olduğunu hepimize fark ettirdiler, hepimizi heyecanlandırdılar.
İzmirli olarak, bizden birilerinin değil de dışarıdan gelen ithal insanların heyecanlandırmasından utanıyorum.
Umarım utanıyorum sözü bu sefer yanlış anlaşılmaz.
Kalkınma Ajansı projeleri yıllar önce başlamalıydı.
Ülke olanakları elin parmakları kadar montajcılara verilmemeliydi.
Odaların, bu konuda şimdiye kadar İZKA’nın görevlerini yapması gerekiyordu.
Sanayi Odası Başkanımız Salı günü aradı. Çalışmalarını çok başarılı buluyormuş. Üyelerin yüzde 70’i, Sanayi Odası Başkanımıza göre, buna katılıyormuş.
Peki; çeşitli fonlardan gelen kaynakların 25 yıldır ülke ve İzmir olarak ne kadarını kullanabildik?
Ne kadarı kullanılamayıp geri gitti?
Kullanılanlarının ne kadarı KOBİ’lere yönlendirildi?
Bunların da yanıtını verebilir mi?
Nasıl ki, Büyükşehir Belediyemizden İzmir ile ilgili isteklerimiz varsa, odalarımızın da öncelikli görev amacı bunlar olmalıdır.
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024