Yaşamımız boyunca en çok duyduğunuz kelime herhalde ismimizdir.
Bu konuda Amerika’nın bilmem ne Üniversitesinin bir araştırması yok ama “hissi kablel vuku” bendeniz bu sonuca varıyorum.
Bana göre hayatımızda en çok duyduğumuz kelime ismimizdir.
(Meraklısı için not: “Hissi kablel vuku”; kalbe dolan his, önsezi, bir olayın insanın içine doğması demektir.)
Bu meret, tanıdığım insanların içinde en çok Sevgili Karım Meltem’de bulunur.
Bu kadar kuvvetli altıncı hissi olmasa, bütün gün birbirimizi görmediğimiz halde öğle yemeğinde ne yediğimi, konuyu hiç açmadığım halde o gün maaşıma mahsuben avans aldığımı, ya da işten erken çıkıp falanca arkadaşıma gidip lâk lâk yaptığımı nası1 bilebilir ki?
Bu konuda ben istisnayımdır.
Benim en çok duyduğum bir değil, iki kelime vardır.
Ben daima ismimi, başına getirilmiş bir emirle birlikte duyarım:
“Saçmalama Hamdi!..”
Bana, “Saçmalama Hamdi” emrini en çok Meltem verir.
Yani üç lâfından birisi, “Saçmalama Hamdi” dir.
(Bir sözün çok tekrar edildiğini anlatmak için, “iki lâfından biri...” nitelemesi yapılır. Ama ben gerçeği vurgulamak için üç lâfından biri demeyi seçtim.)
Hemen bir hesap yapalım. Sevgili karım benimle, günde diyelim ki üç bin kelime konuşuyor; üç lafından biri, “Saçmalama Hamdi” olduğuna göre. Bin’i ikiye bölersek, ben her gün “Saçmalama Hamdi” lâfını en az beşyüz kere Meltem’den duyuyorum.
Bitmedi..
Muhabirlik yıllarımda gazete içinde yapılan haber toplantılarında yaşca benden büyük gazeteci ağabeylerimden en çok “Saçmalama Hamdi” azarını işitirdim.
Zaman geçti, Genel Yayın Müdürü oldum.
Haber toplantılarında bana, “Saçmalama Hamdi” demek artık mümkün olmayacağından(!) arkadaşlardan sabırsız olanları;
“Efendim çok güzel ama, sanki bana biraz saçma gibi geldi...” diye kıvırırlardı.
Ben feraset sahibi olduğum için bu sözlerin direk “Saçmalama Hamdi” demek olduğunu hemen anlardım.
Bugün, yaşıma hürmeten, direk “Saçmalama Hamdi” diyemiyenler;
“Yani, bana biraz şey gibi geldi...” falan diye nezaket gösteriyorlar ama ben hemen bunun “Saçmalama Hamdi“nin kibarcası olduğunu anlıyorum.
Ne yapalım?
İnsan ismini değiştiremez, kaderinden kaçamaz.
Bu da benim kaderimmiş.
Yassah hemşerim!
Yassah hemşerim!
Doğrudan, yalansız dolansız olanıdır.
Kurnazı; “yassah” demez, “ham hum şarolop“ yapar...
Daha kurnazı; önce “ham hum”, sonra “şarolop” yapar.
19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı için yasak, yani bu yıl “yassah” yok.
Yani şimdilik “ham hum” durumu...
Şarolop kısmı nasipse gelecek seneye, olmadı öbür seneye...
Ama dün bir kez daha gördüm ki; İzmir’e sökmez...
Ham humu adamın boğazında tıkar bu Gâvur İzmirliler.
Öyle oldu.
İzmir çok güzel kutladı 19 Mayıs’ı...
Tabi Türkmen Ailesi olarak biz de...
Meltem’le, çelenk koyma yasağına inat, elimize güzel bir buket çiçek alıp Cumhuriyet Meydanı’na Atatürk Heykeli’nin yanına gittik.
Çiçeğimiz koyduk...
Saygı duruşumuzu yaptık...
Başta Atatürk olmak üzere, İlk Kurşunu atan Gazeteci Hasan Tahsin için, vatanı uğruna gözünü kırpmadan canını ateşe atan şehitlerimiz için dualar ettik.
Ruhları şad olsun!..
Şiir köşesi
Her pazar kısmet olursa Şiir Atölyesi katılımcılarından İzmirli bir şairimizin şiirini yayınlayacağım:
Alkış dolu tarihin çöplüğü
Alkış dolu tarihin çöplüğü
Kuyuları kan
Suç odasında zümrüt kabzalı kılıç
Kara haberden kök boyadan süzülerek gelir
Ekmek ve gül üstüne özgürlük
Korku karanlıkta büyür
Çığlık yankısında
Tarifi yok zalimin
Zehirli sarmaşık olsa tanırsın
Alası içinde insanın
Düne sığmaz bugün
Açan gül goncasına
Kaç şafak sayacağız daha
İçimizin aydınlanmasınaSELAMİ ŞİMŞEK
On Emir...
“Fikr-i takip” gazeteciliğin temel ilkelerinden biridir.
Bir haberin, bir konunun sonuna kadar takip edilmesi, gündemden düşmemesini sağlamak fikr-i takipdir.
Örnek:
Hürriyet Gazetesi Yazarı Mehmet Y.Yılmaz neredeyse iki yıldır düzenli aralıklarla “Suudi Arabistan Kralı bizim Devlet Büyüklerimize de elmas,yakut,altın ziynet hediye etti mi? Ettiyse bu hediyelere ne oldu?” diye soruyor ve cevap alamıyor.
Yılmaz’ın yaptığı “fikr-i takip” dir.
Devlet büyüklerimizin israrla soruya cevap vermemesi de; “Fikr-i takibini takip ediyoruz, günü gelince gereğini yaparız” demektir.
Fikr-i takibin ne olduğunu açıkladık.
Şimdi de bu konuyu neden açtığımı arz edeyim.
Efendim;
Sevgili Karım Meltem de aslında bizim mesleğe tam olarak değil ama orasından burasından bulaşmış bir hatundur.
Üniversitede; Güzel Sanatlar Fakültesi, sinema-televizyon okumuştur.
Bu fikr-i takip meselesini de en iyi o bilir ve uygular.
Her yaz başında bana on emirden oluşan bir liste verir. Ben o liste elime tutuşturulunca yazın geldiğini anlarım.
İşte bu seneki o on emir ve benim saçma düşüncelerim:
1. Haziran ayı girmeden Çeşme’deki evin badana, boya dahil tamiratı bitirilecek.
(Allahım ne günah işledim de beni her sene ayrı bir boyacının eline düşürüp cehennem azabı yaşatıyorsun.)
2. Yaz boyunca haftada en az iki gece dışarıya çıkılacak.
(Hiç çıkmasak da mis gibi balkonumuzda otursak desem başıma bir şey gelir mi acaba?)
3. İşim var dümeniyle İzmir’de kalınmayacak, her akşam Çeşme’ye gelinecek.
(Bu kadar benzin parasını ödeyemem. Bisiklet alsam?!..)
4. Bu yaz bir gemi seyahati yapılacak.
(Meltem’e Titanic filmini üç boyutlu seyrettirsem bir faydası olur mu? Belki vazgeçer.)
5. Evde olduğumuz akşamlarda genç yönetmenlerin çektikleri kısa sanat filimleri izlenecek.
(Tamam, bu cezayı çekmeye razıyım. Ama önce suçumu söyleyin.)
6. Haftada birgün balkonda arkadaşlarla toplanıp okey oynanacak.
(Bunu kesinlikle kabul etmiyorum. Taş çaldığımı söyleyip her seferinde dondurmaları bana ısmarlatıyorlar.)
7. Yıllardır giydiğin deniz şortu bu sene giyilmeyecek, trend markalardan çok güzel iki şort alınacak.
(Kredi kartına yirmi dört taksit yaparlarsa, iki tane değil ama bir tane alırım. Ne bu kardeşim, bir karış şorta damatlık parası istiyorlar.)
8. Doksan faktörlü güneş koruma kreminden en az dört tane alınıp eve konulacak.
(Güneşe hiç çıkmasak, kreme vereceğimiz parayı da peşinat yapıp kendimize bir ev alsak..)
9. Seyahatim var dümeniyle kaytarılmayıp davet edildiğimiz düğünlere mutlaka gidilecek.
(Altın? Altın da takacak mıyız?!!!...)
10. Bu yaz, bütün arkadaşlarımızı davet edeceğimiz bir parti verilecek, çok güzel bir yerden catering servisi alınacak, böylelikle dostluklarımız tazelenecek.
(Acaba, bankalar catering servisi almak için uygun faizli kredi verirler mi?)
HHH
Sevgili Karım Meltem’den on emri aldım.
Parantez içinde yazdığım saçma düşüncelerimi de kendime sakladım.
Karıma gülümsedim.
Ve bingo!!!
Meltem bana; “Aferin Hamdi, bu yaz yapılacakları okudun ve saçmalamadın” dedi(!..)