Hamdi Türkmen

Hamdi Türkmen

hamdi-turkmen@hotmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Doğruluğuna yüzde yüz inandığım halde...
Okurken ve yazarken de, bugün yayınlanmış halini okurken de, içimden “İnşallah doğru değildir” diye dua ettiğimi bilmenizi istiyorum.
İzmir’de görev yapan genç bir doktor anlattı.
Aslında pek konuşmak istemiyordu ama zorlayınca dayanamadı.
Genç doktor arkadaş, İzmir’deki bir eğitim araştırma hastanesinde yaşananları “Akıl almaz bir uygulama” olarak tanımlıyor.
Söz konusu hastane; Yenişehir’deki Dr. Suat Zeren Göğüs Hastalıkları Hastanesi.
Durum şu:
Göğüs Hastalıkları Hastanesi, yaklaşık 260 yataklı bir hastane.
Aynı zamanda “Sözde” eğitim araştırma hastanesi olan bu kurumda yaklaşık 10 kadar asistan ve 60 kadar uzman hekim görev yapıyor.
Asistan sayısının azlığından dolayı, asistanların gün içinde çektiği sıkıntıları saymıyorum bile... Ancak gece nöbetlerinde hiçbir insanın kolay kolay kaldıramayacağı, artık 20-30 yıl öncesinde kalmış bir uygulama var.
260 yataklı tüm hastane için tek başına bir asistan hekim nöbete bırakılıyor.
Tabii ki uzman hekim “İcapçı” oluyor ama, ona ulaşmak her zaman mümkün olmadığı için, bu tek asistan gece boyunca tüm hastalarla tek başına ilgilenmek durumunda bırakılıyor.
* * *
Lütfen bundan sonrasını biraz daha dikkatli okuyun:
“Bazen aynı anda kalbi duran hastalar olduğunda (ki bu hiç de seyrek olan bir durum değil) içlerinden daha genç ve durumu daha iyi olanla ilgilenip diğerini ölüme terketmek zorunda bırakılıyor.
Göğüs hastalıkları asistan hekimlerine uygun görülen bu uygulama zaten yeterince kötüyken...
Bir de dışarıdan rotasyonla gelmiş dahiliye, kardiyoloji, fizik tedavi gibi bölümlerin asistanlarına da aynı şekilde nöbet tutturuluyor.
Düşünebiliyor musunuz, yıllarca acil müdahaleden uzak kalmış ve yeterli deneyimi olmayan, göğüs hastalıklarından yeterince anlamayan bir fizik tedavi asistanına 260 can emanet ediliyor!
* * *
Ben bu hastanede asistan değilim. Ancak arkadaşlarım var.
Dr. Suat Zeren Göğüs Hastalıkları’nda görevli olmadığım halde durumun abesliğine ben bile dayanamıyorum.
Söyleyebileceğim tek şey şu:
Allah kimsenin yakınını o hastaneye düşürmesin...
* * *
Dinlerken tüylerim ürperdi.
Böyle bir tercih olur mu?
Ne demek şimdi bu?
Genç olan hastayı kurtarmaya çalışıyoruz, ama durumu kötü ve yaşı ilerlemiş olanı zaman zaman ölüme terk etmek tercihiyle karşı karşıya kalmak?
Hani sağlıkta çağ atlamıştık?
Hani sağlıkta devrim yapılmıştı?
Çağ atlamak, genç hastayı kurtarmak, yaşı ilerlemiş olanı ölüme terketmekse, yazıklar olsun hepimize...